Mahkemece, davacı vekilinin dava dilekçesinde delil olarak ileri sürdüğü fatura ve davacının ticari defter ve kayıtları esas alınmak suretiyle makine mühendisi, mali müşavir ve gümrük uzmanı bilirkişilerden oluşacak yeni bir bilirkişi heyetine inceleme yaptırılarak haczedilen enjeksiyon makinasının davacının dayandığı faturada belirtilen makine olup olmadığı, bu faturanın davacının ticari defterlerine işlenip işlenmediği, işlenmişse bu defterlerin usulüne uygun tutulup tutulmadığı, açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılıp yapılmadığı hususlarının açıklığa kavuşturulması, ayrıca mahcuzun ithal mal olması olasılığı da dikkate alınarak getirtilecek gümrük kayıtları ve buna dair ödeme belgelerinin de davacının iddiasını doğrulayıp doğrulamadığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi ve bundan sonra dosyadaki diğer bilgi ve belgeler de dikkate alınarak uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Borç, ihtirazi kayıtla ödenmiş olduğundan, menkuller üzerindeki haciz kalkmış olsa dahi, dava ödenen bedel üzerinden devam edeceğinden, yargılamaya devam edilerek, deliller toplanıp işin esasına girilmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, ortada istihkak iddiasına konu menkul haczi bulunmadığından bahisle, yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
3. kişi A.Ş'nin ortaklarının, aynı zamanda borçlu Ltd. Şti'nin de ortakları ve yetkilileri oldukları belirtilmişse de, ticaret sicil bilgileri dikkate alındığında, davalı borçluların, 2001 yılına kadar davalı 3. kişi şirketin ortakları olduğu, dava konusu haciz tarihinde ise davalı 3. kişi şirketin yetkilisi veya ortakları olmadıklarının anlaşıldığı, bu halin de bozma ilamının kaldırılmasını gerektirecek bir husus olarak görülmemiş olmasına göre davalı 3. kişinin karar düzeltme isteminin reddi gerektiği-
3. kişi vekili müvekkiline tebligat evrakının ulaştığını kabul etmekle birlikte tebligat zarfından, takibin devamına ilişkin kararın çıkmadığını iddia ettiği dosyada bulunan tebligat parçasının ön yüzünde mahkeme kararının tarihi ve sayısı açıkça belirtilmediğinden yapılan tebligatın usule uygun olmadığı, söz konusu tebligatın usulsüz olması nedeniyle davanın süresinde olduğu kabul edilerek, davanın esası hakkında karar verilmesi gerekeceği-
Takibe konu alacak miktarının mahcuzların değerinden fazla olduğu anlaşılmakla, avukatlık ücretinin mahcuz değeri üzerinden hesap edilmesi gerekeceği-
Takipten feragat edilmesi durumunda mahcuzlar üzerindeki haciz kendiliğinden kalkacağından, ''konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına'' karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece bilirkişi raporlarındaki çoğunluk görüşü ile azınlık görüşü arasındaki çelişkinin giderilmediğinden; dosyanın mali müşavir, gümrük uzmanı ve dış ticaret uzmanından oluşan yeni bir bilirkişi heyetine tevdi ile dosyada mevcut bilirkişi raporundaki çoğunluk görüşü ve azınlık görüşü arasındaki çelişkiyi giderecek şekilde rapor tanziminin istenmesi ve neticede inceleme sonucu elde edilen bilgiler ile dosyadaki diğer delillerin birlikte değerlendirilmesi ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu şirket yerine dava dışı şirket değerlendirilerek bu şirket üzerinden inceleme yapıldığından ve davaya konu haciz dışında farklı bir haciz değerlendirilerek karar verildiğinden, "asıl takip borçlusu şirket ile davaya konu haciz tutanağı hakkında inceleme yapılıp sonucuna göre karar verilmek üzere" kararın bozulması gerektiği-
Haczedilen montlar üzerinde işçilik ve diğer malzeme bedelleri ödenmediğinden davacı üçüncü kişinin hapis hakkının bulunduğunun kabulü gerekeceği, haczin 3. kişinin iş yerinde yapıldığı, bu itibarla mülkiyet karinesinin davacı 3. kişi lehine olduğu, davanın İİK m. 96 gereğince 3. kişi tarafından açılmasının ispat yükünün yer değiştirmesine neden olmayacağı, mülkiyet karinesinin aksinin davalı alacaklı tarafından şüpheye yer vermeyecek surette ispat edilmediği anlaşılmakla; davanın kabulü yerine, oluşan ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı biçimde reddine yönelik yazılı biçimde hüküm kurulmasının isabetli olmadığı-
Dava konusu araç; karı koca arasındaki bu davanın açılma tarihinden sonra, borçlu tarafından babası olan davacı 3. kişiye devredildiği, aradan uzun yıllar geçmesine rağmen, satışın trafik siciline kaydının yapılmadığı, devir tarihinden önce de taraflar arasında mal kaçırma ve muvazaa iddiasını içeren bir dava açıldığı da dikkate alındığında; hayatın olağan akışına göre, davalı borçlu ve babası olan davacı 3. kişi arasındaki işlemin, alacaklılardan mal kaçırma kastı ile muvazaalı olarak yapıldığı anlaşılmakla; davanın reddi gerekeceği-