Mahkemece; taraflar arasındaki sözleşmeler ve ilgili mevzuat ile birlikte tıbbi değerlendirme de yapabilecek, üniversitede öğretim üyesi olan beyin ve sinir cerrahisi uzmanı doktorlardan oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinden; tarafların iddia ve savunmalarına göre verilen tedavi hizmetinin ilgili mevzuata uygun olup olmadığının tereddüde yer vermeyecek şekilde değerlendirildiği; ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun, davacının itirazlarını karşılayacak şekilde rapor alınarak hüküm kurulması gerekirken, itiraza uğramış, eksik inceleme yapan bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Elektrik tellerinden çıkan yangından kaynaklı zararın olay tarihinden faiziyle tahsili istemi- Davacının zararının olay tarihindeki değerlere göre tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- Hükme esas alınan ziraat mühendisi bilirkişi raporunda; davacının taşınmazında bulunan ürünlere ilişkin zarar hesabında, üretim giderlerinin düşülmemiş olmasının hatalı olduğu-
Konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, avukat bilirkişiden alınan rapor ve değer tespitine yönelik inceleme yapılmadan eksik araştırma ile karar verilmesinin hatalı olduğu- Taraflar arasındaki sözleşme uyarınca belirlenen aidat para biriminin değiştirilemeyeceği-
Mahkemece, son beş yıldan önceki alacakların zamanaşımına uğradığı kabul edilerek yapılan hesaplama isabetli bulunmuş ise de, 2009 yılı tam tasdik sözleşmesine istinaden talep edilen ....... TL yönünden mahkeme gerekçesinde bir değerlendirme yapılmamış, olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olmasının HMK'nın 297. maddesine aykırı olduğu- Yapılan ödemeler yönünden de taraflar arasında çekişme bulunduğu tartışmasız olup, mahkemece; davacının bu yöne ilişkin itirazları dikkate alınarak icra takibine konu döneme ilişkin alacağın hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınması ve ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Geçit irtifakı tesis edilen davalıya ait taşınmaz üzerindeki duvarın, geçit irtifakı nedeniyle yıkılması gerekeceği, fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereği geçit irtifakına konu taşınmazda oluşan tüm zararların lehine geçit hakkı tesis edilen tarafça karşılanması gerektiğinden mahkemece bilirkişiden ek rapor alınarak duvar bedelinin ve geçit bedelinin hüküm tarihine yakın bir tarih itibariyle belirlenmesi ve toplamlarının depo ettirilmesi gerekeceği-
Çek tedavüle çıktıktan sonra ödenerek ilk cirantaya döndükten sonra tekrar tedavüle çıktığından ikinci tedavülden önceki ikinci cirantanın sorumluluğu açıklandığı üzere bulunmamakta, ancak keşideci, lehtar ciranta ve ilk ciranta ile takip alacaklısı hamil arasında sorumluluğun bulunduğu, zira ilk cirantanın çeki yeniden tedavüle sokmakla ikinci cirantaya ciro etmeden önceki durumuna döndüğü ve alacaklı tarafından ikinci ciranta hakkında takip yapılamayacağının kabulü gerekeceği, o halde, ilk derece mahkemesince re'sen İİK'nun 170/a maddesi uyarınca takibin şikayetçi borçlu yönünden iptaline karar verilmesi gerekeceği- Takip dayanağı olan çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığı iddiasının, keşideci tarafından ileri sürülmese dahi, çekin geçerliliği mutlak def’i mahiyetindeki bu iddiaya bağlı olduğundan muteriz borçlu (ciranta) tarafından alacaklı hamile karşı ileri sürülebileceği, mahkemece HMK'nun 266. maddesi uyarınca yöntemince bilirkişi incelemesi yaptırılarak, takibe dayanak çekin keşide tarihi altındaki imzanın, keşide yerinde mevcut keşideci imzası ile karşılaştırılıp aynı elin ürünü olup olmadığı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, paraf imzanın keşideciye ait olmadığı iddiasının şikayetçi borçlu tarafından ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Bilirkişi raporu doğrultusunda dava konusu taşınmazda tespit edilen eksik ve ayıplı işler bedelinin 7.200 TL olduğu yine ortak alandaki eksik ve ayıplı işlerden davacının arsa payına isabet eden miktarın 3.862,64 TL olduğu belirtilerek hüküm kurulmuş ise de, hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda belirtilen ve mahkemece “gizli ayıp” olarak kabul edilen imalatlar ile ilgili olarak; bu ayıpların “açık” yada “gizli” olup olmadığı ve “gizli ayıp” olarak nitelendirilen ayıplar yönünden kullanım vs durumları dikkate alınarak ne zaman oluştuğu ya da oluşacağı ve bunu tüketicinin ne zaman fark edebileceği ile bağımsız bölümün teslim tarihi de göz önünde bulundurularak, yasal süresi içinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı hususlarına yeterince yer verilmediği- Gizli ayıplar yönünden kendisine yüklenen “hemen ihbar” mükellefiyetini yerine getirip getirmediğinin ispat yükü davacıda olup site yönetiminin veya diğer tüketicilerin, tüketici adına ayıp ihbarında bulunma hak ve yetkisi bulunmadığı- Bilirkişi heyetinden “gizli ayıp” olarak nitelendirilen imalatların, “açık” ya da “gizli” ayıplı olup olmadığı ayıpların niteliği ve ortaya çıktıkları ve bunu normal vasıflardaki bir tüketicinin ne zaman fark edebileceği zaman dilimi ile davacının taşınmaz ve ortak alandaki bir kısım ayıp ve eksiklikleri bildiren başvuruları da değerlendirilerek gerekçeli ek rapor alınması gerektiği-
Mahkemece konusunda uzman bilirkişiden, dava konusu gayrımenkulün davalının elden çıkardığı tarihte doğmuş vergi borcunun da tespiti yapılarak, tasarruf tarihi itibari ile doğmuş olan vergi aslı ve fer'ileri üzerinden iptal kararı verilmesi gerekirken, uzman bilirkişiden rapor alınmaksızın ve tasarruf tarihindeki vergi borcu belirlenmeksizin dava konusu gayrımenkulün değerini aşmamak üzere davacının alacak ve fer'ileri toplamı ile sınırlı olmak üzere tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece, mahallinde teknik bilirkişiler aracılığı ile yeniden keşif yapılarak bilirkişilere davacıya ait taşınmazda teknik araçlarla (greyder vb.) çalışma yapılmak suretiyle bitişiğindeki yola çıkış olanağının bulunup bulunmadığı hususu açıklattırılması, gerekirse fotoğrafları da çektirilmek suretiyle keşfi izlemeye elverişli rapor ve kroki düzelttirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği, mahkemece bu yönler araştırılmadan ve davalıya ait taşınmazın bütünlüğü bozulmadan yola ulaşımın sağlanmasının mümkün olup olmadığı araştırılarak en uygun alternatiften geçit hakkı kurulması gerekirken belirtilen hususlar gözetilmeden davalılara ait taşınmazları ikiye bölerek ekonomik kullanım bütünlüğü bozulacak şekilde ve davacıya ait parselin mutlak geçit ihtiyacı içinde olup olmadığı kesin olarak saptanmadan geçit hakkı tesisine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece, çekişme konusu taşınmazlarda mirasbırakandan gelen kısımların kabul kapsamına alınan arsa ve bağımsız bölümlere hangi pay oranında yansıdığının denetime elverişli bilirkişi raporu ile tespiti ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bağımsız bölümlerin arsa payına isabet eden kısımların yüz ölçümü üzerinden yapılan hesaba göre hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Tazminata ilişkin hüküm fıkralarında davalıların her birinin sorumlu olduğu kısımların belirtilmemesinin ve çekişmeli 1541 ada 6 parsel sayılı taşınmazda iptal edilen payın hatalı gösterilmesinin doğru olmadığı-