Bilirkişi raporu düzenlemeye ehil ve donanımlı öğretim görevlilerinin bulunduğu üniversiteden temin edilecek konusunda uzman akademik kariyere sahip 3 kişilik yeni bilirkişi kurulundan, tüm dosya kapsamı değerlendirilmek suretiyle, teknik verileri gösterir, bu verileri yorumlar mahiyette ve bu yorumların nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli, üretici firmanın aracın üretimiyle ilgili kusurunun bulunup bulunmadığını da belirtir rapor alınarak sonucuna göre hüküm tesisi gerekirken, bu yön göz ardı edilerek, yetersiz bilirkişi raporuna dayalı eksik incelemeyle hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Dosya kapsamına göre, dava dışı şirkete kullandırılan avans kredisinin senet karşılığı kullandırıldığı saptanmış olup, davalıların gerek bilirkişi raporu gerekse temyiz itirazlarında belirttiği gibi kullanılan krediye istinaden alınan senetlerin akıbeti hakkında değerlendirme yahut tespit yapılmadığının ve anılan raporun yerinde inceleme olmadan oluşturulduğunun anlaşıldığı, banka tarafından söz konusu senetlerin tahsil edilip edilmediğinin tespiti ile şayet tahsilat var ise bu miktarın borçtan mahsup edilmesi gerekeceği, bu durumda mahkemece, dosya kapsamında raporu bulunan bilirkişi ya da bir başka bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilip, yalnızca dosya kapsamındaki evraklarla değil bizatihi banka kayıtları üzerinde anılan hususun netleştirilmesini sağlayacak şekilde inceleme yaptırılıp bilirkişi raporu alınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, davacı şirketin borca batıklık ve iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı dava sırasındaki gelişmeler de dikkate alınarak değerlendirilmek ve bu kapsamda davacı şirket hakkında verilen iflas kararı da göz önünde bulundurulmak suretiyle sonucuna uygun bir karar verilmesinin gerektiği-
Tereddüde yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun, davalı tarafın itirazlarını karşılayacak ve sunduğu CD içeriğinin de incelendiği bilirkişi ek raporu aldırılmak suretiyle varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerektiği-
Mahkemece, bilirkişi raporunda ilk olarak davalıların davacıya ait taşınmaza müdahaleleri olduğu ancak daha sonradan alınan raporlar ve Tapu Müdürlüğü yazıları ve incelemelerine göre, kadastro paftasında kayma bulunduğu, tecavüzün kaymadan kaynaklandığı anlaşıldığından, tecavüz iddiasının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine dair karar verilmiş ise de; dosya içerisindeki kadastro bilirkişisinin krokisinde ..... harfi ile gösterilen kısma yönelik olarak, paftadaki kaymanın etkisi olup olmadığının anlaşılması için uzman bilirkişilerden rapor alınmak suretiyle bir değerlendirme yapılması gerekirken krokiyle uyumsuz şekilde müdahalenin paftadaki kaymadan kaynaklandığı gerekçesine dayanılarak hüküm kurulmasının eksik ve hatalı olduğu-
Mahkemece; eski hale getirme ve hor kullanım tazminatı istemleri yönünden kullanım süresiyle orantılı yıpranma payının düşülüp düşülmediğinin gerekirse yeniden bilirkişi raporu alınarak belirlenmesi, düşülmediğinin tespiti halinde davalının 01/01/2008- 07/07/2011 tarihleri arasındaki kiracılığı gözönünde bulundurularak yenilenen parçaların başlangıçtaki durumlarına göre yıpranma paylarının kullanım süresiyle orantılı düşülmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Asıl dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir... Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 281/3. maddesi uyarınca maddi gerçeğin ortaya çıkması için HMK’nun 266. maddesi hükmüne göre yeniden oluşturulacak konusunda uzman teknik bilirkişi kurulundan sözleşmeye aykırı havuz yapımı nedeniyle değer kazanımından dolayı davacının tazminat istemini dava tarihi itibariyle belirleyen gerekçeli ve denetime elverişli, önceki raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek rapor alınıp, değerlendirilmek ve ulaşılacak sonuca uygun karar verilmesi gerekir.
Bozma ilamından sonra alınan ilk bilirkişi raporunda; davalıya ait taşınmazın davacıya ait taşınmaza tecavüzün bulunmadığı, davalıya ait diğer taşınmazın ise davacıya ait taşınmaza tecavüzünün bulunduğu belirtilmişse de; alınan ikinci rapor ve ek bilirkişi raporunda; davalıya ait taşınmazların davacıya ait taşınmaza fiili olarak tecavüzünün bulunduğunun belirtildiği, bu durumda mahkemece bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Hükmün gerekçe kısmında 155 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davacının taşınmazına müdahalesinin bulunduğu 03/11/2019 tarihli bilirkişi raporuna göre tecavüzün ve müdahalenin engellenmesine, dava konusu 155 ada, 20 parseldeki yapı yönünden talebin reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmiş, hükümde 03.11.2019 tarihli rapora atıf yapılarak C, D, F bendinde davalıya ait 155 ada 20 parselin davacı parseline müdahalenin menine karar verildikten sonra, yine hükümde 20 parseldeki yapı yönünden talebin reddine karar verilerek, hem gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmasının, hem de hüküm kendi içinde çelişkili hale getirilmesinin doğru olmadığı- Kal istemli elatma davalarında dava değeri taşınmazların elatıldığı bölümün ve kal'i istenen şeyin dava tarihindeki değerine göre belirlenmesi ve mahkemece alınacak harcında bu miktara göre hesaplanması gerekirken, davalıya ait parsellerin değerinin yarısı üzerinden hesaplanmasının doğru olmadığı-
Davacı-karşı davalıların Türk Medeni Kanunu’nun 683’üncü maddesine dayalı olarak açtıkları bu davalarda davalı-karşı davacının, davacı-karşı davalıların taşınmazından açıktan elektrik teli geçirmek ve elektrik direği dikmek suretiyle oluşan ve bilirkişi raporlarına göre davacı-karşı davalıların taşınmazlarından tasarruf etme imkanını kısıtladığı anlaşılan elatmasının önlenmesine ve bunların kaldırılmasına yönelik istemin kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizliğin olmadığı- Mecra irtifakı kurulmasına ilişkin davada karara esas alınan bilirkişi krokisinin infaza olanak sağlayacak biçimde düzenlenmesinin şart olduğu, mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ve ayrıca kararda mecranın niteliği, nasıl ve hangi araçlarla geçirileceği gibi hususlar belirlenmemiş ve krokide ölçek gösterilmemiş olduğundan, anılan bilirkişi raporuna dayalı olarak verilen kararın infaza elverişli olmadığı- İrtifak hakkının bedelinin, taşınmazların niteliğine göre uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak saptanması ve bedelin hükümden önce mahkeme veznesine depo ettirilmesi gerekeceği, mahkemece, karar tarihinden yaklaşık 3 yıl önce düzenlenen ve irtifak hakkının bedelinin birim fiyatının neye göre ve hangi tarihe göre belirlendiği açıklanmayan denetime elverişsiz ve yetersiz bilirkişi raporuyla belirlenen irtifak hakkı bedeli depo ettirilmek suretiyle hüküm tesisinin hatalı olduğu- Bilirkişilerin, yolun tapuya tescil edilmediği gerekçesiyle bu yerde tesis edilecek irtifak hakkının alanını ve bedelini hesaplamadıkları, mahkemece, bu gerekçeyle söz konusu imar yolundan irtifak hakkı tesisine karar verilmiş ise de bu yerde tesis edilecek irtifak hakkının alanı hükümde gösterilmeyerek kesintisizlik ilkesine aykırı ve infaza elverişsiz hüküm kurulmasının, ayrıca, dahili davalı ............ Belediye Başkanlığı yönünden olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesinin doğru olmadığı- Mahkemece, değinilen yönler gözetilerek, mahallinde tarafların iddia ve savunmaları konusunda uzman bilirkişi heyeti ile yeniden keşif yapılarak taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli, tarafların itirazlarını karşılar nitelikte ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınıp, bozma ilamında belirtilen hususlar araştırılarak, tüm alternatifler değerlendirilerek, yukarıda izah edildiği şekilde kapsamlı kroki çizdirilerek, Enerji Nakil Hattı Yönetmeliği gereğince bölgenin bağlı bulunduğu elektrik idaresinden de gerekli görüş alınmak suretiyle oluşacak sonuca göre infaza elverişli bir karar verilmesi gerekeceği-
Öncelikle ilgili ticaret sicil müdürlüklerinden mirasbırakanın şirketlerdeki payının, şirket bilgilerinin, şirketlerde yasal temsilci olduğu dönemin belirlenmesi gerekeceği, 6183 sayılı Kanun'un 35/3. maddesi hükmüne göre, ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahısların devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulacağı, anılan yasal düzenleme karşısında, mirasbırakanın payını devrettiği şirketler de dahil olmak üzere murisin sorumlu olacağı miktarın uzman bilirkişi marifeti ile belirlenmesi gerekeceği- Mirasbırakanın hissedarı ve kanuni temsilcisi olduğu belirtilen limited şirketlerin defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılarak şirketin aktif ve pasifinin saptanması, amme alacağının şirketin malvarlığından tamamen tahsilinin mümkün olup olmadığının belirlenmesi, murisin şirketten tahsil edilemeyen kamu borcundan dolayı sermaye hissesi oranında şahsen sorumlu olacağı miktarın tespit edilmesi, şirketin aktif ve pasifinden mirasbırakanın hissesine düşen değer dikkate alınarak terekenin aktif ve pasif hesabında değerlendirilmesi gerekeceği- Davacının cevaba cevap dilekçesinde belirttiği ............. Vergi Mahkemesi'nin ........ Esas, .......... Esas, ........... Esas sayılı dosyalarının akıbeti sorularak ilgili dosyaların mirasbırakanın pasifine etkisinin değerlendirilmesi gerekeceği, böylece, ölüm tarihi itibariyle, mirasbırakanın tüm malvarlığı ve borçlarının belirlenmesi, terekesinin pasifinin aktifinden fazla olduğunun anlaşılması durumunda terekenin borca batık olduğunun kabul edilmesi gerekeceği-