İtiraz Hakem Heyeti'nce; davacının ibraname-feragat tarihinden önceki ve sonraki eksik tüm tedavi evraklarının dosyaya teminin sağlanması, davalı sigorta şirketinden hasar dosyasının getirtilmesi ve dosyada bulunmayan davacının %8 oranındaki maluliyetini belirleyen raporunun da temin edilmesi, davacının dosyaya sunduğu %14 oranındaki maluliyet raporu ile karşılaştırılması, maluliyet oranları bakımından fahiş fark bulunduğu dikkate alınarak, iki rapor arasındaki bu çelişkinin giderilmesi ile oran farklılığının maluliyette artış olarak kabul edilip edilemeyeceği (iki raporda maluliyet belirlemesine esas teşkil eden fiziksel ve fonksiyonel arazlarda zaman içinde gelişim olup olmadığı, İbraname-feragat tarihi olan 2018 ile eldeki başvuru 2020 yılları arasındaki süreçte davacıdaki arazların gelişim gösterip göstermediği) hususlarında, kaza tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre ATK İhtisas Kurulu'ndan ya da üniversitelerin adli tıp anabilim dalı başkanlıklarından gerekçeli, denetime elverişli ve kaza ile illiyet bağının kurulduğu rapor alınması ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği- Davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretine ilişkin olarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16/13 maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT'nin 13. maddesi ve AAÜT'nin 17. maddesi gereğince, maktu vekalet ücretinin altında kalmamak kaydıyla, hesaplanan nispi vekalet ücretinin 1/5'i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi hesaplanan miktarın maktu ücretin altında kalması halinde maktu ücrete hükmedilmesi gerekirken, nispi tam vekalet ücretine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacının alacağı çekten kaynaklanmakta olup, tasarrufun çekin düzenlenme tarihinden önce gerçekleştiğinin görüldüğü, mahkemece, ticari hayatta çekin vadeli ödeme aracı olarak kullanıldığı da dikkate alınarak, davacının ticari defterleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılarak, çekin hangi borç ilişkisi için verildiği tesbit edilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Davalı üçüncü kişi borçlu şirketten işyeri niteliğinde iki taşınmaz satın aldığından, İİK 280/3 kapsamında yapılan satışın borçlu şirketin önemli bir kısmının devri niteliğinde olup olmadığının araştırılması adına uzman bilirkişi aracılığı ile taşınmazlarının satış tarihlerindeki gerçek değerleri dikkate alınarak, satışın borçlu şirketin bilanço ve mal varlıklarının önemli bir kısmının devri niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği-
Haksız fiilden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemi, birleşen davalar ise haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminat istemi- Davacının yargılamanın devamı sırasında hizmetli kadrosunda göreve başladığı gözetilerek maluliyet oranında azalma olup olmadığının kesin olarak tespit edilmesi için yeniden Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiği-
Davacının medula ekranına sehven yanlış evrak kaydı yapıp yapmadığının anlaşılabilmesi için mahkemece; taraflar arasındaki sözleşmeler ve ilgili mevzuatta uzman hastane yöneticisi ve faturalandırılan tedavi hizmetlerinde uzman doktorlardan oluşan bir bilirkişi heyetinden; davacı hastane tarafından cezai işleme konu tedavi hizmetlerinin yapılıp yapılmadığı, bu hizmetlerin kuruma faturalandırılıp faturalandırılamayacağı, Kurumca ödemelerin yapılabilmesi için bu hizmetlere ilişkin hastanece düzenlenmesi gereken evrakların tam olup olmadığının tereddüde yer vermeyecek şekilde değerlendirildiği; ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun, tarafların itirazlarını karşılayacak şekilde rapor alınarak hüküm kurulması gerekirken, itiraza uğramış, eksik inceleme yapan bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Mahkemece; eksik harç tamamlatıldıktan sonra, taraflar arasındaki sözleşmeler ve ilgili mevzuatta uzman hastane yöneticisi ve kesintilerin yapıldığı branşlarda uzman doktorlardan oluşan yeni bir bilirkişi heyetinden; her hasta hakkında, ayrı ayrı gerekçeleri belirtilerek, kesintilerin yerinde olup olmadığının tereddüde yer vermeyecek şekilde değerlendirildiği; ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun, tarafların itirazlarını karşılayacak şekilde rapor alınarak hüküm kurulması gerekeceği-
Davaya konu faturanın iptal edilip edilmediği hususunun araştırılması ve bu fatura yönünden sonucuna göre karar verilmesi, iptal edilmemiş olması halinde davacının menfi tespit talebinin iki adet faturaya ilişkin olduğu nazara alınarak, davacının eyleminin yönetmelik hükümleri kapsamında kaçak elektrik kullanımı olarak değerlendirilmesi, tutanak tarihinde yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve atıf yapılan kurul kararı kapsamında denetime elverişli, ayrıntılı hesaplama yapılarak kaçak elektrik tutarının tespiti konusunda aralarında elektrik mühendisi bilirkişilerin de bulunduğu üç kişilik yeni bir uzman bilirkişi kurulundan rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
KTK'nın 97. maddesindeki başvuru koşulları arasında kaza tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun rapor ile sigortacıya başvuru yapılmasına ilişkin bir koşulun bulunmadığı, davacı tarafça sigorta şirketine .......... tarihinde başvurulduğu, başvuru sırasındaki eksikliğin İtiraz Hakem Heyetince belirli bir süre verilerek tamamlanabilecek dava şartı niteliğinde olduğu, buna göre İtiraz Hakem Heyeti tarafından; kazayla ilgili eksik kalan tedavi evrakları temin edildikten sonra, kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ....... tarihli Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik ölçülerine göre uzman bilirkişi heyetinden, davacının kaza nedeniyle uğradığı çalışma gücü kaybı bulunup bulunmadığı ve varsa oranı konusunda ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak (usuli kazanılmış haklar gözetilmek suretiyle) sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Hükme esas alınan mali bilirkişi raporunda sadece evlenme tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar öz sermayedeki artış miktarı dikkate alınarak artık değerin belirlendiği, mahkemece dağıtılmayan kar paylarının ve reel değerin dikkate alınmadığı anlaşıldığından, mahkemece, evlenme tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar, dava konusu şirketin kar edip etmediğinin, kar etmişse davalı eşe şirket kar payı (temettü-kazanç) ödenip ödenmediğinin, ödenmişse mevcut olup olmadığının ya da her hangi bir yatırıma dönüştürülüp dönüştürülmediğinin, kar payı ödemesi yapılmamışsa karın şirkete yatırım olarak kullanılıp kullanılmadığının; kar payı ödemesi yapılmış veya karın şirkete yatırım olarak kullanılması durumunda, bu miktarların mal rejiminin sona erdiği tarih itibarıyla ulaştığı reel değer belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece konusunda uzman bilirkişiden, tasarruf tarihi itibari ile doğmuş vergi borcunun tespiti yapılarak, tasarruf tarihi itibari ile doğmuş olan vergi aslı ve fer'ileri üzerinden iptal kararı verilmesi gerekirken, uzman bilirkişiden rapor alınmaksızın, takip konusu alacak ve fer'ileri ile sınırlı olmak üzere denilerek karar verilmesinin doğru olmadığı- 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü hakkında Kanun'un uygulamasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirleneceği-