Emeğin değerinin, sermayenin değerinden daha fazla olduğu görülürse “bir mesleğin” varlığına, aksi takdirde “bir teşebbüsün söz konusu olduğuna” hükmedileceği- Borçlunun yaptığı işte onun kişisel çalışması ve faaliyeti ön planda, sermayesi ve yararlandığı yabancı iş gücü ikinci planda gelmekte ise, borçlunun bir meslek sahibi sayılır ve bu meslek için gerekli aletler haczedilemeyeceği- Diş hekimi olan borçlunun "meslek sahibi" olarak kabul edilmesi gerektiği ve mahkemece alınacak bilirkişi raporuyla haczedilen menkullerin borçlunun mesleği için zorunlu olan alet ve edevat olup olmadığı tespit edilerek, zorunlu olduğu tespit edildiği takdirde haline münasip alabileceği alet ve edevatın değeri belirlenip, haczedilen mahcuzların değerinin bundan fazla olması durumunda, bedelinden haline münasip bir kısmı ihtiyacını karşılayabilmesi amacıyla borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılmasına ve satış bedelinden kalanının alacaklıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken, borçlunun yaptığı işin "sermaye ağırlıklı" olduğu kabul edilerek yetersiz bilirkişi raporuna dayalı hüküm tesis edilmesinin isabetsiz olduğu-
Davanın konusuz kalması halinde kurulacak hükmün sonuçları ile sair şekilde kurulacak hükmün sonuçlarının aynı olmayacağı- Davalıların dava açılmasına sebebiyet verip vermediğinin belirlenmesi ve yargılama giderlerinin de buna göre karar altına alınması gerekeceği- Davaya konu taşınmazın bulunduğu yerde keşif yapılmamış müdahale olgusu belirlenmemiş,davalıların taşınmazı haksız kullanımlarının tespiti halinde ise dava açıldıktan önce mi ya da sonra mı dava konusu taşınmazı boşalttıkları,duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptanmadığı- Yerinde uzman bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılması davalıların taşınmaza müdahalesi olup olmadığının müdahale var ise dava açılmadan önce mi sonra mı sonlandırıldığının belirlenmesi hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece kaçak elektrik bedelinin hesaplanması amacıyla bilgisine başvurulan bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, dava konusu tutanak tarihlerinde yürürlükte olan yönetmeliğe göre hesaplama yapılmadığı, yürürlükten kalkmış olan Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak hesaplama yapıldığı, davacının sorumlu tutulabileceği elektrik bedelin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine göre hesaplanması gerektiğinden yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek verilen kararın yasaya aykırı olduğu-
Sözleşmede davalı tarafından davacının bir kısım borçlarının ödendiği, bir kısmının da ödeneceğinin taahhüt edildiği belirtildiğinden buna ilişkin olarak tarafların iddiaları ve savunmaları ile gösterdikleri deliller değerlendirilerek davalı tarafından davacının hangi miktarda borçlarının ödendiği, davacının çalışarak ödediği kısım olup olmadığı hususlarında bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği-
Davacı vekili dilekçe ve açıklamalarında iptalini istediğini para cezası olarak belirtmiş olsa da , isteminin Sosyal Güvenlik Kurumu müfettişinin yaptığı asgari işçilik değerlendirmesi neticesi davalının re'sen tahakkuk ettirip, ihtirazi kayıtla davacı tarafından ödenen prim ve gecikme zammı toplamı olan miktara ilişkin iptal ve istirdat talebi olduğunun açık olması sebebiyle, taleple bağlılık ilkesi ve hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek idari para cezasına ilişkin iptal ve istirdat kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, öte yandan idari para cezasının iptaline/istirdadına yönelik olarak idare mahkemesine müracaat edilmesi gerekli olup, bu hususta iş mahkemesinin görevli olmadığı- Asgari işçilikle ilgili anlaşmazlıkların sağlıklı çözümü için kayıt ve defterler üzerinde inceleme yapılması, faturaların doğruluğunun ve niteliğinin belirlenmesi, inceleme konusu sektörün özelliklerine göre asgari işçilik oranı ve işçilik miktarının tespit edilmesi, bu konuların tetkiki özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden; asgari işçiliği teknik usullerle saptamasını bilen bir hukukçu, serbest muhasebeci/mali müşavir bilirkişi ve asgari işçilik incelemesine konu iş konusunda bilgi sahibi bilirkişi olmak üzere üç kişilik bilirkişi heyetinden açıklayıcı ve denetime elverişli rapor alınması gerekeceği-
Davacı 3. kişi, "davalı-alacaklının, davalı borçlunun adresinde haczetmiş olduğu makinelerin müvekkili 3. kişi ile davalı borçlu arasında imzalanan 'ticari rehin sözleşmesi' ile rehnedildiğini, bu nedenle söz konusu malların ancak rehin hakkı ile kısıtlı olarak haczinin mümkün olduğunu, haciz ve muhafaza işlemi sırasında istihkaka konu makinelerin rehinli olduğu ve rehinle kısıtlı şekilde haczedildiğine ilişkin haciz zaptında herhangi bir tespitin yer almadığını" iddia ederek "haczedilen malların rehin hakkı ile kısıtlı olarak haczedilmiş sayılmasına karar verilmesini" talep ve dava etmiş olup, mahkemece, dava konusu menkullerin dosyada bulunan ticari işletme rehin sözleşmesinde belirtilen ve ticaret siciline kaydedilen mallar olup olmadığının belirlenmesi için alınan yetersiz bilirkişi raporu ile hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu- Mahkemece, yeni bir bilirkişiden görüş alınmak suretiyle, davalı alacaklının bilirkişi raporuna yönelik itirazları da dikkate alınarak, mahcuzlar ile ticari işletme rehni kapsamına giren menkullerin ayrıntılı şekilde karşılaştırması yapılarak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Feshin geçersizliği ve işe iadeye ilişkin davada, iki bilirkişi raporu birbiriyle tamamen çeliştiğinden, bu çelişkiler giderilmeksizin karar verilemeyeceği- Mahkemece öncelikle muvazaalı olduğu iddia olunan alt işverenler nezdinde davalı şirketten emekli olmasına rağmen çalışmaya devam eden ve dosya kapsamında isimleri belirli olan dört işçinin hizmet cetvelleri ile davalı şirketten özlük dosyaları getirtilip bilirkişi raporları arasındaki çelişkileri giderecek şekilde tercihen üniversitede öğretim üyesi ve uzman bilirkişilerden rapor alınarak karar verilmesi gerektiği-
Tenkis konusu hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olmadığından bilirkişi raporu alınması, düzenlenecek bilirkişi raporu ile net tereke hesabı üzerinden sabit tenkis oranı belirlenerek, bu sabit tenkis oranına göre tasarrufa konu malın bölünemeyeceğinin tespiti halinde, bu aşamadan sonra ise seçimlik hakkının kullanıldığı tarih itibariyle murisin davalıya temlik ettiği malın değeri, önceki bulunan sabit tenkis oranının paydasına bölünerek elde edilen rakam, davacı bakımından mahfuz hisseye tecavüz teşkil eden miktar dikkate alınmak suretiyle (başka bir deyişle, sabit tenkis oranının payı ile) nihayet tenkis hesabı yapılarak, davacı bakımından saklı payına tecavüz olup olmadığının belirlenmesi gerektiği-
Kök rapor ile hükme dayanak yapılan ek rapor arasında çelişki bulunmakta olup, mahkemece çelişki giderilmeden karar verilmesinin isabetsiz olduğu, bu durumda mahkemece, önceki bilirkişiler dışında konusunda uzman bilirkişi marifeti ile, yargılama sırasında alınan raporlar arasındaki çelişkileri de giderecek biçimde rapor alınarak davanın sonuçlandırılması gerektiği-
Menfi tespit davasında ileri sürülen mükerrerlik iddiasının çözümü için bankacılık işinden anlayan konusunda uzman bir bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-