Murisin 20.10.2014 tarihinde vefat ettiği, borçlular hakkında icra takibinin 20.04.2015 tarihinde başlatıldığı, borçlulara ödeme emrinin 29.04.2015 tarihinde tebliğ edildiği, 28.04.2015 tarihinde mirasın reddine karar verildiği, iş bu itirazın ise 11.08.2015 tarihinde yapıldığı, borçluların başvurusu, bu hali ile borca itiraz niteliğinde olup, borca itirazın ise; takibin şekline göre uygulanması gereken İİK.'nun 62/1. maddesi uyarınca, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal 5 günlük süre içerisinde icra mahkemesine yapılmasının zorunlu olduğu, bu durumda mirasın ret kararı icra takibinin kesinleşmesinden önceki bir tarihte alındığından itirazın süreye tabi olduğu-
Taraflar arasındaki sözlü kira sözleşmesinden kaynaklanan kira alacağının tahsili istemine ilişkin ödeme emrinin, davalıya tebliği üzerine davalı, her ne kadar takibe itirazında kira bedellerine itiraz ettiğini bildirmişse de kira miktarının ne kadar olduğunu göstermediği, İİK'nin 269/2. maddesi gereğince borçlu kiracının kira sözleşmesini açık ve kesin olarak reddetmediğinden kira akdini kabul etmiş sayıldığı için takip talepnamesinde belirtilen kira miktarının kesinleştiği, bu durumda; uyuşmazlıkta yargılamayı gerektirir bir durumun bulunmadığı- Davalı borçlu kiranın ödendiğini veya sair bir sebeple istenemeyeceğini İİK’nin 269/c maddesinde belirtilen belgelerle kanıtlamak zorunda olduğu-
Takibe dayanak kira sözleşmesine ve sözleşmedeki imzaya borçlular tarafından itiraz edilmemiş olup takip dayanağı sözleşmenin taraflar arasında kesinleştiği, bu durumda borçlu iddialarının ispatı genel mahkemede açılacak davanın konusunu oluşturduğundan taraflar arasında kesinleşen sözleşmeye dayanılarak alacak ve tahliye talep edilmesinde usulsüzlük olmadığı-
Borçluya henüz ödeme emri tebliğ edilmediğinden, borçlunun icra dairesine itirazının sonuç doğurmayacağı-
Takibin artık genel haciz yolu ile takip olarak devam ettiği gözetildiğinde, İİK'nun 62. maddesi hükmüne göre; her türlü itirazın, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yapılmasının zorunlu olduğu, ne var ki, mahkemece, alacaklı tarafından borçlu hakkında bonoya dayalı genel haciz yolu ile ilamsız takip yapıldığı halde takibin kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi olduğu kabul edilmesi suretiyle borçlunun imzaya itirazının İİK'nun 170. maddesine dayalı inceleme ve değerlendirme yapılarak sonuca gidildiğinin (itirazın kabul edildiği) görüldüğü, ancak, takibin şekline göre borçlunun itirazlarını, icra dairesi yerine icra mahkemesine bildirmesi yasal olmadığı gibi, yanlış merciye başvurusunun da hukuki sonuç doğurmayacağı-
Taraflar arasında var olduğu iddia olunan taşıma ilişkisine dayalı navlun alacağı için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine dayalı somut uyuşmazlıkta- Taraflar arasındaki taşıma akdinin varlığını ispat külfeti davacıya ait olduğu-
Ödeme emri tebliğ edilmediğinden henüz itiraz hakkı doğmamış olup İİK.269. maddedeki itiraz ve ödeme sürelerinin işlemeyeceği- Borçlunun haricen icra takibini öğrenip, icra dairesine itiraz etmesi yasanın emredici hükümleri karşısında sonuç doğurmayacağı-
Talimat üzerine alınan tebliğ memuru beyanında, bilgisine başvurulan kişinin muhatap ile ilgili olarak "işe veya şehir dışına gitmiş olabilirler" demesi üzerine, tebliğ şerhinin "muhatabın geçici olarak işe gittiği" yazılarak düzenlediğinin anlaşıldığı- B.sine başvurulan kişinin şehirdışına gitmiş olabileceğine ilişkin olarak verdiği kesin olmayan beyanı doğrultusunda yapılan tebligat, borçlunun adresinden geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığı, tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceği ve dönecekse ne zaman döneceği hususları kesin olarak saptanmaksızın yapıldığından, tebligatın usulsüz olduğu- Usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin, öğrenme tarihine göre düzeltilmesi ve borçlunun ileri sürdüğü diğer şikayet ve itirazlarının incelenmesi gerektiği-
Takip borçlusuna yapılan tebligatın, yetkilisi olduğu borçlu şirketin de takipten haberdar olduğu anlamına gelmeyeceği- Şirket adına çıkan tebligatı, bizzat şirket yetkilisi almış olsa da, aynı takibin borçluları olmaları nedeni ile husumet iddiasının ileri sürülebileceği- Ticaret siciline bildirilen adrese Teb. K. mad. 35 gereğince tebligat yapılabilmesi için söz konusu adrese öncelikle normal usullere göre tebligat çıkartılıp bilâ tebliğ dönmesi halinde 35. maddedeki tebliğ prosedürünün işletilmesi gerektiği Borçlunun usulsüz tebligata ilişkin şikayetinin kabulü ile, tebliğ tarihinin borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine ve icra dosyasına süresinde yapılan itiraz uyarınca takip kesinleşmeden konulan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
Gecikmiş itirazın ön koşulunun usulüne uygun bir tebligat olduğu- Borçlu dilekçesinde gecikmiş itiraz deyimini kullansa da, borçlunun başvurusunun tebligat usulsüzlüğü şikayet olarak değerlendirilmesi gerektiği (HMK. mad. 33)- Tüzel kişiye ait adreste borçluya yapılan tebligatın usulsüz olduğu, tebligat usulsüzlüğü şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan tarih olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği- İlamsız icra yolu ile takipte borca itirazların icra dairesine yapılması gerektiği, icra mahkemesine yapılan borca itirazların reddi gerektiği-