İİK'nun 66.maddesi uyarınca icra takibinin olduğu yerde duracağı, alacaklının duran takibin devamını sağlayabilmesi için icra mahkemesince verilmiş bir itirazın kaldırılması kararı (İİK. m.68) ya da genel mahkemece verilmiş itirazın iptali ilamı (İİK. m.68) sunması gerekeceği, buna göre itirazın iptali ilamının itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlayan bir ilam olduğu, bu nedenle eda hükmü içeren kısımları dışında ayrı bir takibe konu edilemeyeceği- İtirazın iptali ilamı uyarınca iptal edilen meblağ dikkate alınarak, ilamda hükmedilen %40 inkar tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama gideri ve borçlu tarafından yapılan ödemeler de esas alınmak suretiyle alacak miktarının belirlenmesi ile icra müdürlüğünün dosya hesabı denetlenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Banka şubesinin, bankadan bir diğer anlatımla banka genel müdürlüğünden ayrı bir tüzel kişiliği bulunmadığı, onun bağımlı bir parçası olduğu- Borçlu banka genel müdürlüğü olup, ayrıca banka şubesinin borçlu gösterilmesi ve ona ödeme emri tebliğ edilmesinin, genel müdürlükten bağımsız olarak onu borçlu durumuna getirmeyeceği, borçlu tarafından İİK.'nun 62. maddesinde öngörülen yasal sürede borca itiraz edilmiş olmakla, takibin durdurulmasına dair memurluk kararının isabetli olduğu-  İtiraz dilekçesindeki ibarenin "sonradan eklendiği" ve itirazın geçersiz olduğuna dair iddiayı inceleme görevinin icra mahkemesine ait olduğu-
Alacaklının, itirazla duran kısım için takibe devam edebilmesi için icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını talep etmesinin veya genel mahkemede itirazın iptali davası açmasının gerektiği-
Fonun alacaklı olduğu ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu uyarınca yapılan takiplerde borçlular tarafından yapılan itirazların satış dışında takip işlemlerini durdurmayacağı-
5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 138/4. maddesinde yer alan "Fonun alacaklı olduğu ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu uyarınca yapılan takiplerde borçlular tarafından yapılan itirazlar satış dışında takip işlemlerini durdurmaz" hükmünün, alacaklı banka yönünden 26.12.2003 tarihinden önce kredi kullanıp da vadesi geçtiği halde henüz ödenmemiş alacaklarının tahsiline ilişkin yapılacak icra takiplerinde uygulanabileceği-
19.10.2005 tarih ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 138/4. maddesinde; “Fonun alacaklı olduğu ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu uyarınca yapılan takiplerde, borçlular tarafından yapılan itirazlar satış dışında takip işlemlerini durdurmaz" hükmüne yer verildiği, fon alacaklarının takip ve tahsiline ilişkin olarak getirilen bu istisnai düzenlemeden, anılan Kanun'un 143. maddesinde belirtilen varlık yönetim şirketlerinin yararlanamayacağı, bu nedenle olaya 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 138/4. maddesinin uygulanması yerinde olmayıp, borçlunun takibe karşı yasal süresi içerisinde yaptığı itirazın dikkate alınarak buna göre işlem tesisi gerektiği-
19.10.2005 tarih ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 138/4. maddesinde; “Fonun alacaklı olduğu ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu uyarınca yapılan takiplerde, borçlular tarafından yapılan itirazlar satış dışında takip işlemlerini durdurmaz" hükmüne yer verildiği, fon alacaklarının takip ve tahsiline ilişkin olarak getirilen bu istisnai düzenlemeden, anılan Kanun'un 143. maddesinde belirtilen varlık yönetim şirketlerinin yararlanamayacağı-
Yasal düzenlemeler gereğince, ülkemizin ve Almanya'nın Yabancı Resmi Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılması Sözleşmesi'nin tarafı olduğu, yabancı devlet makamlarınca düzenlenen şikayete konu vekaletnamenin Türkiye'de kullanılabilmesi için Türk makamlarının onayına gerek olmadığı, icra müdürlüğünce borçlu vekiline gönderilmesine karar verilen muhtıra tebliğ edilmeden önce apostil şerhli vekaletnamenin alacaklı vekilince takip dosyasına sunulduğu anlaşıldığından, şikayetin tümden reddi gerektiği-
Asıl borçlu şirket hakkındaki takip devam etmemesine rağmen, ipotek veren üçüncü kişiye karşı takibin yürütülmesi ve ipotekli taşınmazın satış işleminin yapılmasının İİK. mad. 149/b uyarınca mümkün olmadığı- Asıl borçlu şirket ve ipotekli taşınmaz maliki üçüncü kişi arasında bulunan zorunlu takip arkadaşlığı nedeniyle, takip üçüncü kişiye karşı kesinleşmiş olsa bile, asıl borçluya karşı kesinleşmedikçe, ipotekli taşınmazın satışının istenemeyeceği-
Borçlunun icra dosyasına vermiş olduğu itiraz dilekçesinde borca itiraz bulunmadığından icra müdürlüğünce takibin durdurulması işleminin kaldırılmasını talep ettiği başvurunun itirazın kaldırılması talebi olarak değerlendirilerek sonuca gidilmesinin doğru olmadığı-