Süresinde yapılmış itiraz nedeniyle takibin durdurulması gerekirken durdurulmamış olması nedeniyle yapılan haciz işleminin hukuki sonuç doğurmayacağı-
Borçluların itirazının alacaklıya tebliğ edilmeden itirazın iptali davasının açılmasının, ihtiyati haciz kararının icrasını engellememesi gerekeceği-
İİK.’nun 264/2. maddesinde yazılı sürede alacaklı, itirazın iptali davası açtığından borçlunun takibe itiraz ederek İİK.’nun 66. maddesi gereğince takibi durdurmasının ‘takip işlemi’ değil, ‘tedbir’ niteliğinde olan ihtiyati haciz kararının icrasını engellemeyeceği-
Davalının itirazı süresinde olmadığına göre davacı alacaklının icra dairesinde takip muamelelerine devam edilmesini İİK. mad . 66 gereğince isteyebileceği, genel mahkemede itirazın iptali davası açmasında hukuki yararının bulunmadığı ve icra dairesince süresinde olmayan itiraz sebebiyle usulsüz şekilde takibin durdurulmasının da sonuca etkisinin bulunmayacağı-
Borçluya karşı genel haciz yolu ile takip yapmış olan alacaklının, borçlunun mallarına ihtiyati haciz koydurtması ve borçlunun kendisine gönderilen ödeme emrine itiraz etmesi halinde, bu itirazın  alacaklıya hemen tebliğ olunacağı ve alacaklının itirazın kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ya icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemesi veya mahkemede itirazın iptali davası açması gerektiği- İcra mahkemesinin itirazın kaldırılması talebini reddederse, alacaklının, bu ret kararının tefhim veya tebliğinden itibaren yedi gün içinde genel mahkemede borçluya karşı alacak davası açması gerektiği- Davanın açılmamış sayılması, ya da alacaklının davada haksız çıkması hallerinde ihtiyati haciz hükümsüz kalacağı, bu konudaki şikayetin süreye tabi olmadığı- Borçlu tarafından ödeme emrine itiraz edilmesi üzerine, alacaklının, ihtiyati haciz kararı ile  borçlunun maaşına haciz koydurması ve itiraz dilekçesinin alacaklı vekiline tebliği tebliğinden itibaren alacaklının 7 gün içinde itirazın kaldırılması veya iptali talebinde bulunulmadığı görüldüğünden, ihtiyati haczin hükümsüz kalacağı-
Borçluya gönderilen ödeme emri tebliğ tarihinin mahkeme kararı ile 24.02.2012 olarak düzeltilmiş olduğu hususu birlikte değerlendirildiğinde, borçlunun 24.02.2012 tarihli haciz tutanağına geçen ve borcu kabul etmediği yönündeki beyanı seçilen takip şekline göre İİK’nun 62/1 maddesi gereğince yasal 7 günlük süre içerisinde usulüne uygun ve sözlü olarak yapılmış itiraz niteliğinde olduğu ve İİK’nun 66. maddesi hükmü gereği bu itirazın icra takibini durduracağı-
Alacaklı kendi adına başlatılmış olan takibe icazet vermiş olduğundan vekaletnamesiz vekilin yapmış olduğu bütün işlemler ve dolayısı ile başlatmış olduğu takip geçerli hale gelmiş olduğu-
Borçlu, hakkında yapılan ilamsız takibe süresinde icra dairesi nezdinde itiraz etmiş olup, İİK.nun 66/1.maddesi uyarınca hakkındaki takip durdurulmuş olmasına rağmen ayrıca aynı nedenlerle icra mahkemesine yaptığı başvuru fuzuli bir işlem olduğundan hukuki sonuç doğurmayacağı-
İcra müdür yardımcısı olan sanığın ‘İİK. mad. 66 uyarınca sadece itiraz olunan kısım bakımından takibin durdurulmasına karar vermesi gerekirken yasal olmayan biçimde tamamının durdurulmasına dair verdiği kararı, karar resmen taraflara tebliğ olunmadan, şikâyet süresi içinde iptal edip, usulüne uygun yeni bir tutanak düzenlemesi’ eyleminde haksız olarak resmi belgeyi yok etme ve hak sahibinin belgeyi kullanma imkânını ortadan kaldırma kastının bulunduğundan söz edilemeyeceği, ancak iptal edilen işlemin dosyada aynen muhafaza edilmeyerek kanuna aykırı biçimde yok edilmesinin görevde yetkiyi kötüye kullanmak suçunu oluşturup oluşturmayacağının karar yerinde tartışılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği-
İcra takibi % 150 oranında temerrüt faizi yönünden kesinleşmiş olup kesinleşmeden sonra taşınmazı satın alan borçlunun talebi üzerine yapılacak faiz hesaplamasının da bu oran esas alınarak gerçekleştirilmesinin gerekeceği-