İcra müdür yardımcısı olan sanığın ‘İİK. mad. 66 uyarınca sadece itiraz olunan kısım bakımından takibin durdurulmasına karar vermesi gerekirken yasal olmayan biçimde tamamının durdurulmasına dair verdiği kararı, karar resmen taraflara tebliğ olunmadan, şikâyet süresi içinde iptal edip, usulüne uygun yeni bir tutanak düzenlemesi’ eyleminde haksız olarak resmi belgeyi yok etme ve hak sahibinin belgeyi kullanma imkânını ortadan kaldırma kastının bulunduğundan söz edilemeyeceği, ancak iptal edilen işlemin dosyada aynen muhafaza edilmeyerek kanuna aykırı biçimde yok edilmesinin görevde yetkiyi kötüye kullanmak suçunu oluşturup oluşturmayacağının karar yerinde tartışılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği-
İcra takibi % 150 oranında temerrüt faizi yönünden kesinleşmiş olup kesinleşmeden sonra taşınmazı satın alan borçlunun talebi üzerine yapılacak faiz hesaplamasının da bu oran esas alınarak gerçekleştirilmesinin gerekeceği-
Genel haciz yolu ile başlatılan ilamsız icra takibindeki borçlunun itirazının hükümden düşürülmesi ve duran takibin sürdürülebilmesinin, itirazın kaldırılması veya iptaline bağlı olduğu-
Borçlu tarafından yapılan kısmi ödemenin B.K 84.maddesi (şimdi; TBK. Mad. 100) uyarınca öncelikle faiz ve masraflardan mahsup edilmesi, geriye kalan paranın ise asıl alacaktan indirilmesi ve her ödeme yapıldıkça bakiye alacağın bu suretle saptanması gerekeceği-
Süresinde yapılmış itiraz nedeniyle takibin durdurulması gerekirken durdurulmamış olması nedeniyle yapılan haciz işleminin hukuki sonuç doğurmayacağı-
Cezai şarta, sözleşme gereğini yerine getirmeyenin, temerrüde düştüğü tarihten itibaren faiz yürütülebileceği-
Kural olarak BK'nun 84.maddesi uyarınca, yapılan kısmi ödemelerin öncelikle faiz ve masraflardan mahsup edilmesi, geriye kalan paranın ise asıl alacaktan indirilmesi ve her ödeme yapıldıkça bakiye alacağın bu suretle saptanması gerekir ise de alacaklı vekilinin duruşmalardaki kabulü karşısında borçlu tarafından yapılan ödemeler ile asıl alacağın 13.06.2007 tarihinde sona ermiş olduğunun kabul edilmesi gerekeceği-
Borçlu vekiline vekalet verildiği tarihte vekalet verenler yetkili olduklarından, borçlu şirket tarafından azledilmedikçe vekalet veren yetkililerin değişmesinin vekaleti geçersiz kılmayacağı-
Alacaklının ihtilafı sürdürdüğünün anlaşılması halinde (örneğin borçlunun yeni adresinin tesbitinin istenmesi veya adres bildirilerek takibin devam ettirilmesi gibi), ödeme emri tebliğ edilmese bile itirazın geçerli olduğu-
Borçlunun temerrüde düşürüldüğüne ilişkin takipten başka bir yazılı belge mevcut olmadığından alacaklı, takip tarihinden itibaren faiz isteyebileceğinden işlemiş faize ilişkin itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-