Davacının, davalı koca adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydına davalı banka lehine tesis edilen ipoteğin kaldırılması ve aile konutu şerhi konulması istemli davada, talep edilen ipoteğin kaldırılması isteği ayni hakla ilgili olduğundan değer ölçüsüne göre ipotek bedeli üzerinden nispi harcın alınması gerekeceği-
Mesken niteliğinde olan 1 nolu bağımsız bölümün aile konutu olarak kullanıldığı, tarafları tanıyan ve bilen davalının iyi niyetli davranmadığı ve aile konutunun satış sureti ile devredilmesinde davacı kadının rızasının bulunmadığı hususları kanıtlandığından, aile konutu olarak kullanılan 1 nolu mesken niteliğindeki bağımsız bölüm yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek işyeri niteliğindeki 2 nolu bağımsız bölüm yönünden kabul kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Aile konutu şerhi konulması talebinin maktu harca, ipoteğin kaldırılması talebinin ise nispi harca tabi olduğu-
Muvafakatnamede taşınmazın ada, parsel ve bağımsız bölüm numarası gösterilmemiş ise de, davacının eşi tarafından; davalı banka lehine tesis edilmiş başkaca bir ipotek bulunmadığı gibi, davacı da bu muvafakatnamenin başka bir taşınmaza verildiğini iddia ve ispat edemediğinden, muvafakatnamenin aile konutu olarak kullanılan davaya konu taşınmaz için verildiğinin kabul edilmesi gerekeceği-
Cevap dilekçesinin sonradan harçlandırılmış olmasının, cevap dilekçesine karşı dava niteliğini vermeyeceğinden, alacak talebi hakkında 'karar verilmesine yer olmadığı' şeklinde kararı verilmesi gerekeceği- Eşlerden birinin tek yanlı olarak konutu boşaltmış olmasının; bu konutu aile konutu olmaktan çıkarmayacağı- Eşit kusurluluk durumunun, yoksulluk nafakası talebine engel olmayacağı (TMK. mad. 175), kadının elde ettiği gelire göre zaman zaman çalışmış olmasının onu yoksulluktan kurtarmayacağı halde; yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Üzerine ipotek tesis edilen aile konutunun ipoteğin kaldırılmasına ilişkin karar henüz kesinleşmeden mülk sahibi olan koca tarafından üçüncü kişiye ipotekle yüklü olarak devredilmesi halinde, mülkün devrine ilişkin tasarruf iptal edilmediği sürece, devredenin eşine ait TMK. mad. 194/1'den kaynaklanan mülkiyet hakkını sınırlandırıcı işleme yönelik dava hakkının kendiliğinden ortadan kalkacağı; mülk elden çıktığına göre taşınmazın mülkiyeti üçüncü kişide oldukça ipotekle ilgili dava hakkının da kalmayacağı; rehinli taşınmazı iktisap eden yeni malikin ipotekle teminat altına alınan borçtan kişisel sorumluluğu kural olarak yok ise de; taşınmazı ipotekle yüklü olarak devralan yeni malikin malın değeriyle sınırlı ayni sorumluluk altında olduğu, bu bakımdan konutun mülkiyetinin devrine ilişkin tasarrufun iptali için davacı tarafından açılmış bir dava bulunup bulunmadığı araştırılarak, böyle bir dava açılmış ise neticesi beklenmeli, açılmamış ise davacının ipotekle ilgili dava açma hakkının artık kalmadığı gözetilerek ipoteğin kaldırılması davasının reddine karar verilmesi gerektiği-
Taşınmaz üzerinde hak sahibi olan eşin tasarrufu diğer eşin açık rızasına bağlı olduğu(TMK. mad. 194/1)- Taşınmazın devredildiği tarihte, tapu kütüğünde aile konutu olduğuna dair şerh bulunmadığına göre, devralan 3. kişinin kazanımı, iyi niyetli olması halinde korunacağı(TMK. mad. 1023)- Davacı, devralan R.Ç.'in kötü niyetli olduğunu gösteren bir delil ileri süremediğinden, TMK. mad. 1023 gereğince, devralan 3. kişinin kazanımının korunmasının gerektiği-
Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde HSYK tarafından belirlenen Asliye Hukuk Mahkemelerinde davanın Aile Mahkemesi sıfatı ile görülüp karara bağlanması gerektiği- Muvazaalı olarak elde edilen taşınmazın tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde taşınmaza yapılan katkı payının yasal faiziyle davacıya ödenmesi istemlerine ilişkin açılan davaya "Aile Mahkemesi" sıfatıyla bakılması gerekirken, bu husus düşünülmeden Asliye Hukuk Mahkemesi olarak yargılamaya devam edilip, yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Dava sırasında, İcra Müdürlüğünün dosyası incelenmiş, ipoteğin kaldırılması ve aile konutu şerhi konulması istenilen dava konusu taşınmazın satılmış olduğunun görüldüğü duruşma tutanağına yazılmış olduğu durumda; taşınmaz cebri icra yolu ile satılmış olup, davacı kadının rızasına bağlı olmaktan çıktığından; davanın konusuz hale geldiği; o halde, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararının verilmesi gerektiği-