Üzerine inşaat yaptığı arazinin kendisine ait olmadığım bilen kişi kötü niyetli olduğundan, yaptığı binanın yıkımından fahiş zarar doğacağının kabulü halinde; arsa sahibinin binayı almaması ya da binanın bulunduğu kısmın bedeli karşılığı binayı yapana tescilini kabul etmemesi durumunda, binanın malik için arz ettiği sübjektif değer belirlenerek bu bedelin bina sahibine ödenmesi halinde yıkım kararı verilmesinin gerekeceği-
Bazı koşulların gerçekleşmesi halinde zemin ile üzerindeki yapı arasındaki bağlantı kesilerek yapı sahibine üzerinde bulunduğu taşınmazı mülk edinme olanağı tanındığı ancak davalıya yapılan satış işleminin davacının kazandığı hakkı bertaraf için muvazaalı yapıldığı iddiası olması halinde bu hususun incelenmesi gerekeceği-
Temliken tescil davasında, davalılardan birinin mirasçısı tarafından mülkiyet hakkına dayalı dava konusu parselle ilgili, eldeki davanın davacıları aleyhine meni müdahale davası açılması ve derdest bulunması halinde, her iki dava hakkında verilecek hüküm diğerini etkileyecek nitelikte olduğundan HUMK’un 45. maddesi uyarınca davalar arasında bağlantı bulunduğundan davaların birleştirilerek sonuçlandırılması gerekeceği-
Henüz imar planı yapılmamış yerlerde her türlü yapılaşma amacıyla arsa ve parselleri hisselere ayıracak şekilde tescil olanağı yasaklandığından taşınmazın paylı tesciline de olanak bulunmadığı-
Türk Medeni Kanunun 724. maddesi kapsamındaki yapının asıl şeyden ayrı sökülüp götürülmesi mümkün olmayan ve yasanının 684. maddesinde tanımı yapılan bütünleyici parça olduğu, muvafakatnamede verilen yetki ile dava konusu taşınmazı besi ahırı olarak kullanmış olsa bile basit yapı niteliğindeki besi ahırının bütünleyici parça sayılamayacağı-
Arazi sahibinin haksız yapılan inşaatın kaldırılmasını istememesi veya talep etmesine rağmen aşırı zarar doğması sebebiyle yapı yıkılamadığı takdirde arazi malikinin mamelekinde sebepsiz bir zenginleşme meydana geleceğinden bu zenginleşmeye karşılık taşınmaz malikinin malzeme malikine muhik bir tazminat ödemesi gerekeceği-
Mülkiyet hakkı sahiplerinin malzeme malikine ödemesi gereken tazminat levazımın en az kıymeti yani arazi maliklerinin mülkiyetindeki arsa üzerine yapılan binanın malikler için arz ettiği “subjektif’ değer olduğu, mahkemece takdir yetkisi kullanılarak bulunacak değerin tazminat olarak hüküm altına alınması yerine arazi maliklerinin malzemenin dava tarihindeki rayiç değeri ile sorumlu tutulmasının doğru olmayacağı-
Prefabrik konut” bütünleyici parça (yapı) niteliği taşımayıp daha çok menkul hükmünde oldu¬ğundan temliken tescil davasına konu olamayacağı-
İmar planı olmayan yerlerde her türlü yapılaşma amacıyla, İmar Kanunu'nun 18/son maddesinde sayılan istisnalar dışında, arsa ve parselleri hisselere ayıracak özel parselizasyon planlarının, satış vaadi sözleşmeleri yapılamayacağı-