Tebligat mazbatasını çıkaran merci tarafından Tebligat Yönetmeliği. mad. 16/2 kapsamında bir şerh verilmediğinden tebligatın TK. mad. 21/1 ve Tebligat Yönetmeliği. mad. 30 'a göre yapılması gerektiği; dağıtıcının kendiliğinden TK. mad. 21/2 'yi uygulayamayacağı-
Borçlu şirketin, icra emrinde belirtilen adresine, satış ilanı tebliğinden önce, usulüne uygun olarak yapılmış bir tebligat olmadığından, bu adrese Tebligat Kanunu'nun 35/1.maddesine göre satış ilanı tebliğ edilmesinin usulsüz olduğu- Borçlu şirketin, ticaret sicilinde kayıtlı adresine çıkmış ve iade edilmiş bir tebligat olmadan TK'nun 35. maddesine göre sicildeki adrese yapılan satış ilanı tebliğ işlemi usulsüz olduğu gibi, ticaret sicilinde kayıtlı adresine çıkmış ve iade edilmiş bir tebligat olsa dahi, yapılan tebligatta, tebliğ evrakının bir nüshasının binanın kapısına asılıp asılmadığı belirtilmediğinden, 35. maddeye göre yapılan satış ilanı tebliğ işleminin, bu haliyle de usulsüz olduğu- Şikayetçi borçluya TK.nun 21/2. maddesine göre yapılan tebligatta, tebliği çıkaran merci tarafından, bu adresin, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğu için, tebligatın, TK.'nun 21/2. maddesine göre tebliğ edilmesi gerektiğine ilişkin bir şerhin verilmediğinin anlaşıldığı, tebligat mazbatasını çıkaran merci tarafından Tebligat Yönetmeliği’nin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği için, tebliğ memurunun kendiliğinden TK.'nun 21/2. maddesine göre tebligat yapmasının kanuna aykırı olduğu-
Davalılar ... ve ...’a önce bilinen en son adresi esas alınarak Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre tebligat çıkartılması gerektiği; adres tebligata elverişli değilse ya da tebligat yapılamazsa, adres kayıt sistemindeki adresine buna ilişkin şerh de düşülerek 21/2. madde uyarınca tebligat yapılması gerektiği-
Tutuklu olarak bulunan borçluya İİK’nun 103.maddesi uyarınca çıkartılan davetiyenin, İİK’nun 54/1.maddesi dikkate alınmadan Tebligat Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca usulsüz tebliğ edilmesi halinde, kıymet takdiri tebliği üzerine borçlunun şikayetinin süresinde olduğu- Borçlu şikayet dilekçesi ile birlikte 120 TL gider avansını yatırmış, mahkemece duruşmada keşif yapılmasına karar verilerek, gider avansından karşılanmayan kısmın tamamlanması için borçluya iki haftalık kesin süre verilmesine ilişkin karar, duruşmada hazır olan borçluya ihtar edilmiş ise de, bilirkişilerin sayısı ve dosyadaki mevcut avans dikkate alınmadan keşif için eksik kalan avans miktarı net olarak belirlenmediğinden söz konusu ihtarın usule uygun kabul edilemeyeceği- Mahkemece sonraki duruşmada "eksik avansın 250 TL olarak tespiti" ile duruşmada hazır olmayan borçluya, avansı tamamlaması için iki haftalık kesin süre verilmiş ve yatırılmamasının sonuçları yazılmış ise de, söz konusu muhtıranın da borçlunun “hapiste hükümlü” olduğundan bahisle Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca yapıldığı, bu hali ile de muhtıraya ilişkin tebligatın usulsüz olduğu, gelinen aşamada ise bir yıldan fazla hapis cezası ile mahkum edilen borçlunun kısıtlanarak kendisine vasi atandığı anlaşıldığından, mahkemece, hükümlü olan borçlunun vasisine, eksik avansı tamamlaması için usulüne uygun ihtar yapılması gerekiği; usulsüz ihtar tebliği dikkate alınarak meskeniyete ilişkin şikayetin usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Doğrudan “Mernis Adresi” ibareleri ile çıkarılan ve merci tarafından Tebligat Kanunu'nun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümleri kapsamında şerh düşülmeyen tebligatın, dağıtıcı tarafından, kendiliğinden, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi gereğince tebliğ edilmesinin usule aykırı olduğu-
İİK'nun 65. maddesinde düzenlenen gecikmiş itirazın, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak, muhatabın bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması halinde söz konusu olacağı, borçlunun, dilekçesinde gecikmiş itiraz deyimini kullanmış olması, HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvurunun bu hali ile 7201 Sayılı Yasa'nın 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayeti olduğu- Ödeme emrinin ilk olarak borçlunun bilinen adresine tebliğe çıkarıldığı, tebligatın iade edilmesi üzerine, ödeme emri tebliğ mazbatasına icra müdürlüğünce bu kez; "(Mernis Adresi) Boğaziçi Mah. Köy Merkezi Sk. No:22 Milas/Muğla" adresi yazılarak tebliğe çıkarıldığı, tebliğ memuru tarafından “Muhatap tevziat esnasında çarşıya gittiğinden tebliğ imkansızlığı nedeniyle 7201 sayılı Tebligat Kanunu 21. maddesi gereğince evrak ...... tebliğ edilerek 2 nolu haber kağıdı kapısına yapıştırıldı durumdan muhatabın yakın komşusu ...... imzadan imtina haber bırakıldı” şerhi verilerek 02.09.2015 tarihinde tebliğ edildiği, tebligat mazbatasını çıkaran mercii tarafından, TK'nun 23/1-8. ve Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında “adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese TK'nun 21/2. maddesi uyarınca tebligat yapılacağına" dair meşruhat verilmediği görüldüğünden, tebliğ işleminin, TK'nun 23/1-8. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 16/2. maddelerine aykırı olduğu gibi, muhatabın çarşıda olduğunun nasıl ve kimin beyanına başvurularak tesbit edildiğinin de tebligat mazbatasında belirtilmemesi nedeniyle Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 30. maddesi hükümlerine de uygun yapılmadığından usulsüz olduğu-
Tebligat mazbatasını çıkaran merci tarafından Tebligat Yönetmeliği 'nin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği için tebliğ işleminin kendiliğinden TK. mad. 21/2 'e göre yapılmasının kanuna aykırı olduğu-
Davalı tasfiye memurunun bilinen adresine normal tebligat çıkartılarak, tebligatın yapılmaması durumunda TK. mad.21 'in ikinci fıkrasına göre tebliğ yapılması gerektiği-
Tebligat mazbatasını çıkaran merci tarafından Tebligat Yönetmeliği'nin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği için tebliğ işleminin kendiliğinden TK. mad. 21/2 'e göre yapılmasının kanuna aykırı olduğu-
Öncelikle davalılara bilinen adresine normal tebligat çıkartılması gerektiği; tebligatın yapılmaması durumunda 21. maddenin ikinci fıkrasına göre tebliğ yapılması gerekeceği-