Davacı bankanın ipoteği fek etmeden taşınmazın satışını her zaman talep edebilme imkanı varken bu imkanını kullanmayıp ipoteği fek etmiş olması karşısında akabinde tasarrufun iptali davası açmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde sayılacağı-
Dava konusu taşınmazın 08.12.2014 tarihinde borçlu tarafından değil, A.K. tarafından davalı V.G.' ye devredildiği, bu durumda borçlunun yaptığı bir tasarruf bulunmadığından davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yargılamaya devamla esastan karar verilmesinin hatalı olduğu-
Haciz tutanağında hacze kabil mal bulunmadığına dair tutanak tutulduğu ve aciz halinin gerçekleştiği, borçlunun taşınmazını temsilcisi olduğu davalı 3. kişi şirkete devrettiği anlaşıldığından tasarrufun iptali davasının kabulü gerektiği-
Haciz tutanaklarının İİK'nın 105 inci maddesi anlamında aciz belgesi niteliğinde olduğu- Yargılama sırasında takip konusu borcun ödenmiş olmasından ötürü davanın konusuz kaldığı, dolayısıyla karar verilmesine yer olmadığı-
Davacı tarafından davanın dayanağı olan bononun neye istinaden düzenlendiğinin somut delillerle ispat edilememiş olmasına, tanık beyanlarına göre davacı ve davalı borçlunun mevsimlik taşıyıcı olarak çalıştığının anlaşılmasına, davacı tarafından bu kadar yüksek meblağlı borç verecek maddi durumunun da bulunmamasına, dolayısıyla davacının alacağının gerçek olmamasına göre "davanın reddine" karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekeceği- Bu ön koşulların bulunması halinde ise ilgili kanun maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği- Dava konusu aracın 1/2 hissesinin dava dışı adına kayıtlı olduğu, iş bu davanın dayanağı olan davacı ile davalı arasındaki araç satım sözleşmesinden, dava dışı kişinin, hissedar olması sebebi ile haberinin olmamasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, dava konusu aracın satın alınması için dava dışı kişi tarafından davalı lehine kredi çekildiği, davalıların beyanlarından ve tanık anlatımlarından davalıların aynı durakta çalıştıkları, davacı adına, davacının yeğeni ve abisinin de aynı durakta çalışıyor olmasına göre davalı 3. kişinin davalı borçlunun durumunu İİK 280/1 maddesi gereğince bildiği kabul edilerek, davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Dosyaya sunulan haciz tutanaklarının incelenmesinde haciz mahallinin kapalı olduğu, icra memurlarınca haciz mahalline girilemediği, borca yeterli mal bulunup bulunmadığının tutanakta yer almadığı, davacı tarafça dosyaya sunulan haciz tutanaklarının İİK'nun 105 inci maddesi kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinde kabul edilemeyeceği, İİK'nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca tasarrufun iptali davası açılabilmesi ve yargılamaya devam olunabilmesi için geçici veya kesin aciz belgesinin ibrazının zorunlu olduğu, davacının usulüne uygun biçimde verilen kesin süre içinde dava şartını yerine getirmediğinden, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
İİK'nın 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun borcun doğumundan sonra, aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyi niyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu- Bu davaların görülebilmesi için diğer dava koşulları yanında kesinleşmiş bir alacağın varlığı ve yargılama boyunca da alacağın varlığının devam etmesi gerekli olduğu- Davacının alacağının yargılama sırasında tamamen ödenmesi halinde konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davasında, kesinleşmiş alacağın varlığının dava şartı olduğu, icra takibinin varlığının kararın kesinleşmesine kadar devam etmesi gerektiği, - Somut olayda davalı borçlu tarafından açılan menfi tespit davasının sonucunda icra takibine konu bonoların 138.500 TL'si yönünden takip borçlusu olan dosya davalısı F'nin borçlu olmadığının kesinleşmiş mahkeme kararıyla tespit edildiği, 257.633,48 TL'lik takibin 119.133,48 TL üzerinden devam ettiği - Devam eden icra takibi yönünden zamanaşımı sebebi ile icranın geri bırakılmasına karar verildiği, alacaklı olan davacının icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin kendisine tebliğinden sonra zamanaşımının gerçekleşmediğinin ispatı için 7 gün içinde genel mahkemelerde dava açmadığı, bu haliyle icra takibinin zamanaşımına uğradığı hususunun kesin hüküm teşkil ettiği-
Müşterek konutun alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla borçlunun anlaşmalı boşandığı diğer davalı eşe bırakıldığı iddiasıyla açılan tasarrufun iptali davası- Dava konusu edilen 1/2 hissenin edinilmesinde, davalı borçlunun herhangi bir katkısının bulunmadığı, taşınmazın tamamen davalı üçüncü kişi tarafından satın alındığı ve ödemelerinin bu davalı tarafından yapıldığı; ayrıca, boşanma protokolünde davalı borçluya iki adet aracın bırakıldığı, dolayısıyla, olayda tasarrufun iptaline karar verilebilmesi için, İİK m. 277. vd.nda aranılan koşulların oluşmadığı-