• 3890 sayılı kanuna ait Hükümet Tasarısı Gerekçesi

     «Cemiyetimizde öteden beri şikayeti mucip olan; borçlunun alacaklılar aleyhine giriştiği muamelelerin birçok hallerde müeyyidesiz kalmasıdır. İcra ve İflâs Kanununun 1. babını teşkil eden iptâl davasının, bu mevzuda duyulan ihtiyaçları karşılamakta kifayetsiz kaldığı hususunda adeta iş muhitlerinde, ittifak vardır denilebilir. Bilhassa bir ticarethanenin bütün mevcudunun bir bütün halinde ve alacaklıların takibinden kaçırılmak üzere yapılan hileli devirler, kanunumuzda şimdiye kadar müessir hükümlerle önlenmiş değildir. İşte hileli devirlerle mücadele etmek ve alelıtlak borçlunun, alacaklıların zararına yapabileceği muameleleri alacaklılara karşı tesirsiz hale getirmek ve bu muamelelerin onların hukukuna herhangi bir suretle halel iras etmesine meydan bırakmamak için iptâl davasının yeni esaslara müsteniden tanzimi kaçınılmaz bir zaruret halinde kendisini göstermiştir. Bu mevzuda getirilmiş başlıca yenilikler şunlar olmuştur:

    İptâl davası ve davacılardan bahseden bu hükmün mer'iyete girdiği kanun numarası yanında gösterilmiştir. Ne hükümet tasarısının gerekçesinde ne de Ad. Enc. Mazbatasında hükmün sözü edilen kanunla tadilini gerektiren sebepler gösterilmemiştir. Bu itibarla, hükmün muhtevasına biraz intikali temin etmek maksadıyla son tadilatla hükümetin getirdiği gerekçe ile Ad. Encümeninin ona aykırı olarak serdettiği gerekçeyi bu yerde zikretmekte fayda mülahaza ediyoruz.

    İptâl davasına hedef olan malların üçüncü şahsın mameleki içinde erimiş ve teçhizi gayri mümkün hale gelmiş olması durumunun, bu davayı felce uğratmaması için davanın kaim değer üzerinden yürütülebileceği tasrih olunmuştur.»



  • Adliye Encümeni Mazbatası Gerekçesi

     «Tasarı ile değiştirilmek istenen bu maddenin birinci fıkrasına göre; hacizde iptâl davası açmak için aciz vesikası ibraz edilmesi şart değildir. Alacaklı, borçlunun tasarruflarından zarar gördüğünü ‘sair delillerle’ de ispat edebilecektir. Bu ‘sair deliller’in ne olduğu belli değildir. Alacaklı takipte bulunup kendisine haciz isteme yetkisi gelirse borçlunun tasarrufundan zarar gördüğü söylenemez. Bu sebeple bugünkü metinde olduğu gibi, aciz vesikası şartına dönülmesi daha uygnu bulunmuş, tasarının bu maddesi çıkarılarak madde, kanunda olduğu gibi muhafaza olunmuştur. Yalnız tasarının 277. maddesinin ikinci fıkrası 281. maddeye eklenmiştir.»