Davalı borçlunun farklı icra dosyalarında alacaklı sıfatının ve davalı borçlunun adına kayıtlı mercedes marka aracının da bulunmuş olmasına göre davalı borçlunun acz halinde de olmadığı- Davanın dayanağı olan bononun gerçek bir alacağa dayalı olarak düzenlenmiş olduğunun davacı tarafından ispat edilememiş olduğu-
Tasarrufun iptali davasında feragat edilmesi halinde hükmedilecek yargılama giderleri-
Davalı ...........'nın maliki olduğu taşınmazların 05.05.2014 tarihinde vekili vasıtasıyla diğer davalı ..............'a, onun tarafından 30.05.2014 tarihinde 75.000,00 TL bedelle davalı ...............'e, 14.10.2015 tarihinde de aynı bedelle davalı ...........'ye satış suretiyle temlik edildiği, davalı ........... ile diğer davalı ............... arasında akrabalık ilişkisi bulunduğu, çekişme konusu taşınmazların devir bedelleri ile gerçek değerleri arasında fark bulunduğu, kısa aralıklarla gerçekleşen temlikler nedeniyle davalı ............'ün bedel ödenmediği yönündeki beyanları ile tanık beyanları ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde davalılar .........., ......... ve ...........'nün taşınmazların mal kaçırma amacıyla muvazaalı devredildiğini bilen ve bilmesi gereken konumda oldukları gözetilerek davanın kabulüne karar verilmiş olmasında isabetsizlik olmadığı-
Davalılar arasındaki tasarrufun iptali istemi- Senedin tasarruf tarihinden önceki bir ticari ilişkiye dayalı olduğunun da ispat edilememiş olması Mahkemece İİK 277 ve devamı maddelerine uygun olarak tasarrufun iptali dava şartlarının olup olmadığı (davacının alacağının gerçek olması, takibin kesinleşip kesinleşmediği, icra dosyasından usulüne uygun alınmış aciz vesikası olup olmadığı, borcun doğumun tasarruf tarihinden önce olup olmadığı) irdelemeksizin gerekçede 278-279-280 md. tartışılmadan karar verilmesinin doğru olmadığı-
Tasarrufun iptali istemi- Bedeller arasında mislini aşar şekilde fark bulunmadığı- Borçlu ile davalı 3. kişi arasındaki tasarruf yönünden, tasarrufun iptali koşulları oluşmadığı-
Uyuşmazlık, İİK'nın 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir...
Tasarrufun iptali davalarında, "kira sözleşmesinden kaynaklanan alacaklar için borcun doğum tarihinin icraya konulan kira dönemi" olarak kabul edileceği- Tasarrufun iptali davasına dayanak takip dosyasındaki alacağın kaynağı olarak sunulan bono tasarruftan tarihinde sonra olsa da, davacı-alacaklı "bononun kira sözleşmesine istinaden düzenlendiğini", davalı borçlu da "bononun, kira ödemekte zorlandığı dönemde düzenlendiğini" ileri sürdüğünden, mahkemece davacının ve davalının kira ödemelerine ilişkin varsa ticari defterleri ile banka dekontları ve sunulan kira sözleşmesi gerekirse konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile incelenerek, borcun hangi kira dönemine ait olduğunun tespit edilmesi gerektiği-
“Mahalde haczi kabil mal bulunamadığından herhangi bir işlem yapılamadı, borçlunun haczi kabil malım yoktur, aciz durumdayım” beyanının yazıldığı haciz tutanağı geçici aciz vesikası hükmünü taşır mı? Borçlunun adına kayıtlı hacizli taşınmazları ve araçlarının olduğu mahcuzların kıymet takdiri yapılmadan geçici aciz vesikası niteliğinde haciz tutanağı düzenlenmesi usule uygun mudur?
Tasarrufun iptali istemine ilişkin olan davada, harcın dava değeri tasarrufa konu taşınmazın tasarruf tarihindeki değeri ile takip çıkışı alacak miktarından hangisi düşük ise düşük olan tutardan ibaret olduğu- Mahkemece davacı yandan başvuru harcı ve nisbi peşin harç alınmadan davanın bitirilmesinin doğru olmadığı- Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, eksik peşin nispi karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça eldeki davaya devam etme olanağı bulunmadığı- Aksi halin kabulünde, harç kaybı yanında, istinaf ve temyiz sınırlarına göre tarafların kanun yoluna başvuru hakkının elinden alınmasına neden olacağından hukuki dinlenilme hakkının ihlali sonucunu doğuracağı-
İcra takibine dayanak yapılan havale evrakında paranın borç olarak gönderildiğine dair bir açıklama bulunmadığından ispat külfetinin alacaklı olduğunu iddia eden davalıda olduğu- Haciz tutanağında yer alan “Şu an ödeme imkanım yoktur, durumum düzelirse ödeme yapabilirim, ancak dosya borcunu ben kullanmadım, itiraz etmiştim, süresinde olmadığı için red edilmiştir, dosya borcu ile ilgili olarak görüşmeye geleceğim." şeklindeki beyanının kayıtsız şartsız bir kabul beyanı olarak da kabul edilemeyeceği- Takip tarihinden uzun süre sonra dahi hukukî yarar bulunduğu sürece menfi tespit davasının her zaman açılabileceği- Takip talebinden uzun zaman sonra ve tasarrufun iptali davasının sonrasında 'menfi tespit' davasını açılmasının bir önemi bulunmadığı-