"Açılan tazminat davası ile tazminata mahkum edilen davalının, tazminat davasına konu olaydan 6 gün sonra tutuklandığı gün oğluna verdiği vekaletname ile davalı üçüncü kişiye taşınmazının satmasının muvazaalı olduğu" belirterek açılan davanın, TBK'nun 19.maddesi gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilmesi ve delillerin bu doğrultuda değerlendirilmesinin hatalı olduğu- Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek olmadığı- İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkının davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel olmadığı- Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerektiği-
Kesin aciz belgesi ibraz edilmediği gibi, borçlu davalının taşındığı adresinde menkul haczine gidildiği, borçlu davalının sadece adresten ayrıldığının tespit edildiği, haczi kabil başka malvarlığı olup olmadığına ilişkin bir tespit yapılmadığı, bu durumda kesin veya geçici aciz belgesinin ibraz edilmemesi nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmazın, davacı bankadan davalı üçüncü kişinin dava dışı eşine kredi temini için, dava dışı eş tarafından, davalı borçluya devredilmiş olup, davacı banka tarafından dava konusu taşınmaz ipotek kabul edilerek davalı borçluya tahsis edilen kredinin aslında davacı banka tarafından davalı üçüncü kişinin eşine ödenmiş olması, anılan banka kredi borcunun dava dışı eş tarafından davacıya ödenmesi (ödemelerin düzenli devam etmesi) nedeniyle, dava konusu devrin yapılmasına, dava konusu taşınmaz üzerinde halen davacının dava dışı eşe ödenen krediden doğan ipoteğinin devam etmesi, taraflar arasındaki devir işlemlerin davacı bankanın bilgisi dahilinde yapılmış olması karşısında, iptal koşullarının oluşmamış olduğunun kabulü gerektiği-
Takip konusu alacağın gerçek bir alacak olup olmadığının tespiti amacıyla ceza dosyası ile asliye hukuk mahkemesi dava dosyasının incelenmesi, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi, takip konusu alacağın gerçek bir alacak olmaması halinde davanın önkoşul yokluğundan reddine; aksi halde yani takip konusu alacağın gerçek bir alacak olduğunun belirlenmesi halinde iptal koşullarının değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
"Borçlu şirket ile arsa malikleri arasında yapılan sözleşmelerde davalı şirkete isabet eden taşınmazların borçlu şirket tarafından alındıktan sonra 3. kişilere ya da arsa malikleri tarafından borçlu adına devir yapılmadan 3. kişilere yapılan satışlar için davaya devam edilmesi" gerektiğine değinen Yargıtay bozma ilamı üzerine, dava konusu ... bağımsız bölümün davalı borçlu şirkete kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince verilecek yer olmadığı, anılan sözleşmede yüklenicinin davalı borçlu şirket olmadığı gerekçesiyle dava konusu ... bağımsız bölüm yönünden davanın reddine karar verildiğinden (anılan taşınmaz yönünden borçlunun tasarrufu olmaması nedeniyle önkoşul yokluğundan) maktu vekalet ücreti takdiri gerektiği- Dava konusu bir diğer bağımsız bölüm ile bir bağımsız bölümün 1/2 hissesinin davalılar arasındaki satışına ilişkin tasarrufların ise İİK. mad. 280/1 madde gereğince davacının alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak iptalinin isabetli olduğu-
Mahkemece, temlikin dayanağını oluşturan alacak borç ilişkisinin varlığı ve gerçekliği araştırılarak, sonucuna göre temlik işleminin iptaline veya iptal talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davanın, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu- Davacı tarafından dosyaya kesin aciz belgesi ibraz edilmediği, takip dosyasında yapılmış haciz ve yazılan yazılardan borçlunun borcu karşılayacak miktarda mamelekinin olmadığı anlaşılmış olduğundan aciz halinin gerçekleştiği-
Davalı borçlunun borcundan dolayı dava konusu taşınmaz üzerine konulan ipotek nedeniyle taşınmazın cebri icra yolu ile satılması halinde davalı 3. kişi elinde bir bedel kalması ve davanın diğer koşullarının da bulunması halinde davalı 3. kişinin bedel ile sorumlu tutulacağı-
Kadostro çalışmaları sırasında, borçlunun dahili ile oluşan tutanaklar ve buna bağlı olarak kesinleşen tapular borçlunun tek taraflı yaptığı tasarruf işlemi olarak değerlendirilmesi gerektiği- Yapılacak işin, dava konusu taşınmazlara ilişkin kadastro tutanaklarının celp edilerek tesbit bilirkişilerini de dinlemek sureti ile taşınmazların davalının kendi babasından mı yoksa borçlunun kendisine vermesi nedeni ile mi tutunakların oluştuğunun saptanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davaları yönünden, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, genel tatilde çalışma alacaklarının davacı işçinin işe girdiği tarihte doğmuş kabul edileceği-