Dosya kapsamındaki belgeler incelendiğinde ödeme emrinin borçluya haciz adresinde tebliğ edilmediği, borçluya ait evrak da bulunmadığı- Üçüncü kişinin uzun yıllardır faaliyette olan borçlu işletmenin ismini müşteri çevresinden yararlanmak için değiştirmeden kullandığını belirtmesi karşısında borçlu işletmeye ait tabelanın haciz adresinde bulunması ve takibe dayanak kredi sözleşmesinde belirtilen adresin haciz adresi olması nedeniyle mülkiyet karinesinin borçlu lehine kurulmasının doğru olmadığı-
Dava konusu haciz borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği adresten farklı bir adreste yapılmış olup, borçlu haciz mahallinde hazır olmadığı, haciz tarihi itibariyle haciz yapılan mahalde üçüncü kişi şirketin faaliyet göstermekte olduğu ve üçüncü kişi şirketin takibe dayanak borcun doğumundan 3 yıl önce haciz adresinde kurulduğu, haciz sırasında adresin borçluya ait olduğuna dair herhangi bir evrak da bulunmadığı, davaya konu hacizden yaklaşık iki yıl önce yapılan hacze ilişkin evrakların hükme esas alınamayacağı- Üçüncü kişi şirket yetkilisi ile borçlu şirket yetkilisinin kardeş olmaları ve üçüncü kişi şirket yetkilisinin borçlu şirketin eski ortağı olmasının da tek başına karinenin borçlu lehine işletilmesi için yeterli olmadığı, mahcuzların haciz sırasında üzerinde mülkiyet iddia eden üçüncü kişi elinde olduğunun kabulü gerektiği- Takibin devamına karar verilmiş olması, üçüncü kişinin şikayet hakkını ortadan kaldırmayacağı, üçüncü kişinin İİK’nin 96 ve 97. maddelerinin uygulanmasına ilişkin şikayette hukuki yararının bulunduğu-
Üçüncü kişi ile borçlu arasında danışıklı işlem olduğu davalı alacaklı tarafından iddia edilmesine rağmen, mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın karar vermeye yeterli olmadığı- Mahkemece bilirkişi raporu alınmış ise de, yeterli görülmediği; bu nedenle, davacı vekilinin dava dilekçesinde delil olarak ileri sürdüğü faturaların dip koçanları ile davacı üçüncü kişinin tutması zorunlu ticari defterlerinin getirtilerek makine mühendisi ve mali müşavir bilirkişilerden oluşacak bilirkişi heyetine inceleme yaptırılmak sureti ile 'haczedilen makinaların davacının dayandığı faturalarda belirtilen makine olup olmadığı, bu faturanın davacının ticari defterlerine işlenip işlenmediği, işlenmişse bu defterlerin usulune uygun tutulup tutulmadığı, açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılıp yapılmadığı' hususlarının yapılan ödemeler, vergi ve banka kayıtları da dikkate alınarak açıklığa kavuşturulması, öte yandan haciz sırasında borçlu hazır bulunmuş olup üçüncü kişi delil olarak SGK kayıtlarına dayandığına göre SGK kayıtlarının getirtilmesi, ayrıca borçlu ile üçüncü kişi şirket ve dava dışı ...Tekstil San. Tic. Ltd. Şti arasında organik bağ olduğu iddia edildiğine göre, üçüncü kişi ve dava dışı şirketin ilk kuruluşlarından itibaren tüm ortakları ile hisse devirlerini ve faaliyet adreslerini gösterir ticaret sicil kayıt örneklerinin dosya arasına alınması, bundan ayrı borçlu, üçüncü kişi şirket ve dava dışı ...Tekstil San. Tic. Ltd. Şti.nin vergi kayıtları getirtilerek hangi adreslerde faaliyet gösterdiğinin Vergi Dairesindeki kayıtlar üzerinden belirlenmesi, elde edilen bilgilerin dosyada bulunan bilgi ve belgeler ile birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerdiği; tarafların gösterdiği tüm deliller toplanmadan karar verilmesinin, hukuki dinlenilme hakkının ihlali olduğu- Somut olayda, dava konusu haczin borçlunun ticaret sicilde kayıtlı adresinde yapıldığı, bu durumda İİK'nin 97/a maddesinde düzenlenen mülkiyet karinesinin borçlu lehine olduğunun kabulünün isabetli olup, ispat yükünün davalı üçüncü kişi üzerinde olduğu- Davalı üçüncü kişinin süresinde sunmuş olduğu cevap dilekçesinde Mahkemece toplanan deliller haricinde ticari defterler ve banka kayıtlarına da dayanmış olduğundan, davalının tüm delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile davanın kabulüne yönelik hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Hacizde borçlu şirket ve yetkilisi adına çok sayıda güncel evrak bulunması ve bulunan evrakların bir kısmının borçlu şirketin haciz adresinde faaliyet gösterdiğine karine teşkil eder mahiyette olması, haciz mahallinde hazır bulunanın bir süre hem borçlu hem de üçüncü kişi şirketin yetkilisi olması ve davacı üçüncü kişi şirketin ortağı olması; yine hacizde hazır bulunan diğer kişinin bir süre borçlu ve üçüncü kişi şirket ortağı olması ve kardeşlik durumu gözetildiğinden, İİK. mad 97/a uyarınca, (borçlu, dolayısıyla) alacaklı yararına olan mülkiyet karinesinin aksinin davacı üçüncü kişi tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerektiği- Haczedilen altınların muhafaza altına alınmayarak üçüncü kişi şirket yetkilisine yediemin olarak bırakılması halinde, fiilen el koyma ve icra dairesinde muhafaza edilme koşulları gerçekleşmemiş olacağından, altınlar yönünden geçerli bir haczin söz konusu olmayacağı, ve bu nedenle, bu hacze ilişkin istihkak davasının dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Alacaklının İİK'nın 99. maddesine dayalı, istihkak iddiasının reddi talebine ilişkin davada anılan kanun maddesinde tazminata ilişkin düzenleme mevcut olmadığından davacı alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Dava konusu haczin, borçluya ödeme emri tebliğ edilen adreste yapılmadığı gibi haciz sırasında borçlunun hazır bulunmadığı, haciz mahallinde borçluya ait herhangi bir belgeye de ulaşılamadığı uyuşmazlıkta mülkiyet karinesi davacı üçüncü kişi lehine olduğu- Davalı alacaklı vekili, "üçüncü kişinin borçlunun sigortalı çalışanı olduğunu, muvazaalı devir yapıldığını" iddia etmekte olup mahkemece; borçlu ile üçüncü kişinin vergi kayıtları ile ticaret sicil kayıt örneklerinin dosya arasına alınması, dava konusu haciz adresinde haciz tarihinden itibaren geriye doğru kimlerin hangi tarihler arasında faaliyet gösterdiğinin Vergi Dairesindeki kayıtlar üzerinden belirlenmesi, borçlu ve üçüncü kişinin SGK kayıtlarının getirtilmesi, dava konusu mahcuzlarla ilgili taraflarca tutulan ticari defter ve kayıtların getirtilmesi gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği-
Haciz esnasında borçlu şirket yetkilileri hazır olmadıkları gibi borçlu şirketin haciz adresinde faaliyette bulunduğuna dair bir delil elde edilemediği, haciz sırasında borçlu adına düzenlenmiş güncel tarihli su faturası bulunmuş olsa da fatura tek başına borçlunun ticari faaliyetlerine haciz adresinde devam ettiğine dair delil teşkil etmeyeceği, İİK mad. 97/a uyarınca mülkiyet karinesi üçüncü kişi yararına olup, ispat yükü altında olan alacaklının delil olarak sunmuş olduğu borçluya ait vergi levhası,ticaret sicil kayıtları mahcuzların borçluya ait olduğunu kanıtlamaya elverişli olmadığı-
Haciz adresinin, borçluya ödeme emrinin tebliğ adresi olmadığını, haciz sırasında borçlunun hazır olmadığı, borçlu şirket adına olan faturaların, önceki tarihli faturaların iadesine ilişkin olduğu ve bu nedenle iade fatura tarihinin, borçlunun adresi terk ettiğinin iddia edildiği tarihten sonra olmasının öneminin bulunmadığı nazara alındığında, mülkiyet karinesinin üçüncü kişinin yararına olduğunu - Yasal karinenin aksinin davalı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerektiği-
Haczin borçlunun yokluğunda ve üçüncü kişinin ticaret sicil adresinde yapılması, haciz mahallinde borçluya ait evrak bulunmaması halinde, mülkiyet karinesinin üçüncü kişi şirket lehine olduğu- Alacaklı vekili "davacı şirketin paravan olarak kurulduğunu ve borçlu ile hacizde hazır olan üçüncü kişi şirket yetkilisinin alacaklılardan mal kaçırmak niyetinde olduklarını" iddia etmişse de, sadece borçlunun davalı olarak bulunduğu hacizde hazır olan kişi adına gönderilen duruşma gününü bildirir davetiyenin haciz mahallinde bulunmasının karinenin borçlu, dolayısı ile alacaklı yararına olduğunun kabulü için yeterli görülmediği-