Haciz borçlu şirkete ödeme emrinin tebliğ edildiği ticaret sicilde kayıtlı adresinde yapılmış olduğundan mülkiyet karinesinin borçlu lehine olduğu- İspat yükü üzerinde olan davacı üçüncü kişi şirketin ve borçlunun usulüne uygun tutulan defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporunda mahcuzlara ilişkin olarak sunulan fatura bedelinin davalı borçlu şirkete çekle ödendiği ve borçlu şirketin de aldığı çek ile kredi borcunu ödemiş olduğu, dolayısıyla aralarında gerçek bir satış ilişkisinin bulunduğu anlaşıldığından, üçüncü kişi davacının karinenin aksini ispat ettiği-
İşçi alacaklarından kaynaklı takiplerde borcun doğum tarihi dava tarihi olmayıp akdin fesih tarihi olduğu- Borcun doğum tarihi itibari ile haciz adresinde borçlu şirket faaliyet gösterirken, borçlu şirketin başka bir şirketle birleştiği ve birleşme tarihi itibari ile de adresinin haciz adresi olduğu, üçüncü kişinin ise, haciz adresinde şube olarak faaliyete başladığı,  üçüncü kişi şirketin son ortaklarının da borcun doğum tarihi itibari ile borçlu şirketle birleşen şirketi üçüncü kişi şirketin ortaklarından iken borcun doğumundan sonra şirket ortaklığından ayrıldığı, borçlu şirketin borcun doğum tarihi itibari ile yönetim kurulu başkanının borcun doğum tarihi itibari ile borçlu şirketin birleştiği şirkette hissesinin bulunduğu, borçlu ile üçüncü kişi şirket arasında organik bağ olduğu ve bu durumda,  mülkiyet karinesinin aksinin davalı 3. kişi tarafından kesin ve inandırıcı delillerle ispat edilmesi gerektiği, borcun doğumundan sonra düzenlenmiş bulunan faturaların karinenin aksini ispata yeterli olmadığı-
Dava konusu alacağa yönelik olarak dava dışı şirkete İİK.nun 94. maddesi uyarınca gönderilen haciz yazısı ve borçlu ile 3. kişi arasındaki adi yazılı devir protokolü göz önüne alındığında; haciz sırasında dava konusu payın maliki borçlu olmayıp üçüncü kişi olduğundan İİK'nın 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi üçüncü kişi yararına olup, bu yasal karinenin aksinin davalı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekeceği, davacı alacaklı tarafından dayanılan deliller, karinenin aksini ispat etmeye yeterli görülmemiş, davalı alacaklının borçlu ile üçüncü kişi arasında danışıklı işlem yapıldığına dair iddialarının açılabilecek tasarrufun iptali davasında da değerlendirilebileceğinden davanın kabulü yerine oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile reddine yönelik hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Üçüncü kişinin İİK'nın 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkin davada, İİK'nın 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğundan yasal karinenin aksinin davacı üçüncü kişi tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekeceği-
Yerel mahkemece verilen ilk kararda “istihkak iddialarının kabulüne” karar verildiği, asıl ve birleşen dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmadığı gibi, kararda da her bir talep sonucunun (olumlu ya da olumsuz) karşılanmadığı, yalnızca kabul yönünde verilen bu kararın infaza elverişli nitelikte bulunmadığı, direnme kararında da bu kez “asıl ve birleşen davada istihkak iddialarının kabulüne” denildiği, dava dilekçesindeki talepleri karşılayacak biçimde bir karar verilmediği kararın HMK’nın 297. maddesinde öngörülen niteliklere haiz olmadığı, denetime olanak sağlamadığı ve bu hâliyle infazının da mümkün olmadığı görülmekle, mahkemece dosya kapsamı ve usulî kazanılmış haklar da dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde açıklanarak, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulması gerektiği-
Yerel mahkemece verilen ilk kararda “istihkak iddialarının kabulüne” karar verildiği, asıl ve birleşen dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmadığı gibi, kararda da her bir talep sonucunun (olumlu ya da olumsuz) karşılanmadığı, yalnızca kabul yönünde verilen bu kararın infaza elverişli nitelikte bulunmadığı, direnme kararında da bu kez “asıl ve birleşen davada istihkak iddialarının kabulüne” denildiği, dava dilekçesindeki talepleri karşılayacak biçimde bir karar verilmediği, kararın HMK’nın 297. maddesinde öngörülen niteliklere haiz olmadığı, denetime olanak sağlamadığı ve bu hâliyle infazının da mümkün olmadığı görülmekle, mahkemece dosya kapsamı ve usulî kazanılmış haklar da dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde açıklanarak, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulması gerektiği-
Üçüncü kişinin istihkak iddiasına ilişkin davada, borçluya ödeme emrinin tebliği edildiği ve dayanak senet adresinde yapılan haciz adresi borçlu şirketin ticaret sicil adresi olduğundan, mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu- Davacı üçüncü kişi haciz yapılan taşınmazının maliki olduğuna dair tapu kaydı sunmuş olup maliki olduğu fabrikayı demirbaşları ile birlikte borçlu şirkete borcun doğumundan önceki bir tarihte noterde düzenlenen kira sözleşmesi ile kiraya verdiğini iddia ettiğinden, davacı üçüncü kişi ile borçlu şirkete ait ticari defterler ile yapılan kira ödemelerini gösterir kayıtların getirtilerek mali müşavir bilirkişiye inceleme yaptırılmak sureti ile davacı ile borçlu arasındaki kira ilişkisinin gerçek bir kira ilişkisi olup olmadığı, kira bedeli ödemelerinin defter kayıtlarında yer alıp almadığının araştırılması; ayrıca kira sözleşmesinin ilgili Vergi Dairesine bildirilip bildirilmediği ve şirketin kira parası, stopaj ödeyip ödemediğinin saptanması, mahcuzların tarafların demirbaş kayıtlarında yer alıp almadığının belirlenmesi, incelenen defterlerin açılış ve kapanış tasdikinin yapılıp yapılmadığı, defterlerin usule uygun tutulup tutulmadığı, sahibi lehine delil vasfı taşıyıp taşımadığı hususlarının araştırılması gerektiği-
Ödeme emri borçluya haciz adresinde tebliğ edilmişse de, "borçlunun haciz mahallindeki işyerini kapatmasından sonra faaliyete başladığını" iddia eden üçüncü kişi, borçlunun haciz adresinden tahliyesine ilişkin karar sunmuş olup dinlenen tanıklar da bu hususu doğruladığından ve üçüncü kişinin -vergi dairesi kayıtlarına göre- haciz mahallinde faaliyete başladığı tarih, haczin üçüncü kişinin ticaret sicil adresinde ve borçlunun yokluğunda yapılması, haciz mahallinde bulunan belgelerin tek başına borçlunun üçüncü kişi işe birlikte burada faaliyetine devam ettiğini gösterir nitelikte olmaması, üçüncü kişinin, borçlu şirketin ortak veya yetkilisi olmaması karşısında, mülkiyet karinesinin davacı üçüncü kişi lehine olduğu ve davanın üçüncü kişi tarafından açılmasının da ispat yükünün yer değiştirmesine neden olmayacağı- Mülkiyet karinesinin aksinin davalı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerektiği- Devredilen işletmede haciz yapılabilmesinin, devrin muvazaalı olduğunun iddia ve ispat edilmesine bağlı olduğu- "Davacı üçüncü kişi ile borçlu arasında danışıklı işlem olduğunu" iddia eden davalı alacaklı muvazaa iddiasını ve karinenin aksini ispat edebilecek yeterli bir delil sunmadığından, istihkak iddiasına ilişkin davanın kabulü gerektiği-
Üçüncü kişinin ticaret sicil adresinden yapılan haciz adresinde borçlu şirket  faaliyette bulunmamış, dava konusu haciz sırasında belge bulunmamış, borçlu şirket ortağı ve yetkilisi de haciz de hazır bulunmamış olup davacı üçüncü kişi şirket borcun doğumundan çok önceki bir tarihte kurulduğundan, üçüncü kişi şirket ortaklarından biri borçlu şirketin ortağı ise de, anılan kişi her iki şirkette de hakim ortak olmayıp az hissesi bulunan ortak olduğundan, borçlu şirket de ortak olan kişinin de,  üçüncü kişi şirketin kurucu ortaklarından olduğu görülmüşse de, borcun doğum tarihi itibari ile bakıldığında üçüncü kişi şirkette ortaklığının bulunmadığı anlaşıldığından, ortaklık bağlarının pay ve yönetim anlamında organik bağın varlığına delil teşkil edemeyeceği- Mülkiyet karinesi davacı 3. kişi lehine olup dava üçüncü kişi tarafından açılsa da, karinenin aksinin davalı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerektiği-
Borçluya ait hesapta bulunan para menkul hükmünde olup menkul mal borçlunun uhdesinde bulunduğuna göre İİK'nın 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, bu yasal karinenin aksinin davacı üçüncü kişi tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekeceği- Bölge Adliye Mahkemesince kabul edilen internet bankacılığı üzerinden yapılan EFT işleminin şehven yapıldığı iddiası karşısında, alınan bilirkişi raporuna göre davacının borçlu şirkete .......... TL sipariş avansı gönderdiğinin, bedel sehven gönderilmiş olsa farklı hesapta izlenmesi gerektiğinin rapor edildiği, ayrıca internet bankacılığının kayıtlı işlemler bölümündeki ........ TL'lik bedel kısmı değiştirilirken açıklama kısmındaki ‘hurda bedeli’ ibaresinin değiştirilmediği, söz konusu satım işleminin ......... tarihinde yapılması gerekirken eft işlemindeki hata nedeni ile satışın yapılamadığı iddia edilirken aracın alımı için davacı üçüncü kişi şirket yetkilisi tarafından dava dışı bir şahsa söz konusu eft tarihinden sonra ......... tarihli vekaletname ile araç alım yetkisi verilmiş olduğu ve .......... tarihinde söz konusu aracın satın alındığı anlaşıldığı, bu durumda davacının sehven işlem yapıldığı iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunun kabul edilmesi gerekeceği-