Dava konusu haczin, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste yapılmadığı, 3. kişi şirketin (11.12.2013 tarihinde) haciz adresinde kurulduğu, borçlunun ise (08.01.2014 tarihinde) haciz adresinden ayrıldığı, davacı alacaklı tarafça borçlu ile 3. kişi şirketin bir süre aynı adreste birlikte faaliyet gösterdikleri iddia olunmuş ise de, haciz adresine ilişkin (24.12.2013 tarihli) vergi yoklama fişi ile; (16.12.2013 tarihinde) iş yerinin tadilat ve yapı safhasında olduğunun, (24.12.2013 tarihi itibarıyla da) satış amaçlı emtianın raflarda hazır olduğunun tespit edildiği, dava konusu (05.06.2014 tarihli) hacizden önce aynı adreste yapılan haciz işlemleri esnasında borçluya ait evraka rastlanmadığı, dava konusu haciz esnasında ise iş yeri dışında kolilerin içerisinde borçluya ait kartvizitlerin bulunduğu, haciz esnasında hazır bulunan 3. kişi ve vekilince bulunan kartvizitlere ilişkin iş yeri kamera kayıtlarının incelenmesi talebi üzerine alacaklı vekilinin bu kartvizitlerin 3. bir kişi tarafından atılmış olma ihtimalinin bulunduğunu beyan ettiği, yine yargılama aşamasında beyanına başvurulan icra memurunun, kendisinden önce haciz mahalline giden alacaklı vekilince çalışanlar tarafından iş yerinden market arabasıyla çıkarılan evrak ve kutuların yan tarafa konulduğu söylenerek orayı aramasının talep edildiğini ve kartvizitleri orada görerek zapta geçtiğini beyan ettiği anlaşılmakla, mülkiyet karinesi davalı 3. kişi lehine olup mülkiyet karinesinin aksinin davacı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerektiği- Borçlu ile 3. kişi şirketin bir kısım çalışanlarının aynı kişiler olması ve 3. kişi şirketin tek ortağının borçlunun eski çalışanının kardeşi olması tek başına karineyi tersine çevirmeye yeterli olmadığı- Davacı alacaklı tarafından delil olarak gösterilen takip dosyası, ticaret sicil ve SGK kayıtları mülkiyet karinesinin aksini ispata yeterli olmadığı- Davacı alacaklı dava dilekçesinde tanık deliline dayanmamasına rağmen, davacı tanıklarının beyanları da hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu- Bozma ile kesinleşen hususların yeniden temyiz sebebi yapılamayacağı- İstihkak davalarında hacizli malların değeri ile alacak miktarından hangisi az ise onun üzerinden hesaplanacak nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği-

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı alacaklı vekili ve davalı borçlu vekili, davalı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Daire ...