Üçüncü kişi adresinde yapılan hacizde haciz adresine ilişkin TAPDK tarafından üçüncü kişi adına ve haciz adresine düzenlenen tütün mamülü perakende satış belgesinin ve vergi levhasının, belediye işyeri açma ve çalışma ruhsatının bulunmuş olması bununla birlikte borçlu adına düzenlenmiş hacizden yaklaşık bir yıl öncesine ait kredi kartı ekstresinin bulunması, borçlunun haciz mahallini terk etmiş olması nedenleriyle İİK'nin 97/a maddesinde düzenlenen mülkiyet karinesinin üçüncü kişi lehine olduğunun kabulü gerektiği- Yasal karinenin aksinin davacı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerektiği- Davacı alacaklı tarafından borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak amaçlı olarak alacağından feragat ettiği icra dosyası, hacizde bulunan borçluya ait güncel olmayan kredi kartı ekstresi, borçlunun üçüncü kişiye sattığı hisseli gayrimenkul satış evrakı borçlu ile üçüncü kişi arasındaki muvazaa iddiasının ispatı için yeterli ve güçlü delil teşkil etmeyeceği ve mülkiyet karinesinin aksini ispata yeterli olmadığı-
Haczin, davacı üçüncü kişi şirketin ticaret siciline tescilli olan adresinde yapıldığı, icra takibinin, 30.08.2014 ve 02.09.2014 tanzim tarihli bonolara dayandığı, borçlunun, üçüncü kişi şirketteki hisselerini borcun doğumundan önce 21.02.2012 tarihinde devrederek, üçüncü kişi şirketten ayrıldığı, bu durumda İİK'nin 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi üçüncü kişi lehine olup, haciz mahallinde bulunan 2014 tarihli evrakların da borçlu adına olmayıp borçlunun kurucusu olduğu iddia edilen ....... Boru şirketine ait olduğu gözetildiğinde, bulunan evrakların yasal karinenin aksinin ispatı için yeterli olmadığı dikkate alınarak, davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
İcra emrinin borçlu şirkete 05.06.2014 tarihinde davalı üçüncü kişi imzasına tebliğ edildiği, ödeme emrinin tebliğ edildiği adrese 27.06.2014 tarihinde, hacze gidildiği ve haciz tutanağında “...adresin kısmen taşınmış/taşınmak üzere...” olduğu tespiti yapılmış ve çevreden sorulması üzerine caddenin karşısına taşındığının öğrenildiği, bu adreste dava konusu haczin gerçekleştiği, icra emri tebligatının davalı üçüncü kişi tarafından alınması, haciz mahallinde borçluya ait güncel evrakların bulunmuş olması dikkate alındığında, somut olayda İİK'nin 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısı ile alacaklı yararına olup, üçüncü kişi tarafından istihkak iddiası ile birlikte sunulan bayilik sözleşmesi ve faturaların yasal mülkiyet karinenin aksinin ispatı için yeterli olmadığı-
Her ne kadar ödeme emri borçluya haciz adresinde tebliğ edilmemiş ise de, borçlunun haciz esnasında hazır olduğu, iş yeri ile ilgisinin olmadığını beyan ettikten sonra “ne yaparsanız yapın” diyerek haciz adresini terk ettiği, üçüncü kişi şirketin tek ortağının borçlunun eşi olduğu, üçüncü kişi şirketçe borçluya şirketi temsil hususunda taşınmaz alım-satımı ve bankadan para çekme yetkilerini de içeren geniş kapsamlı vekaletname verildiği, bu kapsamda İİK'nin 97/a maddesinde düzenlenen mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, ispat yükü altında olan ve karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahip davacı üçüncü kişinin, karinenin aksini güçlü ve inandırıcı delillerle ispatlayamadığı anlaşılmakla, bu koşullarda, istihkak iddiasının, alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla danışıklı olarak ileri sürüldüğünün ve muvazaalı işlemler yapıldığının kabulü gerekeceği-
Mahkemece, davanın esasına yönelik bir karar verilmeden önce, "dava konusu haczin yapıldığı adresin haciz tutanağına doğru yazılıp yazılmadığı, haczin tam olarak nerede yapıldığı, haczin borçlu şirketlere ödeme emri tebliğ edilen adreste yapılıp yapılmadığı" gerektiğinde yerinde yapılacak inceleme ile hacze katılan icra memurunun tanıklığı ile belirlenerek, mülkiyet karinesinin (İİK. mad. 97/a) kimin yararına olduğunun tespiti ile sunulan delillerin de buna göre değerlendirilmesi gerektiği- Davacı üçüncü kişi hacze konu malları devraldığına ilişkin adi yazılı eşya devir sözleşmesi ile fatura ve ödeme dekontları sunmuş olup, bilirkişi deliline dayandığı, yine davalı alacaklı vekilinin de borçlu ile üçüncü kişi arasında yapıldığı iddia edilen devrin ve devir bedelinin ödenip ödenmediğinin kontrolü açısından bilirkişi deliline dayandığı ayrıca davacı üçüncü kişi ile borçlu arasında danışıklı işlem yapıldığı iddia edildiğine göre, davacı vekilinin dava dilekçesinde delil olarak ileri sürdüğü faturaların dip koçanları ile davacı üçüncü kişi ile borçlunun tutması zorunlu ticari defterler getirtilerek aralarında daha öncesinde ticari bir ilişki bulunup bulunmadığı, mahcuzların ticari defterlerde (açılış kapanış tasdikleri de göz önünde bulundurularak) kayıtlı olup olmadığı, ödemelerin yapılıp yapılmadığı, haczedilen mahcuzların davacının dayandığı faturalarda ve adi yazılı eşya devir sözleşmesinde belirtilen menkuller olup olmadığının saptanması, yine davacı, menkullerin öncesinde borçlu şirkete ait iken diğer borçlu şirkete satıldığını iddia ettiğine göre, defter kayıtlarına göre bu iddianın doğruluğunun kontrolünün sağlanması, bu hususların yapılan ödemeler, vergi ve banka kayıtları da dikkate alınarak açıklığa kavuşturulması, ayrıca borçlu şirketlerin ilk kuruluşlarından itibaren tüm ortakları ile hisse devirlerini ve faaliyet adreslerini gösterir ticaret sicil kayıt örnekleri getirtilerek, şirket ortak ve yetkilileri ile üçüncü kişi arasında organik bağ olup olmadığı, ayrıca faaliyet alanlarının hacze konu mallarla ilgili olup olmadığının açıkça saptanması, bu doğrultuda toplanacak delillerin dava dosyasında bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacı alacaklı tarafından delil olarak gösterilen takip dosyası, ticaret sicil kayıtları, SGK kayıtları, tapu kaydı, Kredi Kayıt Bürosu kayıtları ve tanık beyanının mülkiyet karinesinin aksini ispata yeterli olmadığı-
Dava konusu haciz adresi ile borçlu şirketin ticaret sicil kayıtlarında yer alan adresinin farklı olduğu, yine haciz esnasında borçlu şirket yetkilileri hazır olmadığı gibi, borçlu şirketin haciz adresinde faaliyette bulunduğuna dair bir delil elde edilemediği anlaşıldığından, İİK'nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi üçüncü kişi yararına olup, karinenin aksinin alacaklı tarafından ispat edilmesi gerekeceği, alacaklı ispat vasıtası olarak cevap dilekçesinde üçüncü kişinin ticari defterlerine dayanmış olmasına rağmen, davacı tarafından sunulan faturanın defterde kayıtlı olup olmadığı araştırılmaksızın, eksik inceleme ile hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiği-
İstihkak davalarında geçerli bir icra takibinin bulunmasının dava şartı olduğu ve mahkeme hâkimi tarafından duruşmanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekeceği-
Dava konusu haczin, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği veya dayanak senette geçen adreste yapılmadığı, haczin borçlunun icra müdürlüğüne yönelttiği dilekçesinde kendisine ait malların bulunduğunu belirttiği adreste, davalı üçüncü kişinin şantiyesinde yapıldığı, buna göre, mülkiyet karinesi davacı üçüncü kişi lehine olup karinenin aksinin davacı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekeceği, ne var ki, davacı alacaklı, borçlu ile üçüncü kişi arasında yapıldığı iddia edilen taşeronluk sözleşmesini sunmadığı gibi delil olarak dayandığı borcun doğumundan sonraya ait ayırtedici özelliği bulunmayan faturaların karinenin aksini ispata yeterli görülmediği-