Dava konusu iş makinesine Ticaret Odasına yazılan müzekkere ile kayden muhtelif tarihlerde üç adet haciz konulduğu anlaşılmış olup sonradan konulan hacizler önceki hacizden vazgeçildiği anlamına gelmediği gibi, daha önce konulmuş haczi ve sonuçlarını da ortadan kaldırmamakta ise de, İİK 106. maddesi gereğince haczolunan makineye konulan iki adet hacizde 6 ay içerisinde satışının istenmediğinin görüldüğü, bu durumda söz konusu iki adet haczin İİK 110. maddesi gereğince kalktığının kabulü gerekeceği- Haczedilen mal hakkında, İİK madde 97/8 gereğince istihkak davası açılır ise, satış isteme süresinin işlemeyeceği- Dava konusu iş makinesi 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu gereğince tescile tabi araçlardan olduğundan, devir ve temlikinin aynı Kanun gereğince noterde düzenlenen sözleşme ile yapılması gerekeceği, noterde düzenlenen satış sözleşmesi ile satın alınan iş makinesinin tescil belgesinin ‘ iş makinesi üzerinde hak ve menfaati bulunanlar ‘’ kısmına davacı üçüncü kişi tarafından satın alındığı noter tarafından işlendiği görüldüğünden, borçlu adına konulan haciz sırasında menkulün malikinin borçlu olmayıp üçüncü kişi olduğunun kabulü gerekeceği, dolayısıyla İİK'nın 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi üçüncü kişi yararına olup, bu yasal karinenin aksinin davalı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekeceği-
Borçlu şirkete ticari defterlerini sunması gerektiğini bildirir muhtıra ve bilirkişi raporu, borçlu şirketin Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı adresine tebliğ edilmeyip, borçlu şirketin ......... tarihinde taşındığı adresine TK'nin 35. maddesi uyarınca tebliğ edilmiş olmasına rağmen, borçlunun ticari defterlerini sunmadığından bahisle üçüncü kişinin defterlerinin incelenmesi ile yetinilerek karar verildiğinin görüldüğü, ayrıca, üçüncü kişi şirketin fason üretim bedeli adı altında ödeme yapıp yapmadığının da ticari defterlerinde inceleme yapılmadığı, kaldı ki, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda eldeki davanın tarafları ile ilgisi olmayan bilgilere yer verilmiş olup mahkemece de bilirkişi raporunda hata yapıldığı dikkate alınmaksızın "davacı üçüncü kişi ile takip borçlusu ... arasında ... Ofis Sözleşmesinden kaynaklanan davacının kiralayan borçlunun kiralayan olması dışında ortaklık yapıları, faaliyet konuları açısından aralarında herhangi bir ilişkinin tespit edilemediği," şeklindeki ifadelerle takip borçlusunun ... olmadığı, dosya kapsamında ... Ofis Sözleşmesinden kaynaklanan kiracılık ilişkisi iddiası bulunmadığı gözardı edilerek, dosya kapsamı ile alakasız bilgilerle gerekçe kurulmasının hatalı olduğu- Dava konusu mahcuzlar borçlu elinde haczedilmiş olduğundan, İİK'nin 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla davalı alacaklı yararına olduğu, karinenin aksinin davacı üçüncü kişi tarafından ispat edilmesi gerektiği anlaşıldığından, davacı üçüncü kişinin karinenin aksini kanıtlayıp kanıtlayamadığının belirlenmesi amacıyla, borçlu şirketin ticaret sicil adresine tebligat yapılarak ticari defterlerini sunması için süre ve imkan tanınması, ondan sonra davacı üçüncü kişi şirket ile borçlu şirketin ticari defterlerinin getirtilmesi, borçlu ve üçüncü kişi arasında cari işlemler olup olmadığı, borçlunun aynı anda başka firmalara da fason üretim yapıp yapmadığı, borçlu şirket tarafından üçüncü kişi şirkete verildiği iddia edilen fason işçilik hizmetine ilişkin yapılmış bir ödeme var ise deftere kaydedilip kaydedilmediğinin belirlenmesi, borçlu şirkette üretilen malların, üçüncü kişi tarafından borçluya sevk edilen mallardan imal edilip edilmediği ayırt edilerek teslim edilmiş sayılıp sayılmayacağının belirlenmesi için ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olup olmadığı hususu da dikkate alınarak, bilirkişi raporu alınması ve dosya içerisindeki diğer deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekeceği-
İstihkak davalarında geçerli bir haczin bulunması dava şartı olup, dosyanın infaz edilmesi nedeni ile dosyadaki tüm hacizlerin fekkine karar verilip haciz ortadan kalktığına göre, davanın konusuz kaldığı dikkate alınmadan işin esasına yönelik yazılı biçimde karar verilmesinin isabetli olmadığı, mahkemece yapılması gereken işin, davanın reddi yerine konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar vererek, maktu karar ve ilam harcı ile dava değeri üzerinden hesaplanacak nispi vekâlet ücretinin davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesinden ibaret olduğu- Mahkemece davalı üçüncü kişi şirket vekilinin mahcuzlara ilişkin olarak sunduğu faturaların defterlerinde kayıtlı olup olmadığı (açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılmış olması göz önünde bulundurularak), faturaların gerçekliği, bunların mahcuzlara uygunluğuna ilişkin mali müşavir bilirkişiden Yargıtay denetimine elverişli rapor hazırlaması istenerek, bu doğrultuda elde edilen bilgilerin dava dosyasında bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Haciz üçüncü kişi şirketin şube adresinde yapılmış olmakla haciz adresinde borçluya ait herhangi bir belge de bulunmamış olduğundan, mülkiyet karinesinin üçüncü kişi lehine olduğu- Alacaklı, borçlu şirket hakkında yapılan internet haber sayfaları, dergi röportajı ile borçlu ve üçüncü kişinin defterlerine dayanmış olmasına rağmen, mahkemece sadece üçüncü kişi şirketin defterleri sunulan faturanın mahcuza ilişkin olup olmadığı yönünden denetlenerek, üçüncü kişi ile borçlu şirket arasındaki ticari ilişkinin bulunup bulunmadığı incelenmeksizin hüküm kurulmuş olduğundan, borçlu şirket ve üçüncü kişi şirket ticari defterleri üzerinde yaptırılacak inceleme ile (açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılmış olması göz önünde bulundurularak) üçüncü kişi ile borçlu arasında alacaklının iddia ettiği gibi konsinye satış ilişkisinin bulunup bulunmadığı hususlarını da kapsayacak şekilde bilirkişi raporu alındıktan sonra, dava dosyasında bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Şikayet konusu haczin, borçlu şirkete ödeme emrinin tebliğ edildiği adresten farklı üçüncü kişiye ait taşınmazda yapılmış, haciz mahallinde borçlu şirket yetkilisi veya ortağının hazır bulunmamış, haciz mahallinde borçluyla ilgili evrak araştırılması yapılmamış olduğuna göre mahcuzların haciz sırasında üzerinde mülkiyet iddia eden üçüncü kişi elinde olduğunun kabulü gerektiği, kaldı ki üçüncü kişi borçlu şirket ortağı veya yetkilisi olmayıp farklı icra dosyasında yapılan hacizde hazır bulunan ... isimli şahsın hem borçlu hem de dava konusu haczin yapıldığı taşınmazda kiracı olan dava dışı şirketin yetkilisi olmasının istihkak davasında değerlendirilmesi gerektiğinden şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece öncelikle davacı üçüncü kişi ile borçlu şirketin ticari defter ve kayıtları (2012- 2017 yıllarına ilişkin) üzerinde ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olup olmadığı hususu da dikkate alınmak sureti ile inceleme yaptırılarak davacı üçüncü kişi ile borçlu şirket arasında gerçek bir kira ilişkisi olup olmadığının belirlenmesi için kullanım bedeli olarak ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise ödemelerin defter kayıtlarında yer alıp almadığı hususlarında yapılan ödemeler, haciz adresinin borçlu şirkete 2007 yılında kiralandığı ve kira sözleşmesi ile teferruat listesinin de tapuya şerh verildiği gözetilerek kiralandığı yıl ile haciz tarihi de dikkate alınmak suretiyle tek tek karşılaştırılmasının yapılarak listedeki menkullerin hacizli mallara uygunluğu belirlenmek suretiyle Yargıtay denetimine elverişli uzman bilirkişi raporu alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Hacizde üçüncü kişinin bilgisayarında bulunan borçluya ait evrakın borçlu ile cari hesap ilişkisinden kaynaklandığı belirtilmiş olmakla bu belgede borçlunun adresi haciz adresi değil, gerçek kişi tacir olarak kaydolduğu ticaret sicilde kayıtlı adresi olduğu, borçlunun halen Kocaeli'nde faaliyette olduğuna ilişkin güncel vergi kaydı bulunduğunun anlaşılması karşısında, takibin dayanağı sözleşme ve senet adresinin haciz adresi olarak gösterilmiş olmasının adresin borçluya ait olduğunun kabulü için yeterli kabul edilemeyeceği, bu durumda İİK'nin 97. maddesinde düzenlenen mülkiyet karinesinin üçüncü kişi lehine olduğunun kabulü gerekeceği, ispat yükü altında olan ve karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahip olan alacaklı, borçlunun üçüncü kişi aracılığıyla mal kaçırmak amaçlı muvazaalı işlemler gerçekleştirdiğini, haciz sırasında bilgisayarda bulunan borçluya ait dosyayı ve takibe dayanak sözleşme üzerinde haciz adresinin yazılı olmasını muvazaaya ilişkin delil olarak sunmuş ise de alacaklının sunmuş olduğu delillerin üçüncü kişi lehine olan mülkiyet karinesinin aksini ispatlamaya elverişli güçlü deliller olmadığı-
Boş bir alan olan haciz mahallinin üçüncü kişinin kullanımında olduğuna dair dava dışı şirkete ait ekmek fabrikasının eklentisinde yer alan arsanın boş kısmının üçüncü kişi tarafından malzeme muhafaza etmek üzere kullanılması için izin verildiğine ilişkin .......... tarihli belgeye dayanıldığı, yargılamada dinlenen tanık ...’in üçüncü kişinin komşusu olan dava dışı firmada müdürlük yaptığının, şirketin arsasına üçüncü kişinin mermerlerini bıraktığı şeklindeki beyanı ile üçüncü kişinin delil olarak dayandığı belgeyi doğruladığının anlaşıldığı, ayrıca, dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporuna göre, haciz yapılan yer ile üçüncü kişinin vergi dairesinde kayıtlı adresi arasında 4 km mesafe olup malzeme bırakılması için 4 km’ lik mesafenin makul olarak görülmesinin gerektiği, bu durumda mülkiyet karinesi davacı üçüncü kişi lehine olup, davanın İİK’nin 96. maddesi gereğince üçüncü kişi tarafından açılmasının ispat yükünün yer değiştirmesine neden olmayacağı, mülkiyet karinesinin aksinin davalı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekeceği- Mülkiyet karinesi aleyhine olan davalı alacaklının, vergi dairesi kayıtları, tanık, icra dosyası ve hacze konu mahcuzları borçluya sattığına ilişkin faturaya dayandığı, üçüncü kişi de hacze konu menkulleri borçludan satın aldığına dair fatura sunmuş olup, anılan fatura ve fatura bedellerinin ödenmesine ilişkin makbuzlar, yine fatura bedeli için verilen çeklerin ödendiğinin Banka tarafından teyit edilmesinin üçüncü kişinin lehine olan karineyi desteklediği, alacaklı tarafından borçlu ile üçüncü kişi arasında yapılan satışın muvazaalı olduğuna dair dosya kapsamına güçlü ve inandırıcı delil sunulamadığı anlaşıldığından davanın kabulü gerektiği-
Annesinin şirket hissesinin davacıya kaldığı ve dava konusu alacağın anneye ait evin satışından kaynaklanan komisyonculuk ücretine ilişkin olup davacının ev satışından bir gelir elde etmiş olduğu, bu halde, kendi hesabından çekilen paradan 4.700,00 TL kaldığı gibi, dava konusu 7.985,00 TL'lik bir parasının olmasının yaşam deneyimlerine uygun bulunduğu, kararda değerlendirilen, faturanın, mahcuzlara ilişkin faturalarla da bir ilgisi olmayıp bu faturalar yönünden aksi bir görüş belirtilmeden davacı üçüncü kişinin davasının reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Mahkemece, davacı üçüncü kişi, borçlu, dava dışı iki şirkete ait ticari defter ve muhasebe kayıtları getirtilerek, ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olup olmadığı hususu da dikkate alınmak sureti ile inceleme yaptırılarak davacı üçüncü kişi ile dava dışı şirketler ve borçlu arasında öteden beri devam eden fason imalatına ilişkin iş ilişkisi olup olmadığının; borçlu ve dava dışı şirketin aynı anda başka firmalara da fason üretim yapıp yapmadığının, fason imalat dolayısıyla düzenlenmiş fason iş bedeli faturalarının deftere kayıtlı olup olmadığının belirlenmesi, öte yandan; hacze konu mahcuzların cinsi ve buna bağlı olarak sunulan faturaların mahcuzlarla uyumu noktasında dosya kapsamında birbiriyle çelişkili bilirkişi raporları bulunduğu anlaşıldığından, çelişkileri de giderecek şekilde davacının dayandığı gümrük beyannameleri, faturalar ve sevk irsaliyelerinin mahcuzla uygunluğunun belirlenmesi, buna ilişkin fatura, sevk irsaliyesi ve bunlara ilişkin varsa ödemelerin ticari defterlerde kaydının bulunup bulunmadığının netleştirilmesi için gümrük uzmanı, metalurji ve malzeme mühendisi ve mali müşavir bilirkişi raporu alınması, bu doğrultuda toplanacak delillerin dava dosyasında bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği- Katılma yoluyla temyiz dilekçesinin 10 günlük temyiz süresi geçtikten sonra verildiği anlaşıldığından temyiz edenin katılma yoluyla temyiz dilekçesinin süreden reddine karar vermek gerektiği-