Üçüncü kişi vekilinin, hacze konu menkul malların borçlu şirketten satın alındığını belirterek buna ilişkin faturalar sunduğu, bunun dışında üçüncü kişi şirketin ticari defter ve kayıtları ile ödemeye ilişkin şirket kayıtlarına, bilirkişi incelemesine dayandığı, bu durumda mahkemece borçlu şirket ile üçüncü kişi şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak, sunulan faturaların defterlerde kayıtlı olup olmadığı, ticari defterlerde mahcuz mallara ilişkin ödemenin olup olmadığı, üçüncü kişi şirket ile borçlu şirket arasında süregelen bir ticari ilişkinin mevcut olup olmadığı, defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapılmak suretiyle usulüne uygun olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılarak dosyadaki mevcut diğer delillerle birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu, üçüncü kişiye ait olduğu anlaşılan haciz adresinde hazır ise de aynı zamanda ödeme emrini icra dairesinde tebliğ alıp, sürelerden feragat ederek takibi kesinleştirerek alacaklı lehine davranmış olması nedeniyle mülkiyet karinesinin borçlu lehine kurulmasının doğru olmadığı, haciz üçüncü kişinin sicil adresinde yapıldığından, İİK'nin 97/a maddesinde düzenlenen mülkiyet karinesinin üçüncü kişi lehine olduğunun kabul edilmesi gerekeceği-
Dava konusu haciz, ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste, borçlunun huzurunda, borçlunun yaşadığı evin avlusunda yapıldığından; İİK’nin 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin, borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu- Üçüncü kişi tarafından dosyaya delil olarak sunulan belgelerden, üçüncü kişinin 2011 yılında Köseler Köyünde hayvancılığa başladığı ve üçüncü kişi adına tanzim edilen hayvanlara ait nakil belgelerinde yazılı keçilerin kulak küpeleri ile hacze konu keçilerin kulak küpelerinin çoğunun uyumlu olduğu da görüldüğünden, ispat külfeti altındaki üçüncü kişinin karinenin aksini ispatladığı-
Mahkemece, üçüncü kişi vekilinin, borçlu şirket ortağının hacizden hemen önce haciz mahalline çay içmek bahanesiyle geldiği, hacizde bulunan klasörün bu sırada bırakıldığı, borçlu ile faaliyette bulunulan alanın tek numarası olduğu, ancak büyük olması nedeniyle bölmelere ayrılarak kullanılmakta olduğu, başka firmaların da diğer bölmeleri kullandığı ve numara almak üzere ilgili başvurular yapıldığı, elektrik ve su aboneliklerinin bu yüzden sadece borçlu adına olduğu, bulunulan bölgedeki çoğu şirketin faaliyet konularının aynı olduğuna dair iddiaları değerlendirilerek; dosya kapsamındaki belgelerden üçüncü kişinin kuruluş tarihinin borcun doğumundan önce olması, borçlu şirket ortakları ile aralarında bağ bulunmamasının anlaşılmasına göre; haciz mahallinde keşif yapılmak suretiyle borçlu ve üçüncü kişinin haciz sırasındaki faaliyet alanlarının krokisi çizilip, ayrı alanlarda faaliyet gösterip göstermediklerinin net olarak tespit edildikten sonra, üçüncü kişinin sunduğu gümrük beyannameleri, üçüncü kişi defterleri ve mahcuzlar üzerinde bilirkişi aracılığıyla defterde kaydının olup olmadığı, seri numaralarının aynı olup olmadığı hususlarında inceleme yapılarak dosyadaki diğer delillerle birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Haciz tutanağındaki beyanlar ve bilgiler de göz önüne alındığında haczin No:152/2'de mi yoksa No:152/1'de mi gerçekleştirildiği konusunda çelişki bulunduğundan, bu durumda mahkemece çelişkiyi gidermek için öncelikle haczi uygulayan memur ile haciz mahallinde keşif yapılarak, haczin hangi adreste uygulandığının belirlenmesi ve buna göre İİK'nin 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
İstihkak davalarının, icra takip dosyaları ile sıkı şekilde bağlantılı olduğu, dava dilekçesi ve duruşma gününün, takip dosyasını takip eden ve hacizde alacaklı vekili olarak hazır bulunan vekile tebliğ edilmesi gerekirken, davalı asile tebliğ edilmesinin hatalı olduğu- Borçlunun, istihkak iddiasına karşı tutumu belirli veya borçlunun duruşmalara dahil edilmesi, işin esasına etki etmeyecekse, davada taraf olarak gösterilmesinin gerekli olmadığı- Haciz kararlarından haberdar edilmeyen, İİK'nın 103. maddesine göre davetiye tebliğ edilmeyen borçlunun istihkak iddiasına karşı tutumunun belirlenmediğinden bahisle davaya katılmasının gerektiği-
Dosya içerisinde bulunan Ticaret Sicil kayıtlarının incelenmesinde; üçüncü kişi şirket borcun doğumundan hatta takip talebinden sonra kurulmuş olup, üçüncü kişi şirket yetkilisi ve hisse devir tarihi itibari ile üçüncü kişi ortağı olan kişi, borçlunun eşi olduğu gibi, borçlu şirkette de ortak iken, 5.4.2012'de hisselerini eşi olan kişiye devrederek ortaklıktan ayrıldığı, hisse devrinin yapıldığı tarihin, borcun doğumundan sonraki tarihi taşıdığı, ayrıca, 5.4.2012 tarihli ticaret sicil kayıtlarına göre, borçlu şirkette, borçluyu vekaleten temsil eden kişi aynı zamanda üçüncü kişi şirketin ortağı iken, 7.11.2012 tarihinde hisselerini başka bir kişiye devrettiği, bu durumda, İİK'nin 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu-
İlamda borçlu olarak gözükmemesine, ve hakkında yapılmış takip olmamasına rağmen, haciz tutanağında, herhangi dayanak olmadan borçlu olarak gösterilen davacı üçüncü kişi hakkında "borçlu sıfatı ile haciz" yapılmasının hatalı olduğu- Davacı üçüncü kişi hakkında yapılmış bir takip bulunmadığından bahisle, hakkında geçerli bir haczin varlığından bahsedilemeyeceği- Davanın ön koşul yokluğundan reddinin gerektiği-
Dava konusu haczin, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste yapılmadığı, haciz mahallinde bulunan elektrik faturasının, tek başına muvazaanın varlığının ispatı için yeterli olmadığı- Dava konusu hacizden önce, başka bir adreste gerçekleştirilen hacizde hazır bulunan kişi tarafından, borçlunun patronu olduğu ve adresin ona ait olmakla beraber şu an ödeme gücü olmadığının beyan edilmesi karşısında, borçlunun başka bir adreste faal olduğu anlaşıldığından, davanın kabulüne karar verilmesinin gerektiği-
Haciz işlemi, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği adresten farklı bir adreste gerçekleştirilmiş olup; mahcuzların ilk defa, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste, borçlunun huzurunda haczedildiği ve borçluya yediemin olarak bırakıldığı, borçlunun mahcuzları dava dışı başka bir kişiye ait adrese taşıdığı, taşınma esnasında etiketlerinin söküldüğünü beyan ettiği, borçlunun bildirdiği adrese gidildiğinde, mahcuzların bulunamadığı, dava konusu haciz esnasında, borçlu elinde haczedilen iki adet makinenin tespit edilerek haczedildiği, aynı adrese muhafaza işlemi için gidildiği, haciz tutanağı içeriğine göre borçlunun muhafaza işlemi esnasında haciz adresinde hazır olduğu ve yapılan işleme bir diyeceğinin olmadığını beyan ettiğinin anlaşıldığı- İİK'nin 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu- Karinenin aksinin davacı üçüncü kişi tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerektiği- Borcun doğum tarihinden sonra düzenlenen ve ayırt edici özelliği bulunmayan faturaların mülkiyet karinesinin aksini ispata yeterli olmadığı-