“Borçlu” ile “3.kişi” arasında; ‘ortaklar’ , “çalışanlar’ ve ‘adres’ itibarı ile organik bağ bulunması (örneğin; borçlu şirket ile 3.kişi şirket ortaklarının bir kısmının veya tamamının veya temsilcisinin aynı kişilerden oluşması ya da borçlu şirket ile 3. kişi şirketin aynı yerde faaliyette bulunuyor olması halinde) 3. kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mülkiyeti saklı tutmak koşuluyla yapılan satışın, yasanın öngördüğü şekilde noterlikçe özel siciline kaydedilmemiş ise, satışın kendiliğinden kesin satışa dönüşeceği; satış, özel sicile kaydedilmiş ise, borçlunun temerrüde düşüp düşmediği araştırılarak eğer temerrüt gerçekleşmiş ise davacı 3.kişinin ancak aldığı taksitleri borçluya iade etmek suretiyle sözleşmeden dönebileceği hatırlanarak, iade edilecek bedel üzerinden haczin bedele dönüştürülmesi koşuluyla istihkak davasının kabulüne karar verilmesi gerekeceği, borçlunun taksitleri ödeme konusunda temerrüde düşmemesi hâklinde ise, alacaklının geri kalan satış bedeli borcunu bir defada ödeyerek satışa konu olan mal üzerindeki mülkiyeti muhafaza kaydını kaldırıp mülkiyeti borçluya geçirmek suretiyle o malı haczettirip sattırma olanağına kavuşacağı-
Haciz yapılan işyerinin borcun doğumundan sonra borçlu tarafından üçüncü bir kişiye devredilmiş ve devir sırasında İİK. 44 ve BK. 179. (şimdi; TBK. mad. 202) maddelerindeki koşulların yerine getirilmemiş olması halinde, devrin alacaklıların haklarını etkilemeyeceği (ve devralan kişinin işletmenin borçlarından sorumlu olacağı)–
MK. 763. maddesi uyarınca satılan taşınır malın mülkiyetinin alıcıya geçmesi için taşınırın alıcıya tesliminin (zilyetliğin devrinin) zorunlu olduğu, satış sözleşmesinin noterde düzenlenmesinin sonucu değiştirmeyeceği–
Dava konusu taşınır mallar, ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste haczedilmiş olup İİK'nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu-
Takipten sonra, haciz tarihinden kısa bir süre önce veya haciz tarihinde yahut haciz tarihinden sonraki tarihte düzenlenmiş olan faturaların -tek başına- HUMK. 299/I uyarınca alacaklının haklarını etkilemeyeceği ve İİK. 97/a’da öngörülen mülkiyet karinesinin aksini isbata elverişli kanıt olarak kabul edilemeyeceği– (Not: Yürürlükten kalkmış olan HUMK. 299/II.'nin "Bir senedin kendisine ibraz olunduğu, katibiadil veya salahiyettar memur tarafından alelüsul tasdik edilmiş ise ibraz tarihi veyahut imza edenlerden birinin vefatı tarihi veya imza etmesine imkanı maddiyi selbeden bir hadisenin vukuu tarihi veyahut ol senedin bir muamelei resmiyeye esas ittihaz kılındığı tarih üçüncü şahıslar hakkında da muteber addolunur. Bu nevi senetlerde bahsolunan sair senetlerin tarihleri üçüncü şahıslar hakkında ancak son senet tarihinin musaddak addolunduğu tarihten itibar olunur." şeklindeki hükmü yeni HMK.'ya alınması unutulmuşsa da, bu hükmün düzenlediği hususların bugün dahi aynen uygulanması gerekeceği-
Borçlu ile üçüncü kişi arasındaki ilişkinin «ticari işletme devri» niteli-ğinde olması halinde olaya İİK. 44 ve BK. 179 (şimdi; TBK. mad. 202) uygulanarak, borçlunun İİK. 44’deki formaliteleri yerine getirmemiş olması halinde, işyerini devralmış olan üçüncü kişinin de, BK. 179 (şimdi; TBK. mad. 202) uyarınca işletmenin borçlarından sorumlu olduğu da gözönünde bulundurularak, alacaklının açtığı «istihkak davasının reddi» istemli davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği—
İİK. 97/a’da öngörülen borçlu yararına olan «mülkiyet karinesi»nin aksinin, dinlenen davacı tanıklarının anlatımlarıyla -bu anlatımların yeterli ve hükme dayanak yapılacak nitelikte olmamaları nedeniyle- kanıtlanamaması halinde davanın reddi gerekeceği–