Şikayetçinin ihalenin feshi isteminin yanında icra müdürlüğü kararının iptaline ilişkin şikayetinin de incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, anılan konuda bir inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın, olumlu veya olumsuz bir karar verilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İhalenin feshi isteminde bulunan şikayetçi borçlunun istinaf yargılaması aşamasında vefat ettiği, bölge adliye mahkemesince borçlunun mirasçıları davaya dahil edilmeden, ölü kişi hakkında hüküm kurulduğu görüldüğünden, bölge adliye mahkemesince borçlunun mirasçıları davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekeceği-
Kıymet takdirine itiraz üzerine noksan ücret ve masrafların miktarı da belirtilerek mahkeme veznesine yatırılması için kesin mehil verilmeden mahkemece itirazın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- Kıymet takdir raporunun usulüne uygun olarak kesinleşmediği ve mahkemece belirlenen muhammen bedeller ihalede esas alınan muhammen bedellerin üzerinde olduğundan ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece hükme esas alınan raporda bilirkişi tarafından hangi tarih itibari ile değerleme yapılmış olduğu açıkça belirtilmemiş olduğundan ve borçlu tarafından icra müdürlüğünce alınan rapora itiraz edildiğinden iki yıllık sürenin, icra müdürlüğünce aldırılan rapordaki değerleme tarihinden başlayacağı- Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıldan fazla süre geçtikten sonra ihale gerçekleştirilmiş olması halinde, şikayetin kabulü ile re'sen ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği-
İİK. 149. uyarınca kredi sözleşmesi kefillerine icra emri gönderilemeyeceği- Takibe konu ipoteğe esas kredi sözleşmesindeki kefilin ihalenin feshini talep edemeyeceği- İşin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde, şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği-
İİK’nun 128/a-2. maddesinde düzenlenen 2 yıllık sürenin, 7226 sayılı Kanun’un Geçici 1. maddesinde yer alan durma hükümlerine tabi olmadığı- Kıymet takdiri tarihinin kural olarak icra dairesince fiilen yapılan keşif tarihi olduğu ve satışın kıymet takdirinin esas alındığı tarihten itibaren 2 yıl sonra yapılması başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu, bu hususun, 2 yıl içinde taşınmazın değerinde oluşacak muhtemel değişiklikler nedeniyle hem borçlu hem de alacaklı tarafın menfaatlerini korumaya yönelik bir düzenleme olması nedeniyle, kamu düzenine ilişkin olduğundan re'sen gözetilmesi gerektiği- İİK’nun 128/a-2 maddesinin Dairemizin içtihatları ile taşınır satışlarında da uygulandığı düşünüldüğünde; pandemi sürecinde ülkemizdeki taşınır ve taşınmaz değerlerinde oluşan büyük artışlar nazara alındığında, kanunda düzenlenen 2 yıllık azami sürenin üzerine durma sürelerinin de eklenmesi ile daha da uzayacak sürenin, taşınmazın gerçek değerinden satılmasına engel olacağı ve tarafların hak kaybına uğramalarına neden olacağı-
Mahkemece, borçlu, şikayet dilekçesinde iki adet taşınmaza ilişkin olarak ihalenin feshi isteminde bulunduğu halde, şikayet konusu taşınmazlardan biri hakkındaki talep bakımından herhangi bir değerlendirme ve inceleme yapılmadığı anlaşıldığından, sözü edilen taşınmaza ilişkin ihalenin feshi istemi yönünden HMK.'nun 297. maddesinin emredici hükmüne aykırı olarak olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeksizin sonuca gidilmesinin doğru olmadığı-
İhalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi yerinde ise de; İlk Derece Mahkemesi'nce işin esasına girilmek suretiyle ihalenin feshini gerektiren bir neden bulunmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmesine rağmen, şikayetçi borçlu aleyhine para cezasına hükmedilmemesi isabetsiz olup, para cezası yönünden kararın re'sen bozulması gerekeceği-
Şikayetçi adına çıkartılan kıymet takdir raporu tebligatının, ............ tarihinde “işyerinde daimi çalışan sorumlu ..........’a tebliğ edilmiştir.” şerhiyle tebliğ edildiği, buna göre, tebliğ işleminin, muhatabın adreste bulunmadığı tespit edilmeden çalışana yapılmakla, TK’nın 17. maddesi gereğince usulsüz olduğu, her ne kadar şikayet dilekçesinde satış ilanı tebliğ usulsüzlüğü hususu ileri sürülmemiş ise de; satış ilanı tebligatının şikayetçiye .............. tarihinde tebliğ edildiği, ihalenin ise .........’de, yani borçlunun 7 günlük kıymet takdir raporuna itiraz süresi dolmadan yapıldığının anlaşıldığı, o halde; şikayetçi adına yapılan kıymet takdir raporu tebliğ işlemi usulsüz olup, satış ilanı tebliğ tarihinden itibaren kıymet takdirine itiraz süresi dolmadan satış yapıldığı nazara alındığında, şikayete konu taşınmaza ilişkin kıymet takdir raporu kesinleşmeden ihale yapılmasının usulsüz olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi’nce İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceği-
6 aylık satış isteme süresinin (İİK150/e), COVID-19 nedeniyle "süresi duran" işlemlerden olduğu-