Satış ilanının tebliğ edilmediği ileri sürülmemiş ise de, ihalenin feshi davasında borçlu tarafından maddi vakıa olarak açıkça satış ilanının usulsüz tebliğ edildiğinin ileri sürülmesinin yeterli olduğu-Satış ilanının, iflasın ertelenmesi davasında borçluyu temsil eden vekile tebliği gerekeceği, takip dosyasına ayrıca vekaletname sunulmamış olmasının, söz konusu mahkeme kararının dosyaya ibraz edilmiş olması karşısında, artık borçlunun takipte vekille temsil edildiği gerçeğini ortadan kaldırmayacağı- Vekili varken asile gönderilen satış ilanı tebligatının yok hükmünde olup sonuç doğurmayacağı-
Dairemizin bozma ilamı maddi hataya dayalı olup, Anayasa Mahkemesi'nin ........ sayılı Kararı ile 6100 sayılı HMK.nun 20. maddesinde belirtilen “bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten” ifadesinin iptal edilmesi nedeniyle belirtilen bu hususun re'sen gözetilmesi gerektiği dikkate alındığında, bozmaya uyulmuş olması taraflar lehine usulü kazanılmış hak oluşturmayacağı gibi kararın şikayetçi tarafından temyiz edilmesi halinde dahi aleyhe bozma ilkesinin de nazara alınamayacağı, o halde kamu düzeni ile ilgili re'sen dikkate alınacak hususlar kapsamında ihalenin feshini gerektiren bir neden bulunmadığı ve şikayetçi tarafından ileri sürülen fesih nedenleri de yerinde olmadığına göre mahkemece şikayetin reddi gerekirken, HMK.nun 20. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İhalenin feshi istemi işin esasına girilerek reddedildiğinden, feshi istenilen ihale bedeli üzerinden % 10 oranında para cezasına hükmedilmesi gerektiği- Şikayete konu toplam ihale bedelinin % 10’u olan miktardan daha fazla para cezasına hükmedilemeyeceği-
Şikayet konusu taşınmazın satış bedelinin muhammen bedele eşit olduğu, şikayetçinin kıymet takdirine itiraz ile fesat iddiasının da bulunmadığı görüldüğünden, şikayetçinin dava konusu ihalenin feshi isteminde menfaatinin ne suretle muhtel olduğunu ispatlayamadığı, bu durumda zarar unsuru gerçekleşmemiş olup, şikayetçinin İİK’nun 134/8. maddesi kapsamında ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmadığı- İhalenin feshi davasında, işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde, şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceğinden, ilk derece mahkemesince, şikayetçi aleyhine ihale bedelinin %10’u oranında para cezasına hükmolunması isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesince; HMK’nın 353/1-b-2 ve 356. maddeleri gereğince, ilk derece mahkemesi kararının, para cezası yönünden düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekirken, bu hususta karar verilmediği anlaşılmış olmakla, ilk derece mahkemesince yapılan bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Ticaret sicilinden terkin edilen şirket, mahkemece şirketin ihyası hususunda süre verilmesi üzerine davacı şirket temsilcisi tarafından açılan dava sonucunda ihya edildiğinden, söz konusu şirketin tüzel kişilik kazandığının kabulü gerekeceği, o halde, mahkemece, yeniden ihyasına karar verilen borçlu şirketin ileri sürdüğü ihalenin feshi isteminin esasının incelenerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere kıymet takdirinin konusunun haczedilen mallar olduğu- Haczedilmezlik şikâyetinin süresinin, haczin tebliği ile başlayacağına ilişkin İİK.’de özel bir hüküm bulunmadığından meskeniyet şikâyetinin İİK.’nin 16. maddesinin 1. fıkrasına göre öğrenme tarihinden itibaren yedi gün içinde yapılması gerekeceği- Haciz safhasından sonra taşınmazın tapuda kayıtlı ada ve parsel bilgilerini içeren kıymet takdirine ilişkin raporun İİK.’nin 128. maddesine göre borçluya tebliği ile borçlunun taşınmaz haczini de öğrendiğinin kabulü gerekeceği-
İİK’nun 134. maddesinin 2. fıkrasında; “…Talebin reddine karar verilmesi halinde icra mahkemesi davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum eder. Ancak işin esasına girilmemesi nedeniyle talebin reddi halinde para cezasına hükmolunamaz” düzenlemesine yer verildiği, Yasa'nın para cezasına ilişkin bu hükmü emredici nitelikte olup, kamu düzenine ilişkin bulunduğundan re’sen uygulanması gerekeceği, Hukuk Genel Kurulu'nun 06.10.2004 tarih ve 2004/1-433 Esas sayılı kararında da benimsendiği üzere; kamu düzenine aykırılıkta aleyhe bozma ilkesi nazara alınamayacağı-
Şikayet edenin ihaleye fesat karıştırıldığı yönündeki iddiası istinaf dilekçesinde de ileri sürmesine rağmen, Bölge Adliye Mahkemesi'nce fesat iddiası incelenmeksizin ve bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın yazılı şekilde karar verildiğinin görüldüğü, o halde Bölge Adliye Mahkemesi’nce, borçlunun dilekçesinde bildirdiği tanıklar ve gerektiğinde ihaleyi gerçekleştiren icra görevlisi ve tellal da dinlenmek suretiyle fesat iddiası konusunda bir değerlendirme yapılıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Bölge Adliye Mahkemesi'nce, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde hata edildiği tespit edildiği takdirde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2. maddesi gereğince, istinaf isteminin kabulü ile gerekçenin düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekirken, infazda tereddüt oluşturacak şekilde, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesi değiştirildiği halde istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İhalenin feshi talep edilen taşınmazın muhammen bedel ile ihale olunduğu, bu taşınmaz yönünden de kıymet takdirine veya ihaleye fesat karıştığına yönelik herhangi bir şikayette bulunulmadığı gibi, zarar unsurunun gerçekleşmediği, bu taşınmazla ilgili olarak da şikayetçinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmadığı anlaşıldığından, Bölge Adliye Mahkemesince şikayetçinin bu taşınmaz yönünden de ihalenin feshi isteminin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine, buna bağlı olarak işin esasına girilmediğinden İİK. nın 134/2-son maddesi uyarınca şikayetçi aleyhine bu taşınmaz için para cezasına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekeceği-