İhale bedelinin muhammen bedelin üzerinde olduğu, bu taşınmaz yönünden de kıymet takdirine veya ihaleye fesat karıştığına yönelik herhangi bir şikayette bulunulmadığı gibi bu durumda iş bu taşınmaz yönünden zarar unsuru gerçekleşmediğinden anılan bu taşınmaz bakımından şikayetçinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararının olmadığı, buna göre mahkemece bahsi geçen taşınmaz yönünden istemin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği- İşin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde, şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği-
İlk Derece Mahkemesince davacı aleyhine hükmedilen cezanın "...idari para cezası.." olarak nitelendirilmesi ve karar tarihindeki karar-ilam harcının 59,30 TL. oluşu karşısında, dava açılırken yatırılan 54,40 TL. nin mahsubu ile bakiye 04,90 TL. harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına karar verilmesi gerekirken, hiç bir rakam belirtilmeden, infaz kabiliyeti olmayacak şekilde " Peşin harcın karar harcından mahsubuna, " şeklinde karar verilmesi hatalı olup, bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği-
Alacaklının icra emri tebliğinden itibaren 1 yıllık sürede (4 ay 8 gün sonra ) satış talebinde bulunduğu ve satış avansı yatırdığı görülmüş ise de ihalenin feshi davası 09.04.2019 tarihinde kesinleştiğinden, ilk satış talebi ile duran satış isteme süresinin kaldığı yerden işlemeye devam edeceği, buna göre, 1 yıllık süreden kalan 7 ay 22 günlük sürede satış talebinde bulunulmamış olup, kaldı ki yeni bir satış isteme süresi başlatılsa dahi satış talebinin 1 yıllık süreden de sonra 26.08.2020 tarihinde yapıldığının kabulü gerekeceği, o halde, alacaklı, İİK'nun 150/e maddesi hükmüne uygun şekilde yasal sürede satış talebinde bulunmadığına göre, takip düşmüş olup, satışın yapılması mümkün olmadığından, mahkemece şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceği-
Kıymet takdirinin borçluya tebliğ edilmesine rağmen itiraz olmadığı, yapılan ihale sonrası da borçlu vekilince ihalenin feshi davası açıldığı ancak feragat edilmesi sebebiyle davanın reddine karar verildiği, ayrı bir uzmanlık alanı olan change olayının makine mühendisi, galerici veya komisyoncu tarafından yapılacak kıymet takdiri sırasında tespitinin mümkün olmadığı, dava konusu dosyada Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünden alınan ekspertiz raporunda aracın change olduğunun belirtildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu change aracın icra müdürlüğünce kıymet takdiri yapılarak ihale yoluyla açık arttırmada davacıya satılmasında icra müdürünün herhangi bir kusurlu eyleminin bulunmadığı-
Şikayetçinin, ipotek verilen-ihaleye konu taşınmaza ilişkin tapu iptal ve tescil davasında davacı olmasının, ihalenin feshini talep hakkı vermeyeceği, bu durumda şikayetçinin ihalenin feshini talep etmesinde aktif husumet ehliyetinin bulunmadığının kabulü gerekeceği- İstemin, İİK.nun 134/2. maddesi uyarınca şikayetçinin aktif husumet ehliyetinin bulunmaması nedeniyle reddi halinde işin esasına girilmemiş olacağından, aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceğinden mahkemece şikayetçinin para cezasına mahkum edilmesi isabetsiz ise de; anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Her ne kadar icra emrinin tebliğinden itibaren 1 yıllık sürede (9 ay 12 gün sonra ) satış talebinde bulunularak satış avansı yatırıldığı görülmüş ise de, 05.09.2018 tarihinde talep üzerine satışın düşürülmesine karar verildiği, ilk satış talebi ile duran satış isteme süresi kaldığı yerden işlemeye devam edeceğinden 1 yıllık süreden geriye kalan 2 ay 18 gün içinde satış talebinde bulunulması gerekirken bu süreye riayet edilmediği, kaldı ki, yeni bir satış isteme süresi başlatılsa dahi 1 yıllık süreden de sonra 20.09.2019 tarihinde satış talebinde bulunulduğu, dolayısıyla sürenin her halde geçirilmiş olduğu anlaşıldığından, takip düşmüş olup satışın yapılması mümkün olmadığından, mahkemece şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceği-
Kıymet takdirine itiraz üzerine, icra mahkemesinin, oluşturduğu bilirkişi kurulu ile, icra müdürünün kıymet takdiri yaptırdığı tarih itibariyle taşınmazın değerini belirleyerek memur işlemini denetleyeceği, bu itibarla; mahkemece görevlendirilen bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, değerlemenin yapıldığı tarih açıkça belirtilmediği sürece, kıymet takdirine itiraz davasındaki keşif tarihinin, İİK.’nin 128/a-2 maddesinde düzenlenen 2 yıllık sürenin başlangıç tarihi olarak kabulü mümkün olmadığı gibi, bu yöntemin şikayet işleminin ruhuna da uygun düşmeyeceği-
Taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneğinin borçluya (varsa vekiline) tebliğ edilmesi gerekeceği- Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
Takibin durması ile satış isteme sürelerinin işlemeyeceği- 7226 sayılı Kanun’la getirilen durma sürelerinin, İİK’nun 150/e maddesinde düzenlenen 6 aylık süreyi de kapsadığı- İİK’nun 150/e maddesinde belirtilen 6 ay içerisinde satış isteyen üçüncü kişinin üçüncü kişinin ihalenin feshi davası açmakta hukuki yararı bulunduğu-
İhalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi yerinde ise de; İlk Derece Mahkemesince işin esasına girilmek suretiyle ihalenin feshini gerektiren bir neden bulunmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmesine rağmen, şikayetçi borçlu aleyhine para cezasına hükmedilmemesi isabetsiz olup, para cezası yönünden kararın re'sen bozulması gerekeceği-