Şikayetçilerin, satış tarihinden önce tapu kaydına konulmuş hacizleri bulunduğundan ve dolayısıyla ihalenin feshini isteyebilecek tapu sicilindeki ilgili sıfatını haiz olduklarından aktif husumet ehliyetlerinin bulunduğu, o halde mahkemece, işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
İhalenin feshini isteme süresinin, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 281. maddesindeki (mülga 818 sayılı BK.'nun 226.maddesi) yazılı sebepler de dahil olmak üzere yedi gün olduğu, anılan sürenin hak düşürücü nitelikte olup, icra mahkemesi tarafından re'sen nazara alınması gerekeceği, işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde, şikayetçi borçlu aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği-
Mahkemece; borçlunun, şikayet dilekçesinde dayandığı vakıaların dışına çıkılıp, kamu düzeniyle ilgili olmayan, re'sen dikkate alınacak hususlar kapsamında da bulunmayan; "belediyece tellal görevlendirilmediği hallerde ancak icra müdürlüğü çalışanlarının tellal olarak görevlendirebileceği, somut olayda ise tellal olarak görevlendirilenin şoför olduğu" nedenine dayalı olarak ihalenin feshine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Taşınmaz satışlarında, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin, başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu- Tebliğ memurunun, tebliğ mazbatasında; borçlunun adresinden geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığını, tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceğini, dönecekse ne zaman döneceğini tesbit ve tevsik etmeden, "dışarıda" şeklindeki ibare ile yetinerek yapılan tebliğ işleminin, 7201 s. Kanun'un 21/1.maddesi gereğince usulsüz olduğu- Tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılacağı ve muhatabın beyan ettiği tarihinin, tebliğ tarihi olarak kabul edileceği, karşı tarafça bu durumun aksinin ancak yazılı belge ile ispatlanabileceği-
İhalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi halinde mahkemenin davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum edeceği, Yasa'nın bu hükmünün emredici nitelikte olup kamu düzenine ilişkin bulunduğundan mahkemece re’sen uygulanması gerekeceği-
Borçlu aleyhine hükmedilen para cezasının "taşınmazların muhammen değerleri toplamı" değil ihale bedelleri toplamı üzerinden hesaplanması gerektiği-
İhalenin feshi talebi üzerine icra mahkemesinin talep tarihinden itibaren 20 gün içerisinde duruşma yapacağı ve taraflar gelmese bile icap eden kararı vereceği- Mahkemece gider avansının eksik olduğunun anlaşılması halinde, tamamlattırılması için HMK'nun 120/2. maddesi gereğince verilecek iki haftalık kesin süre ile birlikte gider avansının nelerden ibaret olduğunun net olarak belirlenmesi ve tarafa avansın yatırılmamasının hukuki sonuçları konusunda uyarı yapılması gerekeceği, bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmezse, ancak o takdirde davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmesi gerekeceği-
Taşınmazın niteliği ve değeri göz önüne alındığında, satış, uygun vasıtalarla -gazete ve belediye mezat işleri müdürlüğünde- satış tarihinden bir ay önce ilan edilmiş olduğundan, Belediye Başkanlığında ayrıca yapılan ilanda süre kuralına uyulmadığından bahisle ihalenin feshinin  hatalı olduğu-  Satış bedelinin, taşınmazın muhammen bedeline eşit olması halinde ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulü gerektiği; ancak bu durumda, işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddedilmiş olduğundan, şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği-
İİK'nun 133. maddesine dayalı fesih isteminde, anılan maddede para cezası öngörülmediği gibi, para cezasının düzenlendiği İİK'nun 134. maddesine yapılmış bir atıf da olmadığından, mahkemece şikayetin reddi ile birlikte borçlu aleyhine ihale bedelinin % 10'u oranında para cezasına hükmedilmesinin yerinde olmadığı-
İİK'nun 133. maddesine göre yapılan ihalelerde, fesih isteminin reddi halinde para cezası düzenlenmemiş olup, bu hususta para cezasının uygulandığı 134. maddeye yapılan bir atıf da bulunmadığından, fesih isteminin reddine dair karar isabetli olmakla birlikte para cezası tayini yerinde değil ise de, bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-