Para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceğinden, davacının ikametgahı mahkemesi ve icra dairelerinin yetkili olması sebebiyle davalının icra dairesinin yetkisine itirazı reddi gerektiği-
Davalının yerleşim yerinin ''...... adresi olduğu, davalının dilekçede bildirilen iş adresinin ... olduğu, dolayısıyla dava dilekçesinde gösterilen adres itibarıyla da, genel yetki kuralları uyarınca ... Ticaret Mahkemeleri’nin yetkili olmadığı, HMK mad. 6/1 hükmüne göre davaya bakmaya ... Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle, dilekçenin yetki yönünden reddi, kararın kesinleşmesini müteakip yasal sürede talep halinde dosyanın ... Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesi yönünde verilen kararın isabetli olduğu-
İİK'nda itirazın iptali davalarında icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinin yetkili olduğu hususunda bir düzenleme bulunmadığı- Davacı taraf HMK. mad. 6 gereğince genel yetkili mahkeme olan davacının dava tarihindeki yerleşim yerinde dava açtığından, genel yetkili olan bu mahkemece, işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği; dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmesi halinde, yetkili mahkemenin hangisi olduğunun da gerekçelendirilerek kararda gösterilmesi gerektiği (HMK. mad. 19/3)- HMK zamanında açıldığı davada, HMK. mad. 331/2 uyarınca, yetkisizlik kararı veren mahkemece davalı lehine 1.500,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
HMK. mad. 6 uyarınca yetkili mahkemenin genel yetkili mahkeme olan davalının yerleşim yeri mahkemesi olduğu-
İstihkak davalarının asıl icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi ile davalının yerleşim yeri mahkemelerinde açılmasının mümkün olduğu, davalının birden fazla olması halinde davanın, davalılardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği-
Tasarrufun iptali davası davalı borçlunun yerleşim yeri adresinde açıldığından, HMK'nun 7/1 maddesi gereğince mahkemenin yetkili olması nedeniyle davanın esasına girilmesi gerektiği- Tasarrufun iptali davası gayrımenkulün aynına ilişkin dava olmayıp şahsi dava niteliğinde olduğundan, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olmadığı- Haksız fiile ilişkin davalardaki yetki kuralının kesin yetki olmayıp seçimlik yetki olduğu-
Davalılar ayrı ayrı aldıkları ek cevap süresi içerisinde yetki itirazında bulunmuş, ancak davalı üçüncü kişi şirket vekili ortak yetkili mahkeme olarak bir mahkeme ismi belirtmemiş olup, bu nedenle ileri sürülen yetki itirazının geçersiz olduğu- Zorunlu dava arkadaşı olan borçlu ve üçüncü kişinin yetki itirazını birlikte ve geçerli olarak yapmaları gerekirken, üçüncü kişinin yetki itirazı geçersiz olduğundan borçlunun yetki itirazının üçüncü kişiye sirayet etmesinin mümkün olmadığı- Davalı üçüncü kişi yargılamaya devam ettiğinden, HMK'nun 60/2 cümlesinin uygulama imkanı da bulunmadığı- Mahkemece, bu halde yetki itirazlarının dikkate alınmaması gerektiği-
Davalı dördüncü kişi şirketin ticaret sicil adresinde bulunduğu yer mahkemesinin de tasarrufun iptali davasına bakmakla yetkili olduğu (HMK. mad. 7)-
Tasarrufun iptali davalarında, genel yetki kuralının uygulanması gerektiği ve HMK. mad. 7/1 uyarınca, davalı birden fazla ise davanın bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği- HMK. mad. 14 gereğince, bir gerçek ve veya tüzel kişinin başka bir yerde şubesi varsa o şubenin işlemlerinden dolayı şubenin bulunduğu yerde de dava açılabileceği- Dava konusu alacağa ilişkin faturalarda borçlu şirketin adresi olarak şube adresinin yer aldığı, dava konusu ödeme emrinin borçlu şirkete bu şube adresinde tebliğ edildiği ve borçlu şirketin Ankara'daki şube adresinde haciz yapıldığı anlaşıldığından, davanın yetkili Mahkemede açıldığı kabulü gerektiği-
Alacaklının bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe başladığı, takip dayanağı bonolarda, şikayetçi borçlunun keşideci, alacaklının ise lehtar konumunda oldukları, şikayetçinin tacir olduğuna ilişkin dosya içinde bir belgenin bulunmadığı anlaşıldığından ve yetki sözleşmesi bir usul hukuku sözleşmesi olup, takip tarihi itibariyle yürürlükte olan HMK. mad. 448 ve 17 uyarınca yetki sözleşmesi geçersiz olduğundan, mahkemece, borçlunun yetkiye yönelik itirazının kabulü gerektiği-
