Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, HUMK. mad. 440 hükmünde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerektiği-
Mahkemenin kabulünün aksine, alacaklının icra takibini başlattığı icra dairesinin, çekin keşide yeri olması nedeniyle takipte yetkili olduğu-
Davalı sürücü ve işletenin süresinde icra dairesinin yetkili olmadığı gerekçesi ile yetki itirazında bulundukları ve yetkili icra dairesinin İstanbul İcra Daireleri olduğunu belirttikleri, davalı şirketin ise icra dairesinin yetkisine itiraz etmeksizin yalnızca borca itiraz ettiği, dava dilekçesine ise cevap vermediği anlaşılmakla, davalı sürücü ve işleten yönünden yetkili icra dairesinin İstanbul İcra Daireleri olduğu, bu nedenle icra dairesinin yetkisizliği nedeniyle bu davalılar yönünden davanın reddi kararı isabetli ise de, icra dairesinin yetkisine itiraz etmeyen davalı şirket yönünden davanın tefrik edilerek takip tarihi ve dava tarihi itibariyle İstanbul Anadolu 2. İcra Müdürlüğünün ve İstanbul Anadolu Mahkemelerinin davaya bakmaya yetkili olduğu-
Kural olarak davanın konusu sözleşmeden doğan para borcu olup da sözleşmede aksi kararlaştırılmamış ise, bu para borcu alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödeneceğinden, borca ilişkin icra takibinde yetkili icra dairesi alacaklının yerleşim yeri icra dairesi olduğu-
HMK'nun 17. maddesi gereğince tacirler arasında düzenlenen yetki sözleşmesinin tacir olan lehtar ile avalist arasında geçerli olduğu-
Kazanın Şanlıurfa'da meydana geldiği, davanın, Adana'da açıldığı, sigorta şirketinin bir acenteden daha yetkili organı olan Bölge Müdürlüğü'nün bulunduğu Adana ilinde açtığı gözetilerek mahkemece, yetki itirazının reddi ile işin esasına girilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
5510 sayılı Kanun'un 56/2. maddesine dayalı olarak Kurum tarafından açılan yersiz ödenen aylıkların geri alınması talebine ilişkin davalar ile hak sahibi tarafından açılan Kurum işleminin iptali ve aylık bağlanması talebine ilişkin davalarda özellikle boşanılan eşle kurulan ilişkinin "fiili olarak birlikte yaşama olgusu" kapsamında yer alıp almadığının, ilişkinin niteliğinin ve başlangıç tarihinin açıkça ortaya konulması gerekeceği-
Bir davanın ticari dava olabilmesi için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın ticari işletmelerinden kaynaklanması gerektiğinden, davalının tacir olup olmadığı araştırılmadan ve görev itirazı üzerinde durulmadan, mahkemenin kendini görevli sayarak yetkisizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar vermesinin hatalı olduğu- İtirazın iptali davasında, icra dairesinin yetkisine itirazda bulunulması halinde, mahkeme öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelenerek, icra dairesinin yetkisiz olduğu sonucuna varılması halinde, mahkemece kendisinin yetkili olup olmadığına bakılmaksızın "yetkili yerde usulüne uygun yapılmış bir icra takibi bulunmadığından" itirazın iptali davasının reddine karar verilmesi gerektiği-
Yetkili mahkemenin davanın açıldığı tarih itibariyle kısıtlanması istenilenin yerleşim yerine göre belirlenmesi gerektiği-
İntifa haklarının (tevliyet, sükna ve gaile) tespit ve tahsili için; mülhak vakıflar aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkeme, vakfın yerleşim yeri (kurulduğu yer), mazbut vakıflar da ise bunlar Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yönetilmekte olup yerleşim yeri ile bir ilgilerinin kalmadığından ve Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün yerleşim yeri de Ankara bulunduğundan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 6/1. (1086 sayılı HUMK 9.madde) maddesi de dikkate alınarak Ankara Mahkemeleri'nin yetkili olduğu-
