5510 sayılı Kanun'un 56/2. maddesine dayalı olarak Kurum tarafından açılan yersiz ödenen aylıkların geri alınması talebine ilişkin davalar ile hak sahibi tarafından açılan Kurum işleminin iptali ve aylık bağlanması talebine ilişkin davalarda özellikle boşanılan eşle kurulan ilişkinin "fiili olarak birlikte yaşama olgusu" kapsamında yer alıp almadığının, ilişkinin niteliğinin ve başlangıç tarihinin açıkça ortaya konulması gerekeceği-
Bir davanın ticari dava olabilmesi için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın ticari işletmelerinden kaynaklanması gerektiğinden, davalının tacir olup olmadığı araştırılmadan ve görev itirazı üzerinde durulmadan, mahkemenin kendini görevli sayarak yetkisizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar vermesinin hatalı olduğu- İtirazın iptali davasında, icra dairesinin yetkisine itirazda bulunulması halinde, mahkeme öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelenerek, icra dairesinin yetkisiz olduğu sonucuna varılması halinde, mahkemece kendisinin yetkili olup olmadığına bakılmaksızın "yetkili yerde usulüne uygun yapılmış bir icra takibi bulunmadığından" itirazın iptali davasının reddine karar verilmesi gerektiği-
İntifa haklarının (tevliyet, sükna ve gaile) tespit ve tahsili için; mülhak vakıflar aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkeme, vakfın yerleşim yeri (kurulduğu yer), mazbut vakıflar da ise bunlar Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yönetilmekte olup yerleşim yeri ile bir ilgilerinin kalmadığından ve Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün yerleşim yeri de Ankara bulunduğundan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 6/1. (1086 sayılı HUMK 9.madde) maddesi de dikkate alınarak Ankara Mahkemeleri'nin yetkili olduğu-
Yetkili mahkemenin davanın açıldığı tarih itibariyle kısıtlanması istenilenin yerleşim yerine göre belirlenmesi gerektiği-
Çeke dayalı olarak yapılan icra takibinin, genel yetkili yeri olan borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesinde (HMK. mad. 6), muhatap bankanın bulunduğu yer, ödeme yeri sayıldığından buradaki icra dairesinde (HMK. mad. 10) ve ayrıca çekin keşide edildiği yerdeki icra dairesinde (İİK. mad. 50/1) yapılabileceği-  Borçlu birden fazla ise, bunlardan birinin yerleşim yeri icra müdürlüğünde takip yapılabileceği (HMK. mad. 7/1), bu durumda, diğer borçlular yetki itirazında bulunamayacağı, ancak, bunun için, borçlulardan birinin onun için genel yetkili yerleşim yeri icra dairesinde takip yapılması ve onun hakkındaki yetkinin kesinleşmiş olması gerektiği- Çekin lehtarı konumunda olan muteriz borçlunun adresi Bornova/İzmir olup, borçluya örnek 10 ödeme emrinin 22.04.2015 tarihinde Bornova/İzmir adresinde tebliğ edildiği ve borçlunun 5 günlük yasal süre içinde icra mahkemesine başvurduğu, diğer takip borçlusu şirketin İstanbul adresine yapılan ödeme emrine ilişkin tebligatın bilâ tebliğ iade edildiği, itiraz tarihinde henüz diğer borçlu açısından takibin kesinleşmediği anlaşıldığından, yetkili icra müdürlüğünün belirlenmesinde HMK.nun 7/1.maddesinin uygulanma imkanının bulunmadığı- Borçlu şirketin yetki itirazının, diğer yetki kuralları muvacehesinde incelenmesi halinde; itiraz eden borçlu şirketin merkezi ile takip konusu çekin keşide yerinin İzmir olduğu ve ödeme emrinin de borçlu şirkete bu adreste tebliğ edildiği anlaşıldığından, bu durumda icra takibi yönünden İzmir İcra Müdürlüğü'nün yetkili olduğunun kabulü gerektiği-
Borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihte, yetki itirazında bulunmayan diğer takip borçlusu şirkete henüz ödeme emri tebliğ edilmemiş olup, tebliğ yapılamayan borçlu yönünden takip ve dolayısıyla icra dairelerinin yetkisi, itiraz tarihi itibariyle henüz kesinleşmemiş, itiraz eden borçluya ise, tebligat çekin keşide yeri ve muhatap bankanın şubesinin bulunduğu yerde yapıldığından, mahkemece yetkiye itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Kambiyo senedine dayanan alacağın "aranacak alacak" olduğu ve kambiyo senedi alacaklısının kendi yerleşim yerinde ihtiyati haciz talebinde bulunamayacağı-
İptal davaları için yasada özel bir düzenleme öngörülmediğinden davanın HMK'nun 6. maddesi gereğince davalının, davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerekeceği, davalı birden fazla ise davanın bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği, iptal davaları ayni hakka değil kişisel hakka dayanan davalardan olduğundan davanın konusu taşınmaz bile olsa HMK'nun 12 maddesinin uygulanma imkanının olmadığı- Davalı borçlu ile doğrudan işlem yapan 3. kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ve zorunlu dava arkadaşları usul işlemlerini birlikte yapmak zorunda olduklarından yetki itirazının davalılarca birlikte ileri sürülmesinin yasa gereği olduğu, bir davalı tarafından ileri sürülen yetki itirazının hukuki sonuç doğurabilmesi için diğer davalının usulüne uygun olarak davet edildiği halde duruşmaya gelmemiş olmasının gerekli olduğu, HMK'nun 19/2 maddesine göre bu yetki kesin yetki kuralı olmadığından taraflarca süresi içerisinde usulüne uygun olarak itiraz halinde mahkemece dikkate alınmasının gerekeceği-
Terditli olarak açılan, İİK.mad. 277 vd.na göre "tasarrufun iptali", olmadığı takdirde TBK'nun 19. maddesine dayalı muvazaalı işlemlerin iptali isteğine ilişkin davanın, tasarruf konu mal konusu taşınmaz olsa bile, davalı borçlu veya davalı üçüncü kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerektiği- Basit yargılama usulüne tabi olan tasarrufun iptali davasında yetki itirazının en geç dava dilekçesinin tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık cevap süresi içerisinde yapılması gerektiği-
Satıcı şirket tacir olup, akdi ilişki ticari nitelikte olduğundan uyuşmazlığın TTK hükümlerine göre çözümlenmesi gerekeceği, bu durumda görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğu-