Tasarrufun iptali davalarının genel yetki kurallarına göre davalının ikametgahı mahkemesinde görüleceği ve -kesin yetki kuralı söz konusu olmadığından- davalılar tarafından yetki itirazında bulunulmaması halinde, mahkemece davanın esasına girilmek suretiyle karar verilmesi gerektiği-
Bonoya dayalı olarak, borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde (HMK. mad. 6), bonoda öngörülen ödeme yerinde -ancak, ödeme yeri gösterilmeyen bonoda, tanzim yerinin ödeme yeri olduğunun kabulü gerekeceğinden, bononun tanzim yerinde- icra takibi yapılabileceği- Bonoda yer alan yetki şartının tacir olan keşideci ve lehtar yönünden geçerli ise de; itiraz eden avalistler tacir sıfatına sahip olmadıklarından yetki şartı gerçek kişi avalistleri bağlamayacağı-
İstihkak davalarının, İİK’nun 97/11. maddesi gereğince, genel hükümler dâhilinde basit yargılama usulüne tabi olduğu, basit yargılama usulüne uygun yürütülen taşınır mala ilişkin istihkak davalarında kesin yetki kuralı öngörülmediğinden, yetki ilk itirazının HMK. mad. 19/2 gereğince cevap dilekçesiyle ileri sürülmesi gerektiği-
İhtiyati haciz kararını veren mahkemenin bulunduğu yerin yargı çevresindeki icra dairesinde takip talebinde bulunularak takip yapılamayacağı- “Yetki sözleşmesi” yapılmasında tarafların tacir veya kamu tüzel kişisi olması zorunluluğunun bulunduğu- Sözleşmenin konusunun ticari iş olmasının, gerçek kişilere “yetki sözleşmesi” yapma imkanı vermediği; tarafların, kanunlarda "tacir" olarak tanımlanan kişiler olması gerektiği-
Kiralananı göstermeye izin istemine ilişkin dava, davalının ikametgahı ve sözleşmenin icra edildiği aynı zamanda gayrimenkulün bulunduğu yer sulh hukuk mahkemesinde açıldığından, davanın yetkili mahkemede açıldığının kabulü gerektiği-Taraflar tacir olmadığından yetki sözleşmesi yapamayacakları-
Tüzel kişilere karşı açılacak davalarda genel yetkili mahkeme, tüzel kişilerin yerleşim yeri sayılan merkezinin bulunduğu yer mahkemesi olmakla birlikte, şube işlemleri nedeniyle açılacak davanın, taraf olarak bağlı bulunulan merkez davalı gösterilerek, şubenin bulunduğu yerde de açılabileceği-
5510 Sayılı Kanun'un mad. 56/2 hükmüne dayanılarak açılan davada, boşandıktan sonra eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulup sonuca gidilmesi gerektiği-
Kambiyo senetlerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğu-
Kredi kartı işsizlik ve gelir güvencesi sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminatın tahsili istemine ilişkin davada tüketici mahkemelerinin görevli olduğu-
Takip dayanağı bonoda tarafların tacir olduklarına dair bir ibare bulunmadığı gibi, alacaklı tarafından da borçlunun tacir olduğuna ilişkin bir belge sunulmadığından, anılan bononun tacirler arasında düzenlenen bir bono olarak kabul edilemeyeceği, ve mahkemece, HMK. mad. 17. maddesi gereğince, takip dayanağı bonodaki yetki şartının geçerli olmadığı, ayrıca borçlunun yerleşim yeri ve bononun tanzim yerinin de gözetilerek yetki itirazının kabulü gerekeceği-