İİK'nin 282. maddesi gereğince davalı borçlu ve borçlu ile doğrudan veya dolaylı işlem yapan 3. kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu- Tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi için, davacının alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması ve davanın beş yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olması gerektiği- Bu ön koşulların bulunması halinde ise; İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerekeceği-
İİK. mad. 282 uyarınca borçlu ve borçlu ile hukuki işlemde bulunan kişiler aleyhine açılması ve zorunlu dava arkadaşı durumunda olan borçlu ile davalı Şti’nin dava konusu taşınmazı sattığı üçüncü kişi A.Ş'ne dava dilekçesi tebliğ edilerek davaya katılımı sağlanıp bildirecekleri delillerin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmadan kurulan hüküm isabetsiz olduğu- İpta davaların görülebilmesi için diğer dava koşullarının yanında, borçlunun aciz halinin olması gerektiği- Mahkeme kararında, "icra takibinin kesinleşmesinden sonraki süreçte davacının haciz işlemlerine başlamadığı" belirtilmişse de, davacı tarafça haciz işlemi için gidildiği, ancak haciz yapılamadığına dair tutanak tutulduğu ve İİK. mad. 105 niteliğinde bir haciz tutanağı bulunduğu anlaşılmakla, davacı tarafça icra takibi kesinleştikten satışın yapıldığı tarihe kadar dava konusu taşınmaz üzerinde haciz işlemi yapılmamış olmasının, borcun doğumundan sonra yapılmış olan satış işlemini sıhhatli hale getirmeyeceği-
Borçlu ile üçüncü kişi tasarrufun iptali davasında mecburi dava arkadaşı olup davada haksız çıkmaları halinde yargılama giderinden birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları- Yargılama sırasında davalı borçlunun çalıştığı iş yerinden ayrıldığı ve iptali istenen maaş haczinin bir hükmünün kalmadığı dolayısıyla davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından karar verilmesine yer olmadığına dair kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmadığı- Mahkemece davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumları ve tasarrufun iptali şartlarının bulunup bulunmadığı belirlenerek, sonucuna göre vekalet ücreti ve yargılama gideri hususunda hüküm kurulması gerektiği-
Mahkemece, davalı borçlu tarafından adı geçen davalı dışındaki diğer davalılara yapılmış bir tasarruf olmadığı, davalı 3. kişinin borçludan devraldığı hissenin halen kayıt maliki olduğu dikkate alınarak diğer davalılar yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davasını kazanan alacaklının iptal edilen tasarruftan öncelikle alacağını alma hakkına sahip olduğu-  Tasarrufun iptali davası açan alacaklının iptal ettirdiği tasarruf miktarınca dava açmayan alacaklılara göre önceliği bulunduğu- Borçlu aleyhine tasarrufun iptali davası açıp bedeli paylaşımı davaya konu olan taşınmaza ilişkin tasarrufu iptal ettiren alacaklının sıra cetvelinde taşınmaz bedellerinde öncelik hakkı bulunduğu-
Tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın, kötüniyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde, davanın tümden reddedilmeyip; borçlu ile tasarrufta bulunan şahsın tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla tazminata mahkum edilecekleri- Dördüncü kişi yönünden bedel farkının yeterli olmadığı ve kötü niyetinin somut delillerle ispatlanmasının gerektiği- Borçlular tarafından ayrı kişilere satılan taşınmazlar için, satış tarihindeki gerçek değerler ile icra takibindeki alacak (şayet aciz belgesi var ise bu belgesindeki) miktarı nazara alınarak ayrı ayrı harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti hesabının yapılacağı-
"Alacaklı banka ile borcun tasfiyesi hususunda sözleşme imzaladığı, borcun ödendiği, buna ilişkin belge örneklerinin sunulduğu" anlaşıldığından, davacı banka ile yapılan sözleşmeler değerlendirilmek ve davacının alacağı ile ilgili araştırma yapılmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davalı dördüncü kişi yönünden ivazlar arasındaki fahiş fark yeterli olmayıp kötü niyetinin ispatlanmış olması gerektiği, bu davalı yönünden İİK. mad. 280/3 hükmümün de uygulanamayacağı-  Kötü niyeti ispatlanamadığından davalı dördüncü kişinin yönünden davanın reddine, İİK. mad. 283 gereğince davalı üçüncü kişinin taşınmazı elinden çıkardığı tarihteki değeri oranında tazminatla sorumlu tutulması gerektiği- İcra dosyalarından; birinde yapılan hacizde, haciz tutanağı İİK. mad. 105 anlamında geçici aciz vesikası niteliğinde ise de; diğer icra dosyalarında borçlu adresinde yapılmış bir haciz olmadığı gibi aciz belgesi de sunulmamış olduğundan, borçlu şirketin aciz halinin sözü edilen icra dosyaları yönünden sabit olmadığı ve bu nedenle; davacının yalnızca aciz vesikası sunulan icra dosyasındaki alacak miktarı ile sınırlı olarak İİK. mad. 283 gereğince davalı üçüncü kişinin taşınmazı elinden çıkardığı tarihteki değeri oranında tazminatla sorumlu tutulması gerektiği-
Üçüncü kişi hakkında bedele hükmedebilmesi için, öncelikle borçlu ile üçüncü kişi arasındaki tasarrufun iptal edilmesi, bundan sonra iptal edilen tasarrufa konu mal ve hak üzerinde davacı alacaklıya haciz ve satış isteme yetkisi verilmesi şayet dava bedele dönüşmüş ise bedelin üçüncü kişiden tahsiline karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davasında, dava dışı üçüncü kişinin davaya dahili sağlanarak, taraf teşekkülü sağlandıktan sonra, borçlu ile diğer davalılar arasındaki işlemler yönünden İİK. mad. 277 vd. koşullarının araştırılması gerektiği-