6183 sayılı AATUHK' nun 24 vd. maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davalarının, borçlu ile borçludan o malı satın alan kişi aleyhine açılacağı; bu kişiler arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunduğu; ancak, satın alan kişinin, bu malı bir başka şahsa satması halinde, son malikin davalı gösterilmesinin zorunlu olmadığı- Davacı alacaklı, son malikin, borçlunun mal kaçırma kastını bildiğini kanıtlayabilecek kuvvette delillere sahip değilse, bu kişiyi davalı göstermeyebileceği- Bu durumda, davanın, borçludan aldığı malı elden çıkaran davalı yönünden, anılan yasanın 31. maddesi uyarınca bedele dönüşeceği- Başka bir anlatımla, borçludan aldığı malı elden çıkaran davalıdan, satış tarihindeki gerçek bedeli, alacak ve fer'ileriyle sınırlı olmak üzere tahsiline hükmolunacağı- Eldeki uyuşmazlıkta; davanın açıldığı tarihte davalı borçlunun payını satın alan davalı kişinin aldığı payı başka şahsa satmış olması nedeniyle davanın bedele yönelik açıldığının kabulünde zorunluk bulunduğu-
6183 s. K. mad. 25 uyarınca, tasarrufun iptali davasının borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılacağı- Yargılama devam ederken borçlunun ölmesi halinde, mirasçılarının davaya dahili için davacıya süre verilmesi, mirasçıların mirası reddi halinde ise, konunun miras hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi ve mahallin Sulh Hukuk Hakimine durumun bildirilerek mirasın iflas kurallarına göre tasfiyesinin sağlanması ve anılan mahkemece atanacak ve yetkilendirilecek tereke temsilcisinin huzuru ile davaya devam olunması gerektiği-
Kötü niyetinin ispatlanamayan davalı-dördüncü kişi hakkındaki davanın reddi gerektiği- Davalı borçlunun ortağı ve dava dayanağı takip dosyasında da borçlu olan şirketin müdürü olan davalı dördüncü kişinin borçlunun mali durumunun bozuk olduğunu bildiği, davalı üçüncü kişiden taşınmazı satın alan dördüncü kişinin kötü niyetinin ise ispatlanmadığı anlaşıldığından, İİK. mad. 283/2 uyarınca, davalı üçüncü kişinin taşınmazı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri kadar takip konusu alacak ve ferilerini geçmeyecek şekilde tazminatla sorumlu tutulması gerektiği- Davalı üçüncü kişinin, borçlu şirketin idare işlerinde çalıştığı, taşınmazın kredisinin davalı borçlu tarafından ödenememesi nedeni ile sadece bu kredinin ödeme karşılığında taşınmazın satıldığı anlaşıldığından, bu hali ile İİK. mad. 280 kapsamında davalı üçüncü kişinin borçlunun mali durumu ve alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğinin kabulü gerektiği; taşınmazın kredi borcu nedeniyle alacaklı banka tarafından satışa çıkarıldığı belirtildiğinden, böyle bir takip olup olmadığı araştırılarak, böyle bir dosya ve satış işlemi varsa icra dosyasının bekletici mesele yapılarak, takip dosyası alacaklısının ihale bedelinden alacağını aldıktan sonra bir bedel kalmış ise, bu bedelin tahsiline bedel kalmamış ise konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, şayet böyle bir takip veya paraya çevirme işlemi söz konusu değil ise ile bu taşınmazın üçüncü kişiye satışının iptaline karar verilmesi gerektiği- Taşınmazı satın alan davalı üçüncü kişinin dava konusu taşınmazın satın alındığı sitenin bir başka apartmanın da oturduğu, taşınmazın 170.000,00 TL alındığı bu ödemenin 3.450,00 TL'sının borçlunun kooperatif borcunun ödendiği, 45.550,00 TL'nin makbuz karşılığında verildiği, bu makbuzda diğer üçüncü kişinin tanık olarak bulunduğu belirtildiğinden, davalı üçüncü kişinin, diğer taşınmaza ilişkin tasarrufta üçüncü kişi konumunda olan davalıyı nereden tanıdığı ve dolayısı ile borçluyu tanıyıp tanımadığının İİK. mad. 280 kapsamında değerlendirmesi gerektiği-
Taşınmazı devralan davalının, davalı borçlunun oğlundan alacaklı olan dava dışı bir kişinin yakın arkadaşı olduğu, bu hususun cevap dilekçesinde açık ve ayrıntılı olarak açıklandığı, ipotek taksitlerinin borçlu tarafından, bir kısmının ise dava dışı bu kişi tarafından bankaya ödendiği, davalı borçlunun oğlundan alacaklı olan dava dışı bu kişinin ipotek taksitlerini ödemesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı- Dava konusu taşınmazın evdeki eşyalarla birlikte davalı borçluya diğer davalı tarafından kiraya verildiği ve kira bedelinin ödendiğinin geçerli belgelerle (makbuz vs.) ispat edilemediği, kira sözleşmesinin de taraflar arasında her zaman düzenlenmesinin mümkün bulunduğu ve davalı tanığının beyanları karşısında davalı üçüncü kişinin davalı borçlunun alacaklıdan mal kaçırma ya da alacaklıyı zarar kastını bildiği veya bilebilecek durumda olduğu (İİK. mad. 280)- Dava konusu taşınmazın gerçek değeri belirlenirken satış tarihinin esas alınması yerine bilirkişi tarafından keşif tarihi itibariyle belirleme yapılmasının hatalı olduğu- Dava konusu taşınmazın 4. bir kişiye devredilmesi halinde, mahkemece davacı vekiline İİK 282. madde ve 283/2. madde gereğince seçimlik hakkının hatırlatılması, 4. kişinin davaya dahil edilmesi halinde ise, 4. kişiye dava dilekçesinin tebliği, 4. kişinin bildireceği delillerin toplanması ve bu tasarrufun iptale tabi olup olmadığının belirlenmesi; 4.kişinin davaya dahil edilmemesi veya kötüniyetli olduğunun ispatlanamaması halinde, İİK. mad. 283/II uyarınca davanın bedele dönüşeceği gözönüne alınarak dava konusu tasarrufun 3. kişinin elden çıkardığı tarihdeki gerçek değerinin belirlenmesi için taşınmaz başında keşif yapılarak uzman bilirkişilerden (inşaat mühendisi, tapu fen elemanı, emlakçı bilirkişi) alınacak rapor sonucuna göre, bedel fazla çıkarsa ipotek hariç borçlu dışındaki kişinin ödemesi de değerlendirilerek davalının davacının takip konusu alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak nakden tazminatla sorumluluğuna karar verilmesi gerektiği-
İptal davaları için yasada özel bir düzenleme öngörülmediğinden davanın HMK'nun 6. maddesi gereğince davalının, davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerekeceği, davalı birden fazla ise davanın bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği, iptal davaları ayni hakka değil kişisel hakka dayanan davalardan olduğundan davanın konusu taşınmaz bile olsa HMK'nun 12 maddesinin uygulanma imkanının olmadığı- Davalı borçlu ile doğrudan işlem yapan 3. kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ve zorunlu dava arkadaşları usul işlemlerini birlikte yapmak zorunda olduklarından yetki itirazının davalılarca birlikte ileri sürülmesinin yasa gereği olduğu, bir davalı tarafından ileri sürülen yetki itirazının hukuki sonuç doğurabilmesi için diğer davalının usulüne uygun olarak davet edildiği halde duruşmaya gelmemiş olmasının gerekli olduğu, HMK'nun 19/2 maddesine göre bu yetki kesin yetki kuralı olmadığından taraflarca süresi içerisinde usulüne uygun olarak itiraz halinde mahkemece dikkate alınmasının gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarında davanın kabulüne karar verilmesi halinde, alacaklının icra dosyasındaki alacak ve ferilerine şamil olmak üzere tasarrufun iptali ile davacıya haciz ve satış yetkisi verilmesi gerektiği- Tasarrufun iptali davalarının, borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılacağı- Husumetin, davanın dinlenebilme koşullarında olup mahkemece re’sen nazara alınması gerektiği- Tasarrufun iptali davalarında karar ilam harcının, takip konusu alacak miktarı ile iptali istenen tasarrufun tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden nispi olarak hesaplanacağı- Harç kamu düzenine ilişkin olduğundan temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın res'en inceleneceği- Tasarruf değerine göre karar ilam harcı alınması gerekirken tasarruf değerinden de daha düşük olan dava dilekçesindeki değer üzerinden eksik harç alınmasının hatalı olduğu-
Tasarrufun iptali davalarının İİK 282. maddesi hükmü uyarınca borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimselerle bunların mirasçıları aleyhine açılacağı, kural bu olmakla birlikte yine anılan hükme göre davada kötü niyet sahibi üçüncü ("dördüncü" olması lazım) kişilerin de davalı olarak gösterilebileceği, üçüncü ("dördüncü" olması lazım) kişiler hakkındaki davanın kabul edilebilmesi için ise kötü niyetli olduklarının kanıtlanması gerekeceği-
Eldeki dava açıldıktan sonra davalı borçlu şirketin iflas ettiği anlaşıldığından, öncelikle mahkemece iflas kararının kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak kesinleşmemiş ise kesinleşmesinin beklenmesi, kesinleşmiş ise ikinci alacaklılar toplantısının yapılmasından 10 gün sonrasına kadar iptal davasının durdurulmasına karar verilmesi ve davacı alacaklıya İİK’nun 245 ve 255/2 madde gereğince davayı takip konusunda aldığı belge varsa sunması için süre verilmesi, sunulduğu takdirde davanın esasının incelenmesi, sunulmadığı takdirde davanın iflas idaresine ihbarı ile taraf teşkilinin sağlanması ve iflas idaresinin huzuru ile davaya devam edilerek davanın esasının incelenmesi ve hükmün iflas idaresi lehine veya aleyhine kurulması gerekeceği-
Şahıs, dava konusu tasarrufun tarafı olmadığından aciz belgesinin eldeki dava yönünden sonuca etkili olmadığı- Haciz tutanağından borçlunun tebligat adresinden taşınmış olması nedeniyle haciz yapılamadığı, diğer haciz tutanağından ise borçluya ait haczi kabil mal olmadığının belirlendiği anlaşıldığından iki haciz tutanağının İİK. mad. 105 kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu- Davalının dava konusu taşınmazı dava dışı 5.kişiye sattıklarını beyan etmesine rağmen taşınmazın davalı 4.kişi adına kayıtlı olduğu anlaşıldığından taşınmazın borçludan sonraki tüm maliklerini gösterir tedavül kayıtları ile 4. kişiden sonra satış var ise satış sözleşmesi de istenerek İİK. mad. 282 ve 283/2 gereğince davacıya seçimlik hakkı hatırlatılarak 4. kişiden sonraki malikleri davaya dahil edip etmeyeceğinin sorulması gerektiği-
Dava konusu taşınmazla ilgili davadan feragat edildiğinden adı geçen davalılar hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine, diğer davalının kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından adı geçen davalı hakkındaki davanın reddine, bir diğer davalı aleyhine açılan davanın kabulüne adı geçen davalı hakkındaki dava bedele dönüştüğünden dava konusu beş taşınmazla ilgili tazminatın adı geçen davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerekeceği-