İİK.nun 282. maddesi gereğince de iptal davalarının borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılacağı, ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabileceği- Dava sırasında dava konusu malın satılması halinde, davacıya, dördüncü kişi konumunda bulunan kişiyi davaya dahil mi edeceği, yoksa davayı bedele mi dönüştürdüğünün sorulması gerektiği- Ticari hayatta çekler vadeli ödeme aracı olarak kullanıldığından, 10.01.2013 tarihinden başlayan çeklere dayalı olarak açılan icra takip dosyası yönünden, iptali istenilen (09.01.2013 ve 22.01.2013 tarihli) tasarrufların borcun doğumundan sonra gerçekleştiğinin kabulü gerektiği- Borcun dayanağı ile ilgili olarak bilgi bulunmayan icra dosyası yönünden borcun dayanağı araştırılarak gerekirse tacir olan davacı ve borçlunun ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak tasarrufun iptali davası açısından sonuca ulaşılması gerektiği-
HMK'nun 331.maddesine göre davanın konusuz kalması halinde hakim davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderine takdir ve hükmedeceği- İİK.'nin 282. maddesi gereğince borçlu ile hukuki işlemde bulunan üçüncü kişi mecburi dava arkadaşı olup davada haksız çıkmaları halinde yargılama giderinden birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olmaları gerektiği-
6183 sayılı Yasa'nın 24 devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin davada, davacı idareye dava dışı dördüncü kişi davaya dahil edip etmeyeceği veya bedele dönüştürüp dönüştürmeyeceğinin sorulması gerektiği-Davalı olarak borçlu ile birlikte lehine tasarrufta bulunan üçüncü kişi ve bunlar tarafından devir halinde diğer kişilerin yasal hasım olmaları gerektiği açık olduğu, taraf ehliyeti dava koşullarından olup mahkemece öncelikle ve resen incelenmesi gereken hususlardan olduğu- Davalı dördüncü kişinin kendi ifadesine göre, davalı dördüncü kişinin, satın aldığı parselin bitişiğindeki taşınmazın maliki olduğu, borçlu ve kardeşleri diğer davalılar ile tarla komşusu olduğu, mahkemece yaptırılan zabıta araştırmasına göre de borçlu ve dördüncü kişinin arkadaş oldukları saptanmış olduğu, bu durumda davalı dördüncü kişinin 6182 s. K. mad. 30 uyarınca borçlunun mali durumu ve alacaklıların ızrar kastını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğu-
Borçlunun aciz halinin ispatlanmamış olması halinde, tasarrufun iptali davasının ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği- Borçludan satın aldığı taşınmazı, dava-dışı dördüncü kişiye satıp tekrar ondan satın almış olan davalı üçüncü kişi hakkında tasarrufun iptaline karar verilmesi için dördüncü kişinin de davaya dahil edilmesi gerektiği-
Zorunlu dava arkadaşları usul işlemlerini birlikte yapmak zorunda olduklarından yetki itirazının davalılarca birlikte ileri sürülmesi gerektiği- Yalnız bir davalı tarafından ileri sürülen yetki itirazının hukuki sonuç doğurmayacağı- Duruşmaya gelmiş olan dava arkadaşlarının yapmış oldukları usul işlemlerinin, usulüne uygun olarak davet edildiği halde duruşmaya gelememiş olan dava arkadaşları bakımından da hüküm ifade edeceği-
Davacının alacağının kredi genel söleşmesinden doğduğu, icra takibinin kesinleşip, haciz tutanağının geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu, iptali istenen tasarrufların takip konusu borçtan sonra yapıldığı- Davalı borçlu ile davalı 3. kişinin borcun dayanağı olan kredi genel sözleşmesinin imzalandığı tarih itibari ile karı koca olması, davalı 3. kişinin borçlunun durumunu bilen bilebilecek kişilerden olması, borcun boşanma protokolünden önce doğmuş bulunması, İİK 278/3 gereği davalılar arasındaki tasarrufun bağış hükmünde sayılmasına göre davacının takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak tasarrufun iptaline, tasarrufa konu diğer bağımsız bölümün dava dışı 4. kişiye satıldığının tespit edilmesi sebebi ile İİK 283/2 gereğince iş bu gayrımenkul yönünden talebin bedele dönüştüğü göz önüne alınarak adı geçen davalı 3. kişinin taşınmazı elden çıkardığı tarihteki gerçek değeri nispetinde davacının takip konusu alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak nakten tazminatla sorumluluğuna karar verilmesi gerektiği-
İİK. mad. 279 uyarınca, borçlunun teminat göstermeyi evvelce taahhüt etmiş olduğu haller müstesna olmak üzere borçlu tarafından mevcut bir borcun temini için yapılan rehinler iptale tabi tasarruflardan sayıldığı- Davaya konu araçların borcun doğumundan sonra üçüncü kişiye rehnedilmiş olması, bu üçüncü kişinin borçludan daha önce alacağı olduğuna dair sulh ve ibra başlıklı belge ibraz etse de, bu belgede alacağın dayanağı olarak çekler gösterilmediği ve bu belgenin her zaman düzenlenebilecek belge niteliğinde olduğu, davalı üçüncü kişi ile diğer davalıların aynı şehirde akaryakıt işi ile uğraştıkları ve birbirlerini tanıdıkları anlaşıldığından, rehin işleminin iptaline ilişkin davanın da kabulü gerektiği-
İİK'nun 282. maddesi gereğince borçlu ile hukuki işlemde bulunan üçüncü kişinin, mecburi dava arkadaşı olup davada haksız çıkmaları halinde yargılama giderinden birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olmaları gerektiği, eğer tasarrufun iptali davası sabit görülmemiş ise davada her iki davalının da haklı aksi halde haksız konumda olacağı- Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 6. maddesi gereğince davanın konusuz kalması ön inceleme tutanağı imzalanmadan önce gerçekleştiğinden tarife hükümleriyle belirlenen ücretin yarısına hükmedilmesi gerekirken tam vekalet ücretine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Borçlu davadan önce ölmüş ve dava mirasçıları aleyhine açılmış, davalı borçlu konumundaki mirasçılar def’i yolu ile mirası red ettiklerini ileri sürmüş olup, bu davada mirasbırakanın ödemeden aczinin açıkça belli olduğunu dile getirdiklerinden, mirasın reddedilmiş olduğunun kabulü gerektiği- Mirasbırakanın taşınır, taşınmaz hiçbir malı olmadığı yani miras bırakanın aciz hali sabit olup karinenin doğruluğu somut olayda saptanmış olduğu ve aksinin davacı tarafından ispat edilemediği- Mirası red eden mirasçılara husumet yöneltilemeyeceği- Taraf teşkili davanın görülebilme koşullarından olup, re'sen nazara alınacağı- Taraf teşkilinin sağlanması amacıyla Türk Medeni Kanununun 612. maddesinde belirtildiği üzere en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan mirasın, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edileceğinin nazara alınması ve bu tasfiyeye ilişkin yasal prosedürün sonucunun beklenmesi, tasfiye sonuçlandırıldığında da mirası reddedilen borçlu için atanacak ve yetkilendirilecek bir temsilcinin davaya katılımı suretiyle taraf teşkilinin sağlanması ve tüm delillerinin toplanıp sonucuna göre bir hüküm kurulması gerektiği-