Davalı borçlunun tasarrufun iptali davası sırasında vefat etmesi halinde, mahkemece davacı vekilinden adı geçen davalının veraset ilamı istenerek mirasçılara tebligat yapılarak taraf teşkilinin sağlanması gerektiği-
Borçlu ile 3. kişi arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan borçlunun veya 3. kişinin dava dilekçesinde yer almaması halinde yer almayan tarafa dava dilekçesi ve duruşma gününün tebliği ile taraf teşkilinin sağlanması gerekeceği, taraf ehliyetinin dava koşullarından olup mahkemece öncelikle ve re'sen incelenmesi gereken hususlardan olduğu-
Davaya dahil edilen 4. kişi durumundaki kişinin iyiniyetli olduğunun anlaşıldığından, anılan davalı hakkındaki davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı, ancak önceki bozma ilamı ile 3. kişiye yapılan satışta iptal koşullarının mevcut olduğu belirlendiği ve tashihi karar istemi reddedilmiş olduğundan, davalı 3.kişi hakkındaki davanın bedele dönüştürülmesi suretiyle kabul edilmesi gerekirken, davalının taraf sıfatının kalmadığı belirtilerek İcra ve İflas Kanununun 282. maddesi hükmü nazara alınmadan yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu-
İİK'nun 283/II. maddesine göre; iptal davası, 3. şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde 3. şahsın nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerektiği, bu ihtimalde dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde; dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahsın tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri ve bu halde; 4. kişi yönünden bedel farkı yeterli olmayıp kötü niyetinin somut delillerle ispatlanması gerektiği- Davalı borçlu tarafından borcun doğumundan sonra dava konusu taşınmazlar; davalı 3. kişiye, onun tarafından da, davalı 4. kişiye devredilmiş olup, davalı 4. kişi yönünden ivazlar arasındaki fahiş fark yeterli olmayıp kötü niyetinin de ispatlanmış olması gerektiği- Davalının emekli olup ticaret ile uğraşmamasına rağmen, üzerinde iş yeri bulunan 2 adet taşınmazı devralmış olmasının kötüniyetin göstergesi olamayacağı, bu sebep davanın davalı yönünden reddi gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları zorunlu dava arkadaşları olup, (İİK. 282 m.) davanın red sebebi aynı taşınmaza yönelik olduğunda bütün davalılar yararına tek vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiği, aynı taşınmaza ilişkin olsa bile borçlu ile doğrudan hukuki muamelede bulunmayan davalılar yararına ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği dikkate alındığında buna ilişkin karar düzeltme talebinin yerinde olmadığı-
Tasarrufun iptali davasında, yetki itirazında bulunan davalı dördüncü kişi yönünden tefrik edilen dava bekletici mesele yapılarak, dördüncü kişinin kötü niyetinin ispatlanması halinde tüm tasarrufların iptaline; dördüncü kişinin kötü niyetinin ispatlanmamış olması halinde ise, (mahkemece ilk verilen davanın kabul kararını temyiz etmeyen) davalı üçüncü kişi yönünden karar kesinleşmiş olduğundan, davalı üçüncü kişinin taşınmazı elinden çıkardığı tarihindeki değeri oranında alacak ve ferilerini geçmeyecek şekilde bedelden sorumlu olmasına karar verilmesi gerektiği-
"..Açılan tasarrufun İptali davalarının iflas masasında takip edilmesine" dair 2. alacaklılar toplantısında alınan karar gereğince, iflas masasına dava dilekçesi ve davetiye tebliğ olunarak taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerektiği- Davacılar vekili 2 davacı hariç diğer tüm davacılar yönünden feragat dilekçesi verilmesine rağmen, mahkemece feragat beyanı bulunmayan davacılar yönünden de davanın feragat nedeni ile reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davalı borçlunun eldeki dava açıldıktan sonra vefat etmesi üzerine, mirasçılarının davaya dahil edildiği, mirasçıların mahkeme kararı ile mirası reddettikleri anlaşıldığından, mecburi hasım durumunda olan borçlunun mirasçılarının mirası reddetmeleri nedeniyle uyuşmazlığın medeni kanunun iflas hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekeceği, bu durumda, mahkemece, mahallin sulh hakimine durum bildirilerek mirasın iflas hükümlerine göre tasfiyesinin sağlanması, anılan mahkemece borçlu için atanacak veya yetkilendirilecek bir temsilci huzuru ile davaya devam olunması gerekeceği, zira mirasın tasfiyesi işlemlerinin talebe bağlı işlemler olmayıp mirasın reddedildiğinin anlaşılması ile re'sen yapılması gereken işlemlerden olduğu-
Dava konusu tasarrufun tarafı olmayanlar hakkındaki davanın sıfat yokluğundan reddi gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında dava konusu mal borçlunun borcu nedeniyle davalı üçüncü kişinin elinden çıkmış ise üçüncü kişi cebri icra sonucu yapılan satıştan elinde artı bir para kalır ise o miktar ile sorumlu olur aksi takdirde dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığı kararı vermek gerekeceği, mahkemece takip dosyaları bulunduğu yerden getirtilerek taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle cebri icra yoluyla davalı kişinin elinden çıkıp çıkmadığı ve dosyada artan para kalıp kalmadığı araştırılmadan karar verilmesinin doğru olmadığı-