İİK.m.282'deki kötüniyetten maksadın, borçlunun durumunun satın alan tarafından bilinmesi veya bilinebilecek durumda olması olduğu- Kötü niyeti kanıtlama yükümlülüğü ise davacı alacaklıya düşer. Kötü niyetin kanıtlanamaması halinde dava İİK'nın 283/2. maddesine göre bedele dönüşeceği- 5/9/2007 ve 15/5/2007 tarihlerinde imzalanmış olduğundan, borcun doğum tarihinin en erken 12.05.2007 tarihi olarak kabul edilmesi gerekeceği-
İİK 282. madde kapsamında borçlu ile lehine tasarrufta bulunan davalı arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır. Eldeki somut olayda, haklarındaki dava usulden reddedilen davalı borçlu ... ile 3. kişi ... arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, 3.400,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan tahsili ile, davalıya verilmesine," ibarelerinin çıkarılarak yerine "Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden, 3.400,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine," ibarelerinin yazılacağı-
Tasarrufun iptali davasına konu malların cebri icra yolu ile satılması söz konusu olmayıp iptal edilen tasarrufun tarafı olan üçüncü kişi tarafından rızaen elden çıkarılmış olması nedeni ile alacaklının haklarının üstün tutulması gerektiği- İİK m. 24'de malın borçlu tarafından teslim edilmesi halinden söz edilmekte ise de, borçlu tabirinin geniş yorumlanması ve tasarrufun iptali kararı üzerine malı rızaen elinden çıkaran üçüncü kişinin de borçlu olarak değerlendirilmesi gerektiği-
Davacı tarafın talebi ve somut uyuşmazlığın niteliği gereği eBK m. 110, 179 ve 180 kapsamındaki talepleri, İİK m. 280/3'deki iptal sebepleri bakımından da birlikte tartışılması gereken, yarışan talepler olup, taleplerden biri hakkında verilecek karar diğerini doğrudan etkileyeceği ve davacının taleplerinin bütün olarak ele alınarak çözülmesi gerekmekte olduğundan bu hususun usul ekonomisi ilkesine de aykırılık oluşturmadığı- Borçlu ile davalı üçüncü kişi arasında (sözleşme ve protokolün) tasarrufun iptali davasına konu edilebilecek bir tasarruf işleminin bulunmadığı, "iptale tabi tasarruf bulunduğunun kabulü gerektiğine" ilişkin görüşün benimsenmediği- Sözleşme ve protokol içeriklerinde BK'nın 179 ve 180. maddeleri anlamında ticari işletme veya mal varlığı devrinden söz etme olanağının da bulunmadığı-
İİK 277 vdna göre açılan tasarrufun iptali davasında .borçlu hakkında kesinleşmiş bir takibin olması ve bu takibin yargılamanın devamı boyunca varlığını devam ettirmesi gerektiği- Borçlunun finansal kiralama ile kiraladığı makineler üzerine iştirak haczi konulduğundan ve bu hacizle ilgili olarak, istihkak iddiası yok ya da reddedilmiş ise davacı-alacaklı bu makineler üzerinde haczi nedeni ile satış isteme yetkisi olacağından, davacı alacaklının bu makineler yönünden dava açmakta hukuki yararı bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiği- Borçlu tarafından 198.000 metre kumaşın davalı şirkete devrinin iş yerinin önemli bir kısmının devri olarak kabul edilmesinin hatalı olduğu-  Davalı borçlu ile anılan üçüncü kişi şirket arasında önceye dayalı ve borçluya ait kumaşların üçüncü kişi tarafından boyanması dahil olmak üzere bir ticari ilişki olduğu, üçüncü kişi şirketin ...tarihi itibari ile borçlu şirketten alacaklı olduğu uyuşmazlıkta, dava konusu kumaşlar, borçlunun bir başka alacaklısının, yaptığı hacizde üçüncü kişi elinde haczedildiğinden, kumaşlar üzerinde borçlu şirketin etiketinin olduğu tesbit edilmişse de, bu kumaşların hangi gerekçe ile orada bulunduğu netleşmediğinden ve davacı alacaklının alacağa mahsuben üçüncü kişinin elinde bulunduğu iddiası davalı şirket A.Ş tarafından kabul edilmediğinden (mahkemece böyle bir tespit de yapılmadığından, mahkemece dava konusu kumaşların üçüncü kişi elinde bulunma sebebi beyan ve gerekirse ticari defterler üzerinde yapılacak araştırma ile tespit edilerek, borçludan üçüncü kişiye yapılmış bir devir niteliğinde ise, bu kez kumaşın devir tarihindeki değeri ve borçlunun o tarihteki aktif sermayesinin ne olduğu belirlenerek, oranlamak sureti ile borçlunun ticari emtiasının önemli bir kısmının devri niteliğinde olup olmadığının araştırılması ve emtianın önemli bin kısmının devri niteliğinde değilse ve alacağa mahsuben yapılmış bir devirse, borçlu ve üçüncü kişi arasındaki iştigal konuları dikkate alındığında, bunun mutad ödeme olarak kabul edilmesi gerektiği-
İİK'nın 282.maddesi gereğince takip borçlusu ile onunla hukuki muamelede bulunan üçüncü kişinin mecburi dava arkadaşı olduğu- Yasal mirasçılardan birisi mirası reddederse onun payı, miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi hak sahiplerine geçeceği- Mahkemece, mirası red edenlerin mirası alt soyuna geçeceğinden bu mirasçıların tesbit edilerek davaya dahil edilmesi suretiyle taraf teşkilinin sağlanması gerekeceği- Borçlunun mirasçıları mahkeme kararı ile resen davaya dahil edildikten sonra mirası red etmeleri nedeni ile haklarındaki dava pasif husumetten reddi halinde, davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekeceği-
Dördüncü kişi konumundaki davalı H.H. yönünden davanın kabulunün ancak kötü niyetinin ispatı hâlinde mümkün olmasına, bedel düşüklüğünün bu davalı yönünden iptal nedeni olmamasına göre "davanın reddine" ilişkin kararın usul ve kanuna uygun olduğu-
Takibin tarafı olmayan şikayetçi (iptal davasının davalısı) üçüncü kişinin, dosyanın işlemden kaldırılmasını (İİK. 78) talep edemeyeceği- Aktif husumetin dava tarihinden karar kesinleşinceye kadar mevcut olması gerektiği- Taşınmazın kayden maliki olan şikayetçi-üçüncü kişinin İİK. 106, 110 gereğince şikayette bulunmakta aktif husumeti bulunsa da, şikayet tarihi itibariyle bulunan aktif husumetin, şikayetçinin kayden maliki olduğu taşınmazın ihalede davalı alacaklıya satılması ve ihalenin kesinleşerek  tescil yazısının yazılması ile sona erdiği-
İİK’nun 282. maddesi hükmü gereğince bu tür davalarda, davalı olarak borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan kişiler arasında mecburi dava arkadaşlığının olduğu- Buna göre davalı olarak borçlu ile birlikte lehine tasarrufta bulunulan üçüncü kişi(ler)in ve bunlar tarafından devir halinde de diğer üçüncü kişilerin yasal hasım olacağı- Taraf ehliyeti dava koşullarından olup mahkemece öncelikle ve resen incelenmesi gereken hususlardan olduğu- Türk Medeni Kanununun 612.maddesinde "En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan mirasın, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edileceği, tasfiye sonunda arta kalan değerlerin ise mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verileceği" düzenlenmiştir. Yani murisin en yakın yasal mirasçılarının tamamı tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edileceği-
İİK’nun 282. maddesi hükmü gereğince bu tür davalarda, davalı olarak borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan kişiler arasında mecburi dava arkadaşlığının bulunduğu- Buna göre davalı olarak borçlu ile birlikte lehine tasarrufta bulunulan üçüncü kişi ve bunlar tarafından devir halinde diğer üçüncü kişilerin yasal hasım olmaları gereği açık olduğu- Taraf ehliyeti dava koşullarından olup mahkemece öncelikle ve resen incelenmesi gereken hususlardan olduğu- Murisin en yakın yasal mirasçılarının tamamı tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edileceği-