İİK 282. maddesi gereğince tasarrufun iptali davasının borçlu ile onunla hukuki işlemde bulunan veya borçlunun kendisine ödeme yaptığı kişiler ile kötüniyetli 3. kişilere karşı açılması gerektiği- Bu kişiler arasında yasadan kaynaklanan zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan alacaklının davasını, bu kişilere yönetmek zorunda olduğu- Zorunlu dava arkadaşlığı olan hallerde dava dilekçesinde davalı gösterilmeyen kişinin ayrıca dava edilmesine gerek bulunmadığı- Davalı gösterilmeyen zorunlu dava arkadaşına dava dilekçesi ve duruşma gün ve saatini bildirir açıklamaları davetiye tebliğ edilmek suretiyle davaya katılmasının sağlanması gerektiği- Bu yasal zorunluluğu, hakimin kendiliğinden göz önünde bulundurması gerektiği-
Hukuki bir işlem (tasarrufi işlem) olan alacağın temliki sonrasında alacağın üçüncü kişiye intikal ettiği, bu andan itibaren üçüncü kişinin, borçlu karşısında alacaklı sıfatını kazandığı, niteliği itibariyle alacağın temlikinin, alacaklının tasarruf işlemi olduğu, temlikin, alacağın tamamı için yapılabileceği gibi bir kısmı için de yapılabileceği- Tam temlikte alacağın aslı ve fer’ileri temlik alana geçmekte olup, alacaklının borç ilişkisinde taraf olmaktan çıktığı, kısmi temlikte ise, temlik edilen asıl alacak ve bu oranda fer’ilerinin temlik alana geçmesinin söz konusu olduğu- Temlik edilmeyen kısım itibariyle borçlunun temlik eden alacaklıya karşı sorumluluğunun devam ettiği- Temlik alanın, temliki ve alacağın varlığını ispat ederek borçludan talepte bulunduğu, temlik ile birlikte temlik alan, alacağın aslı ve fer’ileriyle birlikte, alacağa bağlı rüçhan haklarını da iktisap ettiği- Dolayısıyla temliğe konu alacak itibariyle dava ve takip hakkının da temlik alana geçtiği- Alacağın temlikinde esasen borç değişmez, sadece onu talep edecek tarafın değişmiş olduğu- İİK. 282. madde kapsamında borçlu ile lehine tasarrufta bulunulan davalı arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunduğu- Eldeki somut olayda, haklarındaki dava reddedilen davalı borçlu Y. T. ile 3. kişi Ö. F. B. arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunduğu- Bu halde davalılar yönünden daha düşük olan tasarruf değeri 47.000,00 TL üzerinden tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, zorunlu dava arkadaşı olan davalılar aleyhine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin isabetli görülmediği-
Borçlunun yargılama devam ederken iflas etmesi halinde, İİK’nun 191.maddesine göre masadaki mallar üzerindeki her türlü tasarruf alacaklılara karşı hükümsüz olacağından, İİK.’nin 245.maddesi gereğince 1. ve 2.alacaklılar toplantısının yapılıp yapılmadığı, davacı alacaklıya davanın devamı için yetki verilip verilmediği, davaya alacaklı tarafından mı yoksa masa tarafından mı devam edileceği netleştirildikten sonra taraf teşkili sağlanıp yargılamaya devam olunarak, taraf delilleri toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Yargılama devam ederken borçlunun vefat etmesi halinde, mahkemece ölü davalı borçlunun mirasçılarının davaya dahili için davacıya süre verilmesi, mirasçıların mirası reddi halinde konunun miras hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi ve mahallin Sulh Hukuk Hakimine durum bildirilerek mirasın iflas kurallarına göre tasfiyesinin sağlanması, anılan mahkemece atanacak ve yetkilendirilecek tereke temsilcisinin huzuru ile davaya devam olunması gerektiği-
Dava sırasında dava konusu taşınmazın devri halinde, davacıdan; taşınmazların devredildiği dava dışı kişi davaya dahil edip etmeyeceği yada davasını bedele dönüştürüp dönüştürmeyeceğinin sorulması gerektiği- Dava konusu taşınmaz üzerindeki ipoteklerin, taşınmazların dava dışı kişilere devredilmesinden sonra fekkedildiği anlaşılmakta ise de, bu borçların kim tarafından ve ne kadar ödendiği tespit edilmediğinden öncelikle bu tespitin yapılarak bedel farkının varlığının buna göre değerlendirilmesi gerektiği-   Yalnızca davalılar arasında her zaman düzenlenmesi mümkün adi yazılı sözleşmeye istinaden dava konusu bir tasarruf yönünden davanın kabulü ile diğer tasarruf yönünden davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- Dava konusu taşınmazlardan biri dava açıldıktan sonra ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan icra takibi neticesinde ihale yoluyla satıldığından, cebri satıştan sonra kalan para olmaması nedeniyle söz konusu bu taşınmaz yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına ve davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre yargılama giderinin takdir edilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davasını elinde geçici veya kati aciz belgesi bulunan alacaklılar ile borçlu iflas etmiş ise iflas idaresi ya da İİK'nun 245 maddesi gereğince iflas idaresi tarafından dava hakkı kendisine devredilen alacaklıların açabileceği- İflasın açılmasının, iflas masasına giren mal ve haklarla ilgili bilûmum hukuk davalarını acele olanlar istisna olmak üzere ikinci alacaklılar toplanmasından 10 gün sonraya kadar durdurduğu- İflas idaresinin bu dava takip yetkisini kullanıp kullanmayacağını tespit edebilmek için, ilk önce iflas organlarının teşekkül etmesi ve her dava hakkında esaslı bilgi sahibi olunması gerekeceği; işte bu nedenle, İİK'nın 194. maddesine göre hukuk davalarının iflasın açılması ile belli bir süre için durmasının kabul edilmiş olduğu- TBK'nin 513 hükümleri gereğince iflasın açılması ile vekilin temsil ve vekalet görevi sona ermiş olması karşısında mahkemece iflas idaresinin usulüne uygun tebligatla davadan haberdar edilip taraf teşkili sağlandıktan sonra ve davaya devam edip etmeyeceğinin netleştirilmesi gerektiği-
Borçlunun kardeşi olan üçüncü kişinin borçlunun mali durumunu bilebilecek şahıslardan olduğu- Üçüncü kişiden taşınmazı satın alan dördüncü kişi yönünden bir değerlendirme yapılmadan ondan satın alan beşinci kişi hakkında değerlendirme yapılamayacağı- Satışlar silsilesi içerisinde her bir davalı ve satış ile ilgili olarak İİK 277 vd.na göre iptal koşullarının değerlendirilmesi gerektiği- Dördüncü kişi yönünden iptal koşullarının bulunmaması halinde beşinci kişi hakkında değerlendirme yapılmadan, davalı üçüncü kişinin bedel ile sorumlu tutulması gerektiği- Dördüncü kişi yönünden iptal koşullarının bulunması halinde, beşinci kişi kötü niyetli kabul edildiğinden, beşinci kişiden bağımsız bölümleri satın alan kişilerin davaya dahili veya davanın bedele dönüştürüp dönüştürmeyeceği davacıya sorularak, bedele dönüşme halinde davalı beşinci kişi hakkında elinden çıkardığı tarihteki taşınmaz bedeli ile sorumlu olduğuna hükmedilmesi gerektiği-
Geçici aciz belgesi gereğince borçlunun aciz halinin sabit bulunmasına, borçlu ile üçüncü kişinin öncesinde birbirlerini tanıdıkları ve kendine olan borcunu nakit ödeme imkanı olmadığını bildiği bu hali ile İİK’nın 280/1 maddesine göre de tasarrufun iptali gerekeceği- Borçlu hakkındaki davanın da kabul edilerek yargılama giderlerinden davacı üçüncü kişi ve borçlu birlikte müteselsilen sorumlu olup bedelden sadece üçüncü kişi sorumlu tutulması gerekirken, borçlu hakkındaki davanın reddi ile yargılama giderinden sadece üçüncü kişinin sorumlu tutulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu- İİK'nun 283.maddesi gereğince davanın bedele dönüşmesi halinde, davalı üçüncü kişi hakkında, davacı alacaklının alacak ve fer'ileri ile sınırlı olarak, taşınmazı elinden çıkardığı tarihteki değeri olan miktar kadar tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Borçlunun damatları olan davalı üçüncü kişilerin davalı borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişilerden olduğu- Dava konusu gayrımenkul davalının elindeyken davalının kendi borcu sebebi ile cebri icra kanalı ile satılmış olduğundan cebri icra kanalı ile elinden çıkardığı tarih itibari ile gerçek değeri ile tazminattan sorumlu tutulması gerekeceği-
Davalı borçlu aleyhine yapılan takibin muvazaalı olduğu iddiasıyla açılan iptal davasında,  davacı alacaklıya, icra takibine konu alacağı temlik alan kişinin davaya dahil edilip edilmeyeceği, edilmeyecekse davanın tazminat istemine döneceği hususunda seçimlik hakkının hatırlatılması davaya dahil edilmesinin istenilmemesi halinde davada taraf olarak gösterilenin tazminat ile sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerektiği