Borçlu ve üçüncü kişi arasındaki tasarrufun ardından kötü niyeti ispatlanmış dördüncü kişinin tasarrufunun iptal edilecek şekilde bir silsilenin takip edilmesinin gerektiği- Dördüncü kişi iyiniyetli ise dava bedele dönüşeceği- Somut olayda, mahkemece borçlu ile üçüncü kişi arasındaki akrabalık nedeni ile davalının borçlunun mali durumunu bilebilecek şahıslardan olduğu kabul edilmesine rağmen bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi, ardından silsileyi koparacak şekilde davalı ... yönünden kabul kararı verilmesi isabetli olmadığı-
4. kişi hakkında iptal kararı verilebilmesi için onun, İİK'nun 280/1 maddesi kapsamında kötü niyetli olduğunun, yani borçlunun durumunu ve amacının bilerek tasarrufta bulunduğunun davacı tarafından ispatlanması gerekeceği- Tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde, İİK'nun 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşen davada, üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekeceği- Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması dava ön koşulu olup mahkemece re'sen araştırılması gerektiği-
Dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmelerinin gerektiği-
4. HD. 08.11.2022 T. E: 7729, K: 14168
İİK 282 madde gereğince tasarrufun iptali davasının asıl borçlu ve borçlu ile iptal konusu tasarrufu yapan veya kendisine borçlu tarafından bir ödemede bulunulan kimseler aleyhine açılacağı- Dava dilekçesinde A. S. ve S. S.’nin da taraf olarak gösterildiği, ancak dava konusu tasarrufun tarafı olmadığı anlaşıldığından iş bu davalılar yönünden pasif husumet nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
İİK 282. maddesi gereğince tasarrufun iptali davasının borçlu ile onunla hukuki işlemde bulunan veya borçlunun kendisine ödeme yaptığı kişiler ile kötüniyetli 3. kişilere karşı açılması gerektiği- Bu kişiler arasında yasadan kaynaklanan zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan alacaklının davasını, bu kişilere yönetmek zorunda olduğu- Zorunlu dava arkadaşlığı olan hallerde dava dilekçesinde davalı gösterilmeyen kişinin ayrıca dava edilmesine gerek bulunmadığı- Davalı gösterilmeyen zorunlu dava arkadaşına dava dilekçesi ve duruşma gün ve saatini bildirir açıklamaları davetiye tebliğ edilmek suretiyle davaya katılmasının sağlanması gerektiği- Bu yasal zorunluluğu, hakimin kendiliğinden göz önünde bulundurması gerektiği-
Hukuki bir işlem (tasarrufi işlem) olan alacağın temliki sonrasında alacağın üçüncü kişiye intikal ettiği, bu andan itibaren üçüncü kişinin, borçlu karşısında alacaklı sıfatını kazandığı, niteliği itibariyle alacağın temlikinin, alacaklının tasarruf işlemi olduğu, temlikin, alacağın tamamı için yapılabileceği gibi bir kısmı için de yapılabileceği- Tam temlikte alacağın aslı ve fer’ileri temlik alana geçmekte olup, alacaklının borç ilişkisinde taraf olmaktan çıktığı, kısmi temlikte ise, temlik edilen asıl alacak ve bu oranda fer’ilerinin temlik alana geçmesinin söz konusu olduğu- Temlik edilmeyen kısım itibariyle borçlunun temlik eden alacaklıya karşı sorumluluğunun devam ettiği- Temlik alanın, temliki ve alacağın varlığını ispat ederek borçludan talepte bulunduğu, temlik ile birlikte temlik alan, alacağın aslı ve fer’ileriyle birlikte, alacağa bağlı rüçhan haklarını da iktisap ettiği- Dolayısıyla temliğe konu alacak itibariyle dava ve takip hakkının da temlik alana geçtiği- Alacağın temlikinde esasen borç değişmez, sadece onu talep edecek tarafın değişmiş olduğu- İİK. 282. madde kapsamında borçlu ile lehine tasarrufta bulunulan davalı arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunduğu- Eldeki somut olayda, haklarındaki dava reddedilen davalı borçlu Y. T. ile 3. kişi Ö. F. B. arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunduğu- Bu halde davalılar yönünden daha düşük olan tasarruf değeri 47.000,00 TL üzerinden tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, zorunlu dava arkadaşı olan davalılar aleyhine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin isabetli görülmediği-
Borçlunun yargılama devam ederken iflas etmesi halinde, İİK’nun 191.maddesine göre masadaki mallar üzerindeki her türlü tasarruf alacaklılara karşı hükümsüz olacağından, İİK.’nin 245.maddesi gereğince 1. ve 2.alacaklılar toplantısının yapılıp yapılmadığı, davacı alacaklıya davanın devamı için yetki verilip verilmediği, davaya alacaklı tarafından mı yoksa masa tarafından mı devam edileceği netleştirildikten sonra taraf teşkili sağlanıp yargılamaya devam olunarak, taraf delilleri toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Yargılama devam ederken borçlunun vefat etmesi halinde, mahkemece ölü davalı borçlunun mirasçılarının davaya dahili için davacıya süre verilmesi, mirasçıların mirası reddi halinde konunun miras hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi ve mahallin Sulh Hukuk Hakimine durum bildirilerek mirasın iflas kurallarına göre tasfiyesinin sağlanması, anılan mahkemece atanacak ve yetkilendirilecek tereke temsilcisinin huzuru ile davaya devam olunması gerektiği-
Dava sırasında dava konusu taşınmazın devri halinde, davacıdan; taşınmazların devredildiği dava dışı kişi davaya dahil edip etmeyeceği yada davasını bedele dönüştürüp dönüştürmeyeceğinin sorulması gerektiği- Dava konusu taşınmaz üzerindeki ipoteklerin, taşınmazların dava dışı kişilere devredilmesinden sonra fekkedildiği anlaşılmakta ise de, bu borçların kim tarafından ve ne kadar ödendiği tespit edilmediğinden öncelikle bu tespitin yapılarak bedel farkının varlığının buna göre değerlendirilmesi gerektiği- Yalnızca davalılar arasında her zaman düzenlenmesi mümkün adi yazılı sözleşmeye istinaden dava konusu bir tasarruf yönünden davanın kabulü ile diğer tasarruf yönünden davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- Dava konusu taşınmazlardan biri dava açıldıktan sonra ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan icra takibi neticesinde ihale yoluyla satıldığından, cebri satıştan sonra kalan para olmaması nedeniyle söz konusu bu taşınmaz yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına ve davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre yargılama giderinin takdir edilmesi gerektiği-