Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde borçlunun başvurusu borca itiraz niteliğinde olduğundan, dosya üzerinde yapılan inceleme ile sonuca gidilemeyeceği, mahkemece duruşma açılarak ve tarafların gösterecekleri deliller toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun “tahrifat iddiası”na dayalı itirazının “borca itiraz” niteliğinde olduğu ve bu itirazın beş günlük süre içinde icra mahkemesine yapılması gerektiği-
634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 38.maddesi uyarınca yönetici, kat maliklerine karşı aynen bir vekil gibi sorumlu olduğu- Yönetici kat maliklerini temsil ederken Türk Borçlar Kanunu'nun 504. maddesi hükmü uygulanacağından, kat malikleri kurulu tarafından yöneticiye kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi verildiği ispat edilmedikçe, bu bonolar nedeniyle yöneticiliğin sorumluluğu söz konusu olmayıp, T.T.K.'nun 778.maddesi yollaması ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun'un 678. maddesi gereğince senedi imzalayanın şahsen sorumlu olacağı -Somut olayda takip dayanağı bonoların N. E. tarafından imzalandığı, ancak kat maliklerinin adı geçene kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi verdikleri iddia ve ispat edilmediği gibi karar defterinde yer alan kararda da böyle bir yetkinin mevcut olmadığı görüldüğünden, bu durumda takip dayanağı bonolardan dolayı yöneticilik hakkında takip yapılması mümkün olmadığından, mahkemece borca itirazın kabulü ile İİK. nun 169/a maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekeceği-
Davacı-borçlu, çeki keşideci şirketi temsilen imzaladığına ve şirketi temsilde yetkili olan altı kişinin çeki müştereken imzalaması gerektiği düşünüldüğünde, "Temsile salahiyetli olmadığı halde bir şahsın temsilcisi sıfatıyle bir poliçeye imzasını koyan kimse, o poliçeden dolayı bizzat mesul olur ve poliçeyi ödediği takdirde temsil olunan haiz olabileceği haklara sahip olur." hükmü uyarınca çekten bizzat sorumlu olacağından, aleyhine takip yapılmasında bir usulsüzlük bulunmadığı-
İcra takibinin mirası ret süresi geçtikten sonra başlatılmış olması halinde İİK. mad. 53’ün uygulanmayacağı- Mirası reddettiğinden murisin borcundan sorumlu olmadığını ileri süren borçlunun bu itirazının (borca itiraz) ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal 7 günlük sürede icra dairesine yapılmasının zorunlu olduğu, bu istemin taraf ehliyetine ilişkin ve süresiz şikayete tâbi olduğu gerekçesiyle kabulü ile takibin iptali yönünde karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Senette sahtecilik iddiası-
İcra takibine dayanak yapılan bononun arka yüzünde; “ 101 Adet ata lira karşılığı verilmiştir.(Yüzbin) Adet 24.08.2011. Y. M.. 21.12.2011 tarihinde verilecektir” sözcüklerine yer verilerek bu beyanın keşideci borçlu tarafından imzalanması senedin tahsilini şarta bağlamayacağı gibi, bu belgenin teminat için verildiğine dair bir irade beyanını da yansıtmayacağından senedin tahsil edilip edilmeyeceğinin yargılamayı gerektirmeyeceği, senette asıl borç ilişkisine ait açıklamalara yer verilmiş olmasının T.T.K.'nun 688. maddesi uyarınca, bono niteliğini etkilemeyeceği-
İmzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazların borca itiraz olduğu, davacı- borçluların takip tarihinden önce mirası redden dolayı borçlu olmadıklarını ileri sürmelerinin İİK. mad. 169'a dayalı borca itiraz niteliğinde olduğu ve bu itirazın ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 gün içerisinde dilekçe ile icra mahkemesine bildirmesi gerektiği (İİK. mad. 168/5), bu hususun süresiz şikayet konusu yapılamayacağı, mirası reddeden mirasçıların süresinde itiraz etmediklerinden dolayı borcu ödemek zorunda kalması halinde halinde koşulları varsa menfi tespit davası açabilecekleri-
Dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğunun yazılı belge ile kanıtlanmasının gerekeceği-
Borçlu şirketin icra mahkemesine başvurusunun, çeki keşide eden kişinin temsile yetkisi olmadığından kendilerinin borçtan sorumlu olmadığına ilişkin olup, İİK. 169 kapsamında borca itiraz olduğu- Adi ortaklığın ortağı olan borçlu, icra mahkemesine başvurusunda takibe konu çekteki imzaya itiraz etmediğine, bir başka ifadeyle iş ortaklığı müdürüne ait olmadığını ileri sürmediğine göre, imzanın adı geçen yetkiliye ait olduğunun kabulünün gerekeceği-