Menfi tespit davasının reddine ilişkin kararın kesinleşme tarihi olan 01.04.2010 tarihinden itibaren 3 yıl içerisinde, alacaklı vekilince borçlular hakkında 20.05.2011 ve 18.09.2012 tarihinde haciz, 14.5.2013 tarihlerinde avansı da yatırılmak suretiyle satış talepleri yapılmış olmakla, şikayet tarihi olan 11.06.2015 tarihinde henüz zamanaşımının gerçekleşmediği anlaşıldığından, mahkemece, borçluların icranın geri bırakılmasına ilişkin şikayetlerinin reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup, Dairemizce kararın belirtilen nedenle bozulması gerekirken, onandığı anlaşılmakla karar düzeltme isteminin kısmen kabulünün gerektiği-
Borçlunun, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip talebinde, kendisine gönderilen ödeme emrine karşı icra mahkemesinde yaptığı itirazda, borca itirazla birlikte, takip talebinde istenilen işlemiş faiz miktarı ve oranına da itiraz ettiği, borçlunun faize yönelik itirazı mahkemece itiraz tarihi esas alınarak inceleme yapılıp oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, itiraz tarihinden sonra alacaklının işlemiş faiz miktarını düzelttiği gerekçesi ile faize yönelik itirazlarının kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Senet keşidecisi kooperatifi temsilen imzalanan bonodan "şahsen sorumluluğu olmadığını" ileri süren kişinin yaptığı başvurunun İİK. mad. 169 kapsamında "borca itiraz" niteliğinde olduğu; bu başvurunun İİK'nun 170/a maddesine (borçlunun kambiyo hukuku bakımından şikayeti) dayalı bir şikayet niteliğinde olmadığı-
Takibe konu senedin, teminat olarak verildiği ve senet bedelinin tahsil edilip edilmeyeceğinin yargılamayı gerektirdiğinden bahisle borçlunun itirazı kabul edildiğine ve dolayısıyla borca itirazın esasına girilmediğine göre; İİK'nun 169/a-6. maddesinin açık hükmü gereğince, alacaklının tazminat ile sorumlu tutulmasının doğru olmadığı- Mahkemece, borçlunun borca itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca borçlu hakkındaki takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptali yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Birden fazla borçlu varsa bunlardan birinin ikametgahında takip başlatılabileceği ve bu durumda diğer borçluların yetki itirazında bulunamayacakları, ancak, anılan hükmün, borçlulardan birinin ikametgahındaki (onun için genel yetkili) icra dairesinde takip yapılması hali için olduğu-
Yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahısların sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlendiği- Bonoya dayalı takibin, genel yetkili yer olan borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesinde, bonoda öngörülen ödeme yerinde ve ayrıca bononun tanzim edildiği yerdeki icra dairesinde yapılabileceği-
Borçlunun itiraz dilekçesinde itirazına konu takip dosyası numarasını da bildirdiği görülmekle, mahkemece husumetin takip alacaklısına yöneltilerek borçlunun itirazlarının İİK.nun 169/a maddesi uyarınca yöntemince incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, anılan madde hükümlerine aykırı olarak ve genel hükümlere göre yargılama yapar şekilde eksik inceleme ve yazılı gerekçe ile itirazın reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İcra mahkemesine yapılan başvurunun, İİK'nun l69/a ve 170 maddelerine dayalı borca ve imzaya itiraz olduğu; itiraz, Medeni Usul Hukuku anlamında bir dava olmayıp, hasmın yanlış gösterilmesi veya hiç gösterilmemiş olmasının, istemin bu nedenle reddini gerektirmeyeceği, itirazın, doğru hasma yöneltilerek sonuçlandırılması gerekeceği-
Bir senedin teminat senedi olduğunun yazılı delille ispatlanabileceği- Yasanın öngördüğü şekil şartlarının bulunmadığı durumda senedin kambiyo senedi vasfını yitireceği- Temel borç ilişkisinin senede bir sözcükle yansıtılmasının o senedin kambiyo senedi niteliğini etkilemeyeceği-
Kambiyo senedinin düzenlenmesiyle soyut bir borç ilişkisinin doğduğu- Senet metninde, nakden veya malen ibarelerinin bulunmasının senedin kambiyo senedi niteliğini etkilemeyeceği-