Takip dayanağı senedin, 25.06.2013 düzenlenme, 05.06.2014 vade tarihli, 325.000 TL bedelli bono olduğu, dayanak bono üzerinde ve taraflar arasında düzenlenen 25.06.2013 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinde bononun teminat bonosu olduğuna ilişkin bir kayıt olmadığı görüldüğü ancak; alacaklı tarafından takip talebinde 147.247,87 TL asıl alacak kaleminden sonra, gayri nakdi krediler için depo talebi adı altında 22.222,00 TL ile ayrıca gecikme zammı talebinde bulunulduğu ve takip dayanağı bononun düzenlenme tarihi ile genel kredi sözleşmesinin düzenlenme tarihlerinin aynı tarih olduğu, sözleşmenin taraflarının, bononun keşidecisi borçlu şirket, aval veren borçlu M.K., dava dışı aval veren borçlu K. ve lehtar alacaklı banka olduğu görülmekle, buna göre, takip dayanağı bononun, bankadan çekilen kredinin teminatı olarak verildiğinin kabulü gerekip, bononun, çekilen kredinin teminatı olarak alınması nedeniyle alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden borca itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği- Takibe dayanak bonoya ilişkin olarak 5 günlük itiraz süresinin son günü olan 27.07.2014 tarihi Pazar günü ve devam eden günler de R. B.ı olup, 2429 Sayılı Ulusal B. ve Genel Tatiller Hakkında Kanun'un 3.maddesi uyarınca C.rtesi ve Pazar günleri resmi tatil olduğundan ve itiraz süresinin son günü tatile rastladığından, tatili takip eden ilk iş günü olan 31.07.2014 tarihinde yapılan itirazın yasal süresinde olduğu-
Borçlunun takip dayanağı senedin teminat senedi olduğuna ilişkin itirazının borca itiraz olduğu, kabulü halinde takibin durdurulmasına karar verileceği-
6100 sayılı HMK'nun "Hükmün Kapsamı" başlığını taşıyan 297/2. maddesinde hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiğinin öngörüldüğü, buna göre, şikayet dilekçesinde öne sürülen taleplerin ve dava nedenlerinin her birinin ayrı ayrı tartışılarak bunlar hakkında hangi sonuca ulaşıldığının ve verilen kararın ne olduğunun, hükümde birer birer açıklanıp gösterilmesi gerekeceği-
Mahkemece, HMK'nun 297. maddesi gereğince, borçlunun, takibe konu senedin teminat amacıyla verildiği yönündeki iddiasının, taraf beyanları, dosya kapsamındaki diğer deliller ile borçlu vekilince dosyaya ibraz edilen el yazısı ile tanzim edilen belge çerçevesinde incelenerek bu yönde yapılan şikayet hakkında karar verilmesi gerekeceği-
Takip dayanağı senet üzerindeki imzanın borçlu şirket yetkilisine ait olmadığına yönelik itirazın kabulü üzerine takibin durdurulmasına karar verileceği ve bu durumda alacaklının alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum olması gerekeceği-
TBK'nun 88 ve 120. maddelerinin düzenleniş amacı ve niteliği gözetildiğinde, emredici nitelik taşıdığının kabulü gerekeceği, o halde faize ilişkin TBK'nun 88 ve 120. maddelerinin uygulama şeklinin irdelenmesinde; TBK'nda "temerrüt faizi" başlıklı 120. maddedeki düzenlemeye göre, uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmış ise, sözleşme ile kararlaştırılan yıllık temerrüt faiz oranının, 120. maddenin birinci fıkrası uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacağı-
Aval için imzanın yeterli olup, ad ve soyadın yazılmasının gerekmeyeceği- Aval veren kimsenin kimin için taahhüde girmiş ise onun gibi sorumlu olacağı- Şirket temsilcisinin şahsen sorumlu olması için şirket kaşesi dışında ayrı bir imzasının bulunması gerektiği-
Mahkemece, borçlunun takipten, öğrendiğini beyan ettiği tarihten daha önceki bir tarihte haberdar olduğu tespit edilmiş olup, usulsüz tebliğ şikayeti ve bunun sonucu olarak da borca itirazın süresinde olmadığı görüldüğünden, mahkemece, usulsüz tebligat şikayeti ve borca itirazları süre yönünden reddedilen borçlunun İİK'nun 169/a maddesinin 6. fıkrasındaki yasal düzenlemeye aykırı şekilde tazminatla sorumlu tutulması isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 163. maddesinde; "Alacaklı, borcun tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebilir. Borçluların sorumluluğu, borcun tamamı ödeninceye kadar devam eder" hükmüne yer verildiği, şu halde; borç müteselsil olduğunda alacaklının, isterse borçluların hepsini birden takip ve dava edebileceği gibi bunların içinden dilediği birini veya birkaçını takip veya dava edebileceği, alacaklının seçimlik hakkının olduğu ve alacaklının bu hakkının borç tamamen ödeninceye kadar devam edeceği-
Borçlunun, takip dayanağı bononun teminat senedi olarak verildiği iddiası İİK'nun l69. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, bu iddianın kabulü halinde aynı Kanun'un 169/a-5. maddesi gereğince takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, başvurunun İİK'nun 170/a maddesi kapsamında şikayet olarak vasıflandırılarak takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekir ise de, yapılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
