Murisin vefatından evvel takibe itiraz etmediği, takibin kesinleştiği, mirasçıların da murise yapılan tebligatlara dair süresinde şikayetlerinin olmadığı anlaşıldığından, mahkemece imzaya itiraza ilişkin başvurunun reddi gerekirken, takip konusu bonoda ıslak imza olmadığından senedin kambiyo vasfında olmadığı gerekçesi ile takibin iptali yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu- Fiil ehliyetinin mahkemece re'sen dikkate alınmasının zorunlu olduğu ve taraflarca da süresiz şikayet konusu yapılabileceği- Borçlunun vefatı ile mirasçısının, "senedin düzenlendiği tarihten evvel dahi borçlunun ehliyetsiz olduğunu" belirterek "takibin iptalini" talep ettiği görüldüğünden, mahkemece, keşideci murisin bononun tanzim tarihi itibariyle fiil ehliyetine engel bir akıl hastalığının olup olmadığının araştırılması gerektiği-
Bononun miktara ilişkin yazı ile yazılan kısmında tahrifat yapıldığı bilirkişi tarafından tespit edilmiş ve takip dayanağı bonoda tahrifat yapıldığının saptanması halinde senedin tahrifattan önceki miktar için geçerli sayılması gerekli olsa da, bononun düzenlenme tarihindeki Türk lirasının değeri göz önüne alındığında, 275.00 TL için bono düzenlenmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğundan, bononun miktarının yazı ile bono metnine yazılırken "bin" kelimesinin maddi hataya dayalı olarak yazılmadığının kabulü gerektiği; mahkemece; “ikiyüzyetmişbeş” ibaresinin arkasına (bin) yazısının sonradan eklendiğini tespit edildiğinden, icra takibinin 274.725,00 TL'lik kısmının durdurulmasına karar verilmesinin kabulünün aşırı şekilcilik olup, ağır hak kaybına neden olacağı-
Takibe konu bononun miktar hanesi yazılırken “0” ve “#” işaretlerinin hangisinin önce hangisinin sonra yapıldığı tespit edilememiş olup, bononun düzenlenme tarihindeki Türk lirasının değeri gözönüne alındığında 110.00 TL. İçin bono düzenlenmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğundan, mahkemece tahrifat nedeniyle 110.000,00 TL.lik takibin iptali ile takibin 110,00 TL. üzerinden devamına hükmedilemeyeceği- Keşide yeri unsuru bulunmayan dayanak belge bono olarak kabul edilemeyeceği-  Tanzim yeri olarak idari birim adının (kent, ilçe, bucak, köy gibi) yazılmasının zorunlu ve yeterli olduğu-
Takibe konu bonoların, üçüncü kişi lehtarın kullandığı kredilerin teminatı olarak alacaklı bankaya verildiği iddiasının, şahsi def’i niteliğinde olup, alacaklı bankanın, iyiniyetli hamil olmadığı yönünde bir iddiada da bulunulmadığından bu def’inin alacaklı bankaya karşı ileri sürülemeyeceği-
Borçluya “ödeme emri tebliğ edilemese” bile, alacaklının anlaşmazlığı ve takibi sürdürme iradesi mevcut bulunduğu sürece borçluya ödeme emrinin tebliğ edilmemesi şikayet ve itirazda bulunmasına engel teşkil etmeyeceği- Borca itiraz başvurusunun niteliği gereği duruşma açılarak, alacaklının anlaşmazlığı ve takibi sürdürme iradesinin mevcut olup olmadığı tespit edildikten sonra oluşacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Bir ödeme belgesinin takip konusu borca ilişkin olarak verildiğinin kabul edilebilmesi için, o belgede, takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması gerektiği-  Borca itirazın çözümlenmesi için borçlu tarafından sunulan dekontların, takip dayanağı çeke ilişkin olup olmadığının tespiti için bilirkişiden rapor alınmaması gerektiği-
Çekte İmzası bulunan kişiye kadar vekaletname ile kambiyo senedi düzenleme yetkisi verilmiş ise de bu görevinden azledildiği ve bahsi geçen azilnamenin kendisine tebliğ edildiği buna göre keşide tarihi itibari ile çek tanzim yetkisinin bulunmadığı anlaşıldığından,borçlu şirketin takibin durdurulmasına yönelik başvurusunun kabulü gerektiği-
Vekilin, açıkça bono veya kambiyo senedi düzenleme yetkisinin bulunmadığı anlaşıldığından, alacaklının, buna rağmen borçlu hakkında senedi takibe koyması nedeniyle, takipte en azından ağır kusuru söz konusu olup, mahkemece, borçlu lehine İİK'nun 169/a-6. maddesi gereğince yüzde yirmiden aşağı olmamak üzere tazminata hükmolunması gerektiği- Borçlunun icra mahkemesine başvurusu, İİK'nun 169 ve 169a maddeleri kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, mahkemece itiraz kabul edildiğine göre, İİK'nun 169a/5. maddesi gereğince "takibin durdurulmasına" karar verilmesi gerekirken, takibin iptaline hükmolunmasının isabetsiz olduğu-
Senet bedeli hem yazı hem de rakamla gösterilir ve iki bedel arasında fark bulunursa yazı ile gösterilen bedele itibar olunacağı kabul edilmişse de, senedin düzenlenme tarihindeki Türk Lirasının değeri göz önüne alındığında hiçbir alım gücü olmayan 35 TL üzerinden bono düzenlenmesi hayatın olağan akışına uygun düşmediği ve bu yöndeki kabulün, aşırı şekilcilik olup, ağır hak kaybına neden olacağı; mahkemece rakam kısmında "35.000", yazı kısmında ise "otuzbeş" olarak senet bedelinin, "otuzbeş TL” olarak kabulü ile istemin kısmen kabulüne karar verilmesi yerine borçlu itirazının reddine karar verilmesi gerektiği-
"Senet metninde yazı ile "bin" ibaresinin sonradan yazıldığı bilirkişi raporu ile tespit edilmişse de, savcılıkta şüpheli sıfatı ile ifadesi alınan borçlunun borcu kabulü karşısında, senet bedelinde tahrifat yapıldığı iddiası ile icra mahkemesine yapılan başvurunun da reddi gerektiği-