Bir hakkı dava etme yetkisi kural olarak o hakkın sahibine ait olup, keşideci muris hakkında başlatılan icra takibi, muris hayatta iken başlayıp kesinleştiğine ve keşideci muris tarafından "imza" ve "sahtecilik itirazı" ileri sürülmediğine göre, sonradan mirasçının, muris tarafından itiraz edilmeyen keşideci imzasına itiraz hakkının bulunmadığı- Mirasçı şikayetçinin takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı şikayetinin ise değerlendirilmediği görüldüğünden, icra mahkemesince, zamanaşımı itirazının incelenmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Takip dayanağı bonoların kredi sözleşmesi kapsamında düzenlenmesi halinde, bu bonoların kayıtsız şartsız borç ikrarı içermediği sonucuna ulaşılamayacağı (TTK. mad. 776)- Bonoların teminat amaçlı olarak düzenlenmiş olduğunun, "yazılı belge" veya "alacaklının kabul beyanı"yla kanıtlanması gerektiği- Bonoların kredi sözleşmesinin ödeme aracı olarak düzenlendiğinin kabulü ve borcun ödendiği iddiası kanıtlanamadığından takibin iptalini isteminin reddi gerektiği-
Borçlunun imza inkarı dışında, takibe konu senetteki yazının sahteliğini ileri sürmesi, borcu itiraz niteliğinde olup, borçlunun borçlanma iradesi dışında başka amaçla atmış olduğu imzanın üzerinin bilgisayar ortamında doldurularak kambiyo senedi haline getirildiği iddiasıyla icra mahkemesinde görülmekte olan uyuşmazlıkla ilgili olarak HMK'nun 209. maddesinin uygulanma olanağı bulunmadığı- Kambiyo senetlerine özgü takipte borca veya imzaya itirazın incelenmesi sırasında sahtelik iddiasına dayalı olarak genel mahkemelerde açılan davaları bekletici mesele yapamayacağı gibi takibin durdurulmasına da karar veremeyeceği, icra mahkemesinin, İİK. mad. 169/a-2 uyarınca itirazın esası hakkındaki kararına kadar icra takibinin muvakkaten durdurulmasına karar verebileceği- İcra mahkemesince takibe konu alacakla ilgili bir karar verilmiş olmasının, aynı alacak hakkında genel mahkemelerde dava açılmasına engel oluşturmayacağı- Borçlunun sahtelik nedenine dayalı olarak açtığı menfi tespit davasında, mahkemeden alınacak ihtiyati tedbir kararı ile icra takibini durdurulabileceği- Mahkemece, İİK'nun 169/a ve devamı maddeleri kapsamında borçlunun itirazının esasının incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, takibe konu senet ile ilgili olarak ceza mahkemesinde görülen davaya, davacı tarafça müdahale talebinde bulunulduğu, ancak takibe konu imzası inkâr edilen senedin iptalinin istenmediği gerekçesiyle davacının itirazının reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Alacaklının bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe başladığı, takip dayanağı bonolarda, şikayetçi borçlunun keşideci, alacaklının ise lehtar konumunda oldukları, şikayetçinin tacir olduğuna ilişkin dosya içinde bir belgenin bulunmadığı anlaşıldığından ve yetki sözleşmesi bir usul hukuku sözleşmesi olup, takip tarihi itibariyle yürürlükte olan HMK. mad. 448 ve 17 uyarınca yetki sözleşmesi geçersiz olduğundan, mahkemece, borçlunun yetkiye yönelik itirazının kabulü gerektiği-
İİK. mad 169 uyarınca yapılan itfaya ilişkin itirazda, ödemelerden takipten önce alacaklı şirketin haberdar edildiği ispatlanamadığından, anılan ödemenin kısmi ödeme olduğunun kabulü gerektiği- Mahkemece,  TBK. mad. 100 ve İİK. mad. 169/a  gözetilerek bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle işlemiş faiz, icra vekalet ücreti ve takip masrafları dikkate alınarak borç miktarının belirlenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Senedin, "teminat senedi" olduğu iddiasının "borca itiraz" niteliğinde olduğu ve bu itirazın duruşmalı olarak incelenmesi gerektiği (İİK. mad. 169/a)-
Alacaklı tarafından bonoya dayanılarak vade tarihinden itibaren üç yıllık zamanaşımı dolmadan önce takibe başlanılması ile zamanaşımının kesileceği- Takip yolunun daha sonra değiştirilmiş olmasının, kesilen zamanaşımını geçersiz kılmayacağı ve borçlu yönünden icra dosyasında devam ede gelen takip muameleleri nedeniyle 3 yıllık zamanaşımı süresi dolmamış olduğundan, mahkemece; borçlunun " takip konusu bononun zamanaşımına uğradığı"na yönelik itirazının reddine karar verilmesi gerektiği-
Senedin "teminat senedi" olduğu iddiasının, senet üzerine hangi ilişkinin teminatı olduğu yazılmak suretiyle ya da senede açık atıf yapan yazılı bir belge ile ispatlanması gerektiği-
Borçlu tarafından lehtara keşide edilen çekin, lehtar tarafından kendi borcuna karşılık çek arkasına beyaz ciro yapılarak alacaklı bankaya teminat olarak devredildiği anlaşıldığından, çeklerdeki ciro silsilesi içerisinde yer alan takip alacaklısı bankanın alacaklı sıfatı ile keşideciye karşı takip yapma hakkının baki olduğu ve borçlunun, bankanın "yetkili hamil" olmadığı ve takibinin hukuka uygun olmadığı yönündeki itirazının yerinde olmadığı-
Hamilin icra takibi yapabilmesi için haklı hamil olması gerekmeyip yetkili hamil olmasının yeterli olduğu, borçlu ile önceki hamillerden biri veya senedi düzenleyen kişi arasında doğrudan doğruya varolan ilişkilere dayanan def’ilerin ileri sürülmesinin, ancak senedi iktisap ederken hamilin bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması hâlinde caiz olduğundan, takibe konu çekin ciranta A. Tekstil … Ltd. Şti.nin kullandığı kredilerin teminatı olarak alacaklı bankaya verildiği iddiası şahsi def’i niteliğinde olup alacaklı bankanın, iyiniyetli hamil olmadığı yönünde bir iddia ve ispat da bulunmadığından bu def’inin alacaklı bankaya karşı ileri sürülemeyeceği-