Mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda, takibe konu çekin keşide tarihinde tahrifat yapılıp yapılmadığının, yapılmış ise, çekin tahrifattan önceki keşide tarihi bilirkişi incelemesi ile tespit edildikten sonra, tahrifattan önceki hali ile muhatap bankaya süresinde ibraz edilip edilmediği belirlenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu husus yöntemince incelenmeksizin ve yine borçlunun çekin zamanaşımına uğradığına yönelik itirazları yönünden itirazın kaldırılması isteminin esası değerlendirilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-
Bölge Adliye Mahkemesince HMK'nun 353/1-a-6. bendi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verildiğine göre, bu karara uygun şekilde işlem yapılması gerekirken, işin esasına da girilmek suretiyle davalı alacaklının istinaf başvurusu esastan reddedilerek çelişki oluşturacak şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Kambiyo senetlerinin özelliği gözetildiğinde anılan yetki sözleşmesinin avalistleri de bağlayacağı-
Bölge Adliye Mahkemesince, inceleme yapılmayan herhangi bir husus görüldüğünde, tüm talepler yönünden dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekirken, bir kısım talepler yönünden işin esasına girilerek şikayetin reddine, bir kısım talepler yönünden ise duruşma yapılarak hüküm inşa edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine şeklinde karar verilmesinin mümkün olmadığı-
Tasarrufun iptali davasında, icranın geri bırakılması kararının kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak, bu şekilde kesinleşmiş ise alacaklı tarafından İİK. mad. 169/6 gereğince genel hükümlere göre dava açılıp açılmadığı belirlenip, açılmış ise bu davanın sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiği-
Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olup, İİK'nın 72/3. maddesine göre, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği, ancak borçlunun gecikmeden doğan zararı karşılamak ve alacağın %15'inden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yolu ile ödenen icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda tedbir isteyebileceği- Davacı taraf dava dilekçesinde sadece takibin durdurulmasını değil, icra işlemlerinin durdurulması yönünde tedbir talebinde bulunmuş olup, bu talebin İİK'nın 72/3. maddesindeki ihtiyati tedbir yolu ile ödenen icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi konusundaki tedbiri de içerdiği anlaşıldığından davacının talebi üzerine İİK'nın 72/3. maddesi yönünden talebin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
TBK'nun 88. ve 120. maddelerinde akdi faiz ve temerrüt faizi ile ilgili sınırlamaların, ticari işler bakımından uygulanabilirliği bulunmamakta ise de, anılan hükümlerde getirilen kısıtlamaların, ticari nitelik taşımayan işler bakımından uygulanmasının zorunlu olduğu- Sözleşmede öngörülen faiz oranının uygulanabilmesi için ise, sözleşmede takip dayanağı bonoya açık atıf yapılmış olması, bir diğer ifade ile bono bedeli hakkında sözleşmede kararlaştırılan faizin uygulanacağının, bononun vade ve tanzim tarihleri ile miktarı belirtilmek suretiyle açıklanması gerektiği- Taraflar arasında düzenlenen ve bilirkişi raporunda da faiz oranlarının kararlaştırıldığı belirtilen sözleşmede takip dayanağı bonolara herhangi bir atıf bulunmadığından anılan sözleşmelerde öngörülen faiz oranının takip dayanağı bonolar için uygulanmasının mümkün olmadığı- Takip dayanağı bonolar, kambiyo senedi vasfında olduğuna göre, alacağa 3095 s. K. mad. 2/2 uyarınca ticari işlerdeki temerrüt faiz olan avans faizi oranının uygulanması gerektiği-
TTK'nın 5/A maddesi uyarınca; konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davaları yönünden  dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olduğu- Menfi tespit davalarında; bir alacağın tahsili talep edilmediği gibi, bu davanın sonucunda verilecek hüküm de  bir alacağın tahsili sonucunu  doğuran eda hükmü niteliğinde olmadığından; ticari dava mahiyetindeki menfi tespit davalarında, dava açılmadan önce arabulucuya başvuru zorunluluğunun bulunmadığı- İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında tedbir yoluyla icra takibi durdurulamayacağından, mahkemece davacı vekilinin icra takibinin ihtiyati haciz kararını kapsayacak şekilde durdurulmasına ve icra takibinin infazına yönelik icra müdürlüğüne yapılacak taleplere ilişkin, hacizlerin kaldırılmasına, aksi durumda muhafaza altına alınan hacizli araçların yediemin sıfatıyla tedbir talep edene teslimine yönelik ihtiyati tedbir isteminin reddine ilişkin kararın hatalı olmadığı-
"Takibe konu bononun taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin teminatı olarak sözleşme ile birlikte verilen teminat bonosu olduğu" şeklindeki iddianın borca itiraz niteliğinde olduğu- İcra müdürünin takip talebi üzerine senetten anlaşılmayan bir hususu inceleyemeyeceği ve borçlular icra mahkemesine başvurusunda icra müdürünün takip hukuku kurallarına aykırı davrandığını ileri sürmediğinden, borçluların icra mahkemesine başvurusunun şikâyet mahiyetinde olmadığı- Borçlular talebini şikâyet olarak nitelendirip İİK'nın 170/a. maddesinin 2. fıkrasının uygulanmasını talep etmiş ise de, hukuki nitelendirme hâkime ait olup senedin sözleşmenin teminatı olarak verildiğine ilişkin borca itirazın duruşmalı olarak incelenmesi gerektiği- "Borçluların iddiasının kişisel def'i niteliğinde olduğu ve bu hususun alacaklı bankaya karşı ileri sürülemeyeceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Mahkemece, bozma ilamında belirtildiği üzere, ibraname değerlendirilmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesinin gerektiği-