İlamların infaz edilecek kısmı hüküm bölümü olup; hükmün içeriğinin aynen infazı zorunlu olduğundan sınırlı yetkili icra mahkemesince ilamın infaz edilecek kısmının yorum yoluyla belirlenemeyeceği-
Takipte borçlu olarak vekilin değil asilin gösterilmesi gerekeceği-
25.02.2011 günü yürürlüğe giren 6111 Sayılı Yasanın geçici 2.maddesinde geçici 6.maddenin yürürlük tarihi 04.11.1983 olarak belirtilmiş ise de, geçici 6.maddenin 8.fıkrasının 2. cümlesini yürürlükten kaldırmadığı gibi yasanın bu düzenlemesi kamulaştırmasız el koymaya yönelik olduğundan icra takip işlemlerine uygulanamayacağından; haciz yasağının 5999 Sayılı Kanun’un yürürlük tarihi olan 30.06.2010 gününden önce açılan davalar sonunda verilen kararların infazını kapsamadığının kabulü gerekeceği-
Henüz nakde çevrilmeyen teminat mektupları ile ilgili alacaklı bankanın genel haciz yolu ile takip yapma hakkının olmadığı-
Alacaklının takibine dayanak yaptığı mahkemenin kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminata ilişkin ilamının karar tarihi 28.04.2011 olup, 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun geçici 6.maddesinin yürürlüğe girdiği 30/06/2010 tarihinden sonrasına ilişkin olduğundan anılan maddenin olayda uygulanmasının gerektiği-
“İlamın kesinleşmeden takibe konulamayacağı ve 6111 sayılı yasa nedeniyle takip yapılamayacağı” yönündeki şikayet ilama aykırılık iddiası da içermediğinden İİK.’nun 16/1 maddesi uyarınca süreye tabi olduğu-
Borçlunun, icraya itiraz ederek icra takibini durdursa dahi, icra mahkemesinden takibin ve ödeme emrinin iptalini İİK.nun 58. ve 61. maddelerine dayalı olarak talep etmesinde hukuki yararının olduğu-
Borçlu vekili şikayetinde “Mahkeme kararında hükmedilen kıdem tazminatı alacağı için bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizin uygulanmasına hükmedildiği halde; alacaklı davalı tarafından hiçbir banka tarafından verilmeyen merkez bankası verileri nazara alınarak % 23 ve %17 gibi aşırı dayanaksız bir faiz istendiğinden” bahisle mahkeme kararının yanlış uygulandığını vurgulayarak ilama uymayan fazla faiz alacağının takipten çıkarılmasını istemiş olup; başvurunun bu hali ile ilama aykırılık şikayeti olup icra mahkemesinde her zaman ileri sürülebileceği-
Taşınmazı devreden ipotek verenin asaleten imzaladığı kredi sözleşmesinden doğan borcu yanında kefaleten imzaladığı kredi sözleşmesindeki borç da ipotekle temin edildiğinden ve ipotekli taşınmazı satın alan şikayetçi de halefiyet nedeniyle sorumlu olduğundan bu şekilde yapılan tüm borçlanmalar son bulmadıkça takibin iptal edilmesinin doğru olmayacağı-