İlam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının üç ayrı takip başlatmak suretiyle yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığı, borçlunun zarara uğramasına neden olduğu, alacaklının bu davranışı hukuk düzeni tarafından korunamayacağından mahkeme tarafından borçlunun şikâyetinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle reddine karar verilmiş olmasının isabetli olmadığı-
TMK. 403 vd. uyarınca hakkında vasi tayini atanması için dava açılmış olan borçlu hakkında yargılamaya devam edilebilmesi için usulüne uygun olarak atanmış bir vasi varsa onun da davaya katılımı sağlandıktan sonra sonuca gidilmesinin gerekeceği-
İcra takibi yapan yabancı kişilerin yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere bir teminat göstermek zorunda olduğu, bu hususun takip yapmanın ön koşulu olup, mahkemece re’sen gözetileceği, icra takibinin durmuş olmasının bu konudaki şikayetin incelenmesini engellemeyeceği-
Takibe dayanak iş mahkemesinin ilamının davacının eksik bildirilen hizmet süresinin tesbitine ilişkin olduğu, tespit ilamlarının, eda hükmü içermediğinden kesinleşmeden takibe konulamayacağı, ilamın aslı kesinleşmeden ferilerinin takibe konulamayacağı-
HGK'nun 08.10.1997 tarih ve 1997/12-517 esas, 1997/776 kararına göre, ilamın hüküm kısmının aynen infazı zorunlu olup dar yetkili icra mahkemesince yorum yoluyla hüküm kısmının değiştirilemeyeceği- Mahkemece kaza ve sigorta şirketinin sorumluluğunun doğduğu tarihten sonra Hazine Müsteşarlığı’nca sigorta poliçesi limitinin 50.000 TL'ye yükseltildiği gözetilerek, bu miktar üzerinde sorumluluğun belirlenmesinin, ilamın yorumu anlamına geldiğinden usul ve yasaya aykırı olduğu, bu durumda mahkemece ilam hükmü gereği kaza tarihindeki sigorta poliçesi limiti nazara alınarak faizin hesap ettirilmesinin ve vekalet ücreti yargılama giderine dair şikayette incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerektiği-
Satış tarihinde belirlenecek ipotek limitine göre takipte limitin aşılmış olduğunun anlaşılması durumunda borçlunun limiti aşan miktar için süresiz şikayet hakkının bulunduğu da nazara alındığında bilirkişi incelemesi ile sonuca gidilmesi gerekirken takibin iptaline karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İlama konu taşınmaz bilgileri ile bağdaşmayan başka bir taşınmazın tahliye edilmesi işlemi sebebiyle takibin durdurulmasına yönelik başvurunun mahallinde mümkünse infaz işlemini gerçekleştiren icra memuru ve dayanak ilamın bilirkişileri hazır bulundurularak keşif yapılarak ve tahliye kararının infazının gerçekleştiği yer ile ilamda müdahalesinin önlenmesine karar verilen yerin aynı yer olup olmadığının denetlenerek sonuçlandırılması gerekeceği-
İlamların infaz edilecek kısmı, hüküm bölümü olup, hükmün içeriğinin aynen infazının zorunlu olduğu, gerek icra dairesi ve gerekse sınırlı yetkili icra mahkemesinin, ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip olmadığı-
Paylı mülkiyete tabi bir yerde, paydaşlardan birinin açtığı dava sebebiyle, müdahalenin menine karar verilince, bu kararın, o paydaşın payına münhasır olarak değil, o şeyin tamamı hakkında uygulanacağı-
Muhtesatın mülkiyetinin tespitine ilişkin ilam kesinleşmeden takibe konulamayacağından, ilamın eklentisi olan yargılama gideri ve vekâlet ücreti alacağı için de kesinleşme aranacağı-