İpoteğin üst sınır ipoteği olması halinde borçlu ipotekli takipte sadece ipotek akit tablosunda belirtilen miktar ile sınırlı olmak üzere takip edilebileceği, limit aşımına ilişkin şikayetin süreye tabi olmadığı, kaldı ki, olayımızda borçlunun icra emri tebliğinden itibaren yedi günlük sürede icra mahkemesinden limiti aşan kısmın iptalini istediği, ayrıca, hesap kat ihtarnamesine itiraz edilmemesinin, limit aşımına yönelik şikayetin dinlenilmesine engel olmadığı-
İlam niteliğinde olmayan bir belgenin icra müdürlüğünce ilamlı takibe konu yapılması İİK.nun 16/2. maddesi gereğince bir hakkın yerine getirilmemesi niteliğindeki bir işlem olup borçlunun süresiz şikayet hakkının olduğu, mahkemece borçlunun şikayetinin bu nedenlerle kabulü ile icra emrinin iptaline karar verilmesinin gerekeceği-
492 sayılı Harçlar Kanununun 123/son maddesinde yer alan istisnanın, bankalar ve yurt dışı kredi kuruluşlarının kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacaklarının tahsili amacıyla icra dairelerinde yapacakları işlemler hakkında uygulanamayacağı-
MK.nun 851 ve 881. maddelerinde ifadesini bulan muhtemel bir alacağın teminatı olarak tesis edilen üst sınır (limit) ipoteğinde ise borcun ulaşacağı miktar belirsiz olduğundan taşınmazların ne miktar alacak için teminat teşkil edeceğinin ipotek akit tablosundaki limitle sınırlandırıldığı, TMK.nun 875. maddesinde belirtilen ve ipotekle teminat altına alınan ana borç, faiz, icra takip giderleri ve taraflarca kararlaştırılan eklentilerden oluşan toplam borç miktarının bu limiti aşmasının mümkün olmadığı, bu hususların, İİK.nun 149/a maddesi göndermesi ile uygulanması gereken İİK.nun 33. maddesine göre ilama aykırılık istemi olup süresiz şikayete tabi olduğu-
Takipte taraf olmayan 3. kişinin başvurusunun açıklanan bu şekliyle istihkak davası niteliğinde olmadığı, dilekçede şikayetten söz edilmesinin, "hukuki tavsifin hakime ait olduğu" kuralını değiştirmeyeceği-
Şikayetçinin bu taşınmazı iktisap ettiği tarihten önce haciz konulmuşsa da, şikayetçi takipte taraf olmayan önceki maliklerin halefi bulunduğundan ve bu durumda haciz tarihinde borçlulara ait olmayan bir taşınmaza borçluların borcundan dolayı haciz konulması usulsüz olduğundan haczin kaldırılmasına yönelik şikayetin kabulü gerektiği-
Borçluya ödeme emri tebliğ edilemese bile, alacaklının anlaşmazlığı ve takibi sürdürme iradesi mevcut bulunduğu sürece borçluya ödeme emrinin tebliğ edilmemesinin şikayet ve itirazda bulunmasına engel teşkil etmeyeceği-
İcra emrinin borçlu asıla tebliğ edilmesinden sonra, borçlu vekilinin yasal süresi içerisinde icra mahkemesine başvurarak, tebligatın asile gönderilmediğinden bahisle, icra emrinin iptali istemi yanında ilamın kesinleşmeden infaz olunamayacağı gerekçesiyle takibin iptaline ilişkin şikayetlerini de ileri sürdüğünün görüldüğü, bu durumda, adı geçenin tebligatın usulsüzlüğü nedeniyle icra emrinin iptalini talep etmesinde hukuki yararının kalmadığı-
Feragatin geçerliliğinin karşı tarafın muvafakatine bağlı olmadığı, feragat beyanının etkisini onu yapanın tek yönlü irade beyanı ile göstereceği, bu durumda icra mahkemesi kararının, borçlunun feragati hakkında bir karar verilmek üzere bozulmasının gerekeceği-