İpoteğin limit ipoteği olmasının ve ihtarnameye süresi içinde itiraz edilmesinin borçluya icra emri gönderilmesine engel teşkil etmeyeceği, bu durumun sadece krediyi kullanan tarafa İcra Mahkemesine şikayet hakkı vereceği-
Şikayetçinin, alacaklı bankanın tüketici kredisinin asıl borçlusu hakkında takip başlatıp semeresiz bırakılmadan, kredi sözleşmesinin kefili hakkında icra takibi yapmasının mümkün olmadığına ilişkin şikayetinin, 4077 Sayılı Kanunun 10. maddesinin kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle, süreye tabi olmadığı nazara alınarak, işin esası incelenerek oluşacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İlamların infaz edilecek kısmının hüküm bölümü olduğu, diğer bir anlatımla hükmün içeriğinin aynen infazının zorunlu olduğu, o nedenle sınırlı yetkili icra mahkemesince ilamın infaz edilecek kısmının yorum yoluyla belirlenemeyeceği, o halde mahkemece yargılama giderleri dışındaki alacak kısmı yönünden takibin iptali gerekirken icra emrinin iptaline karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Gayrimenkule ve buna ilişkin ayni haklara dair hükümlerin, kesinleşmedikçe icra edilemeyeceği, somut olayda takip dayanağı ilamda her ne kadar bedele hükmedilmiş ise de, uyuşmazlığın özünde ayni hakka ilişkin mülkiyet ihtilafı olduğundan bu ilamın kesinleşmeden infaz edilemeyeceği, bu durumda mahkemece, şikayetin kabulüne karar verilmesinin gerekeceği-
Alacaklının takibine dayanak yaptığı kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminata ilişkin ilamlarının karar tarihi, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun geçici 6. maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten sonrasına ilişkin olduğundan, borçlu idarenin bu maddeye dayalı haczedilmezlik şikayetinin kabulüne karar verilmesi gerektiği- İdarenin haciz işlemlerinin iptali taleplerinin "hakkın kötüye kullanılması" yasağı kapsamında kaldığı, hukuk tarafından korunmayacağı belirtilerek "şikayetin reddine" karar verilmesinin hatalı olduğu-
Yapılandırma evrakları incelendiğinde, takibe konu ilamda karar altına alınan 18.276,86 TL asıl alacak taksitlere bölünmüş olup, vadesi gelmiş taksitlerin de ödenmediğine dair bir iddianın bulunmadığı, bu durumda, icra emrinde yazılı 18.276,86 TL asıl alacak, 6111 sayılı yapılandırma kapsamında kaldığından bu miktar için takip yapılmasının yerinde olmadığı, sözü edilen miktar için takibin iptali diğer alacak kalemleri (vekalet ücreti ve mahkeme masrafı) için takibin devamına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddinin isabetsiz olduğu-
Alacaklının teminat ipoteğinden dolayı genel mahkemelerde dava açıp alacağını miktar olarak belirlemeden İİK.nun 150/ı maddesi hükmüne dayanarak, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi yapmasının mümkün olmadığı, mahkemece alacağın tahsil edilip edilmeyeceği yargılamayı gerektirdiğinden, isteminin kabulü ile taleple bağlı kalınarak icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken, taraflar arasında kredi ilişkisinin bulunduğu kabul edilerek talebin reddi yönünde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Somut olayda takip dayanağı ilamda, hükmedilen 172.800 DM alacağın ya da EURO karşılığının 23.11.1999 tarihinden itibaren Devlet Bankalarınca vadesiz mevduata uygulanan ortalama faiziyle tahsiline karar verildiğinin görüldüğü, bu durumda Mahkemece ilam hükmü nazara alınarak Devlet Bankalarının EURO cinsi yabancı para vadesiz mevduatına uyguladığı ortalama faiz oranları tespit edilerek, bu oranlar esas alınarak hazırlanan rapora göre sonuca gidilmesi gerekirken, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'na uygulanacağı bildirilen farazi oranlara göre hesaplama yapılarak sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-
Hakimin iki tarafın isteği ile bağlı olup fazlasına veya başka bir şeye hüküm veremeyeceği-
Şikayette, temyiz yoluna başvuran kişinin, temyizde hukuki yararı olması gerekecek olup, şikayete ilişkin verilen kararın temyiz edilebilmesi için, temyiz yoluna başvuran kişinin, şikayette taraf olarak yer almış olmasının şart olmadığı, icra mahkemesinin verdiği karar ile hukuki yararı ihlal edilen kişilerin de temyiz yoluna başvurabilecekleri-