Şikayetçinin her ne kadar icra mahkemesine başvurusunda tebligatların kendileriyle ilişkisi olmayan kişiye tebliğ edildiğini belirtmiş ise de, tebliğ yapılan C.D’nin şirket çalışanı olmadığı yönünde herhangi bir delil sunmadığı, dolayısıyla tebliğ işleminin usulüne uygun olduğu-
Hukuka uygun haciz ihbarnamesini yanlış uygulanması, icra müdürlüğü işlemi olmadığına göre bu hususta da icra mahkemesine müracaat imkanının bulunmadığı-
İcra dosyasında taraf sıfatı bulunmayan (üçüncü kişi) bankanın -teminat mektubunu düzenleyen olması sebebiyle- haczedilmezlik şikayetinde bulunabileceği,icra mahkemesince daha önce teminat mektubunun haczinin iptaline yönelik şikayetin reddine karar verilmiş olmasının, şikayetçiler farklı olduğu için, derdestlik sebebiyle bankaca yapılan sonraki şikayetin reddedilmesini gerektirmeyeceği-
Gider avansının yatırılmamış veya eksik olduğunun anlaşılması halinde, yatırılması veya tamamlattırılması için HMK’nun 120/2 maddesi gereğince verilecek 2 haftalık kesin süre ile birlikte gider avansının nelerden ibaret olduğunun net olarak belirlenmesinin ve tarafa avansın yatırılmasının hukuki sonuçları konusunda uyarı yapılmasının gerekeceği, bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedileceği-
Haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı taşınmaz için 3. kişinin açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasının kabul edilip kesinleşmesi halinde bile bu durumun, haciz tarihindeki mülkiyet durumuna etkisi olmayacağı-. Tescil kararı hacizden sonra verildiğinden ve tapudaki hacizlerin kaldırılması yönünde bir hüküm taşımadığından, "haczin kaldırılması istemi"nin 3. kişinin genel mahkemede açacağı davada tartışılabileceği, icra mahkemesince bu konuda yapılan şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, tescil davasının sonucu beklenip, "istihkak davası" şeklinde nitelendirme yapılarak şikayetin kabulü ile "haczin kaldırılması" yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece, HMK'nun 33. maddesinde yer alan hukuki tavsifin hakime ait olduğu kuralı uyarınca eski hale getirmeye ilişkin aynı kanunun 95 ve 96. maddeleri nazara alınarak, borçlunun mazereti tartışıldıktan sonra şikayetin süresinde olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
İpoteğin üst sınır ipoteği olması halinde borçlunun sadece ipotek akit tablosunda belirtilen miktar ile sınırlı olmak üzere sorumlu olacağı, ipotekli takiplerde limitin aşıldığı yönündeki şikayetlerin süreye tabi olmadığı-
Takibe dayanak yapılan İş Mahkemesi ilamının likit bir alacak yönünden eda hükmü içermediği, bu hali ile ilamın yargılama gideri dışında icra takibine konu edilemeyeceği, icra mahkemesince asıl alacak yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerekirken şikayetin tümden reddinin isabetsiz olduğu-
Hükmün içeriğinin aynen infazının zorunlu olduğu, o nedenle sınırlı yetkili İcra Mahkemesi'nce ilamın infaz edilecek kısmının yorum yoluyla belirlenemeyeceği-
Yabancı alacaklının Türkiye’de icra takibi yapabilmesi için teminat gösterme yükümlülüğünün istisnasının alacaklının tabiyetinde bulunduğu ülke ile Türkiye arasında karşılıklılık esasına göre çok taraflı veya ikili anlaşmalarla yahut fiili mütekabiliyet esasına göre bir muafiyetin bulunması olduğu-