Yapılandırma evrakları incelendiğinde, takibe konu ilamda karar altına alınan 18.276,86 TL asıl alacak taksitlere bölünmüş olup, vadesi gelmiş taksitlerin de ödenmediğine dair bir iddianın bulunmadığı, bu durumda, icra emrinde yazılı 18.276,86 TL asıl alacak, 6111 sayılı yapılandırma kapsamında kaldığından bu miktar için takip yapılmasının yerinde olmadığı, sözü edilen miktar için takibin iptali diğer alacak kalemleri (vekalet ücreti ve mahkeme masrafı) için takibin devamına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddinin isabetsiz olduğu-
Alacaklının teminat ipoteğinden dolayı genel mahkemelerde dava açıp alacağını miktar olarak belirlemeden İİK.nun 150/ı maddesi hükmüne dayanarak, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi yapmasının mümkün olmadığı, mahkemece alacağın tahsil edilip edilmeyeceği yargılamayı gerektirdiğinden, isteminin kabulü ile taleple bağlı kalınarak icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken, taraflar arasında kredi ilişkisinin bulunduğu kabul edilerek talebin reddi yönünde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Somut olayda takip dayanağı ilamda, hükmedilen 172.800 DM alacağın ya da EURO karşılığının 23.11.1999 tarihinden itibaren Devlet Bankalarınca vadesiz mevduata uygulanan ortalama faiziyle tahsiline karar verildiğinin görüldüğü, bu durumda Mahkemece ilam hükmü nazara alınarak Devlet Bankalarının EURO cinsi yabancı para vadesiz mevduatına uyguladığı ortalama faiz oranları tespit edilerek, bu oranlar esas alınarak hazırlanan rapora göre sonuca gidilmesi gerekirken, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'na uygulanacağı bildirilen farazi oranlara göre hesaplama yapılarak sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-
Hakimin iki tarafın isteği ile bağlı olup fazlasına veya başka bir şeye hüküm veremeyeceği-
Şikayette, temyiz yoluna başvuran kişinin, temyizde hukuki yararı olması gerekecek olup, şikayete ilişkin verilen kararın temyiz edilebilmesi için, temyiz yoluna başvuran kişinin, şikayette taraf olarak yer almış olmasının şart olmadığı, icra mahkemesinin verdiği karar ile hukuki yararı ihlal edilen kişilerin de temyiz yoluna başvurabilecekleri-
3. haciz ihbarnamesi şikayetçiye 15.09.2009 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiğinden, bu tarihin şikayetçinin 2. haciz ihbarını ve usulsüz tebliğ işlemini öğrendiği tarih olarak kabulünün gerekeceği, dolayısıyla 19.04.2012 tarihinde icra mahkemesine yapılan başvurunun İİK.nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal 7 günlük süreden sonra olduğu-
634 Sayıl Yasa'nın 35. maddesine göre apartman yönetimi hakkında takip yapabileceği gibi, aynı kanunun 20. maddesi uyarınca da ilama konu borcun yasal sorumlusu olan kat malikleri hakkında da takip yapabileceği-
İİK’nun 179/b maddesinin uygulanmasına ilişkin şikayetin, yasanın emredici hükmünden kaynaklığından ve kamu düzenine ilişkin olduğundan süreye tabi olmadığı-
Takip borçlusunun fiil ehliyetine sahip olmadığına yönelik şikayetinin süreye tabi olmadığı, ancak bunun, şikayet dosyasının infaz edilmesine kadar yapılabileceği-