Somut olayda, şahsın hukukuna dair marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet yönünden karar kesinleşmiş olduğundan bozmaya uyularak verilen tazminat ve vekalet ücreti hakkındaki hükmün kesinleşmeden takibe konulabilmesinin mümkün olduğu, o halde şikayetin reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Borçlu şirket vekilinin şikayeti, maddi vakıalara da dayanarak ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik olup, bu iddia mahkemede her türlü delille ispat edilebileceğinden, öncelikle duruşma açılarak şikayetçiye ve karşı tarafa bu konudaki delillerini mahkemeye ibraz etmeleri için imkan tanınmadan dosya üzerinden karar verilmesinin usule aykırı olduğu-
……no’lu hesapta yaşlılara bakım ve hastane giderlerinin yatırıldığı belirtilmiş olup, hizmet her ne kadar kamusal amaç güdüyor olsa da hesaba yatan paraların niteliği gereği, vergi, resim, harç hükmünde olmadığından haczi kabil paralardan olduğu-
Mahkemece yapılacak işin; bankalardan getirtilen ve taraflarca bildirilen hakkın doğum tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde bankalarca mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranları esas alınarak hakkın doğum tarihinden itibaren takip tarihine kadar istenebilecek faiz miktarının bilirkişiye hesaplattırılması şeklinde olmasının gerekeceği-
Mahkemece yapılacak işin; tarafların bildirdikleri bankalardan hakkın doğum tarihinden itibaren, birer yıllık devreler halinde bankalarca mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranının sorulması ve hakkın doğum tarihinden itibaren takip tarihine kadar istenebilecek faiz miktarının Bilirkişiye hesaplattırılması şeklinde olması olduğu-
Hukuka uygun haciz ihbarnamesini yanlış uygulanması, icra müdürlüğü işlemi olmadığına göre bu hususta da icra mahkemesine müracaat imkanının bulunmadığı-
Şikayetçinin her ne kadar icra mahkemesine başvurusunda tebligatların kendileriyle ilişkisi olmayan kişiye tebliğ edildiğini belirtmiş ise de, tebliğ yapılan C.D’nin şirket çalışanı olmadığı yönünde herhangi bir delil sunmadığı, dolayısıyla tebliğ işleminin usulüne uygun olduğu-
İcra dosyasında taraf sıfatı bulunmayan (üçüncü kişi) bankanın -teminat mektubunu düzenleyen olması sebebiyle- haczedilmezlik şikayetinde bulunabileceği,icra mahkemesince daha önce teminat mektubunun haczinin iptaline yönelik şikayetin reddine karar verilmiş olmasının, şikayetçiler farklı olduğu için, derdestlik sebebiyle bankaca yapılan sonraki şikayetin reddedilmesini gerektirmeyeceği-
Gider avansının yatırılmamış veya eksik olduğunun anlaşılması halinde, yatırılması veya tamamlattırılması için HMK’nun 120/2 maddesi gereğince verilecek 2 haftalık kesin süre ile birlikte gider avansının nelerden ibaret olduğunun net olarak belirlenmesinin ve tarafa avansın yatırılmasının hukuki sonuçları konusunda uyarı yapılmasının gerekeceği, bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedileceği-
Haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı taşınmaz için 3. kişinin açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasının kabul edilip kesinleşmesi halinde bile bu durumun, haciz tarihindeki mülkiyet durumuna etkisi olmayacağı-. Tescil kararı hacizden sonra verildiğinden ve tapudaki hacizlerin kaldırılması yönünde bir hüküm taşımadığından, "haczin kaldırılması istemi"nin 3. kişinin genel mahkemede açacağı davada tartışılabileceği, icra mahkemesince bu konuda yapılan şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, tescil davasının sonucu beklenip, "istihkak davası" şeklinde nitelendirme yapılarak şikayetin kabulü ile "haczin kaldırılması" yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-