Kamulaştırmasız elatmadan kaynaklanan tazminatlara ilişkin ilamların icra takibine konu edilmesi halinde, elatma tarihi 09.10.1956 tarih ile 04.11.1983 tarihi arasında ise; takibe konu ilamın 5999 sayılı Yasa'nın 1. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na eklenen Geçici 6. maddesinin yürürlüğe girdiği 30.06.2010 tarihinden önce olması durumunda idarenin mal, hak ve alacaklarının haczedilebileceği, ilam tarihi 30.06.2010 tarihinden sonra ise İdarenin mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyeceğinin kabulü gerekeceği, ilam tarihi 16.10.2012 olup,kamulaştırmasız elatmaya ilişkin eylem 1983 yılından sonra olduğundan, borçlu İdare'nin haczi kabil malvarlığı üzerine haciz konulmasının mümkün olduğu-
Bir mahkeme kararının temyiz incelemesi sonucu Yargıtay tarafından bozulması ile o kararın bozulan bölümlerinin ortadan kalkacağı, bozulan ilamın infaz edildiği anlaşılmakta ise de; bozma ilamına uyularak yeniden verilen takibe dayanak ilam ile asıl alacak, vekalet ücreti ve yargılama giderleri artmış olup, bu durumda, borçlu tarafından önceki takip dosyalarında yapılan ödeme tarihi itibariyle alacağın ulaştığı miktar belirlenip, anılan takip dosyalarında ödenen meblağların TBK.100, (BK'nun 84.) maddesine göre mahsubu yapıldıktan sonra, kalan bakiye asıl alacağın son icra takip tarihine kadar yasal faizi hesaplanmak suretiyle takip tarihi itibariyle toplam alacak miktarının belirlenmesi gerekeceği-
Bilirkişice tahsili gereken miktarlar ile icra dosyasında tahsil edilen miktarlar aynı olmadığından, fazla tahsil edilen miktarlar yönünden müdürlük işleminin iptali gerekeceği- 2548 sayılı Ceza Evleriyle Mahkeme Binaları İnşası Karşılığı Olarak Alınacak Harçlar ve Mahkumlara Ödettirilecek Yiyecek Bedelleri Hakkında Kanun'un 1. maddesine göre Cezaevi harcının yükümlüsü alacaklı olduğu halde, cezaevi harcının borçludan tahsiline ilişkin müdürlük işleminin iptali gerekeceği-
İlam tarihi 21.12.2012 olup, ilam tarihi itibariyle yürürlükte olan 5999 sayılı Kanun'un Geçici 6.maddesine göre alacağın doğumuna sebep olan idare eyleminin 1983 yılından öncesine ait olduğuna ilişkin iddia ve bilgi bulunmadığından, borçlu İdare'nin haczi kabil malvarlığı üzerine haciz konulmasının mümkün olduğu-
İcra Mahkemesi kararında belirtilen tarihler itibarıyla satış isteme süresinin dolduğu, hak düşürücü süreyi kestiği kabul edilen icra mahkemesinin kararı borçlunun şikayetine ilişkin olmakla birlikte belirtilen dava niteliğinde olmayıp süreyi kesmeyeceği, mahkemece İİK'nun 150/e maddesi gereğince takip dosyasının iki yıl içinde satışın istenmemesi nedeniyle düştüğü nazara alınarak, şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Kıdem tazminatı net alacağı için taraflara süre verilerek tarafların bildirdikleri bankalardan, hakkın doğum tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranının sorulması ve bu alacağın hakkın doğum tarihinden icra emrinin düzenlendiği tarihe kadar istenebilecek faiz miktarının dosyaya celp edilen bankaların faiz oranları karşılaştırılarak bilirkişiye hesaplattırılması gerektiği-
Borçlunun İcra Mahkemesi'ne başvurusu İİK'nun 78. maddesi gereğince düşen takibin usulünce yenilenmediği, yine İİK'nun 150/e maddesi kapsamında takibin düştüğüne ilişkin olup, bu konuda bilirkişi incelemesi yapılarak sonuca gidilmesinin hakimlik mesleği ile bağdaşmayacağı-
Alacaklı vekili tarafından ibraz edilen ilam uyarınca icra emri düzenlenmesi gerekirken, sunulan ilamın kesinleşmediğinden bahisle icra emri düzenlenmesi talebinin reddi Yasa'ya aykırı olup, işlemin bu nedenle iptaline karar verilmesi gerekeceği-
İlama aykırı olarak fazla talep edilen asıl alacak ve buna isabet eden faiz miktarlarının, gerek görüldüğü takdirde denetime elverişli bilirkişi raporuyla tespitiyle, fazla kısımların icra emrinden çıkartılarak düzeltilmesine karar verilmesi yerine takibin tümden iptali yönünde hüküm tesis edilemeyeceği-
Mahkemece; borçlunun haciz anında kanunen bakmakla yükümlü olduğu kişilerin kimler olduğu, bu kişiler adına kayıtlı taşınmaz bulunup bulunmadığı ve gelir durumları da belirlenerek borçlunun sosyal ve ekonomik durumu saptandıktan sonra, bilirkişilerden ek rapor alınıp taşınmazın bulunduğu şehrin daha mütevazi bir yerinde daha mütevazi bir evi alabileceği değerin tespitinden sonra satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına bu miktarın satış bedelinden ayrılarak borçluya ödenmesine karar verilmesi gerekeceği-