İcra müdürlüğünce borçlunun muvafakati doğrultusunda emekli maaşının bir bölümünün haczi için yapılan işlemin yasaya uygun olduğu-
Ödeme emrinin takip talebine aykırı olarak düzenlenmesi halinde, ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gerektiği, ancak bu aykırılıkta alacaklıya atfedilebilecek bir kusur bulunmadığından, alacaklının yargılama giderinden sayılan vekalet ücretinden sorumlu tutulmaması gerektiği-
Ayrı ayrı tasarrufun iptali davaları açılmış olsa da, iptale konu tasarruf tek olduğundan, şikayetçinin icra dosyalarından herhangi birine sorumlu olduğu miktarı ödemekle sorumluluktan kurtulacağı, şikayet tarihinden sonra ödemede bulunmakla şikayetçi hakkında hiçbir işlem yapılamayacak olup, ödemeden sonra paranın kime ait olacağı hususunun ise yapılacak sıra cetvelinde ortaya çıkacağı-
Şikayet dilekçesine ekli imza sürkülerine göre, şikayetçi şirket on yıl süre ile M.P. ve M.Ö’nın atacakları müşterek imzalar ile temsil edileceğinden ve icra hukuk mahkemesine yapılan şikayet yalnızca şirket müdürlerinden M. Ö.'ın imzasıni içeren dilekçe ile yapıldığından şirket adına açılan geçerli bir dava olmayacağı,mahkemece şirket adına verilen geçerli bir şikayet dilekçesinin olmadığı gözetilerek talebin usulden reddi gerektiğinden %10 para cezasına hükmedilemeyeceği-
Asıl borçlu hakkındaki takip kesinleşmeden haciz sırasında alınan kefalet beyanının geçerli olmadığının ileri sürülerek, icra kefilliğinin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurulması halinde, borçlunun başvurusunun bu hali ile İİK.nun 16/2. maddesi kapsamında olup, süreye bağlı olmayacağı-
Takip tarihi itibariyle dayanak ilamlarda hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarına dava tarihinden itibaren yasal faiz istenilmesinde isabetsizlik bulunmadığı-
Alacaklı tarafından borçlular hakkında ödenmeyen kira alacağının tahsili amacıyla haciz ve tahliye istemini içeren takip talepnamesi ile icra takibine geçildiği ve icra müdürlüğünce düzenlenen (13) örnek ödeme emrinin takip tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 260. maddesinde yazılı ihtarı kapsamadığı ve böylece borçlunun temerrüdünün oluşmayacağı, bu nedenle tahliyesine karar verilemeyeceğine ilişkin iddialar ancak alacaklının açtığı itirazın kaldırılması ve tahliye davasında tartışılabileceği, borçlunun ödeme emrinin yasal koşulları taşımadığına yönelik şikayeti ise İİK'nun 16. maddesi gereğince tebliğ tarihinden itibaren 7 günlük süreye tâbi olacağı-
İncelemenin tarafların sunacağı delil ve belgelere bağlı olması halinde icra mahkemesince duruşma açılarak şikayetin karara bağlanması gerektiği- Makbuz sunarak dosyada fazla ödemesi olduğunu iddia eden borçlunun bu iddiasının duruşma açılarak dinlenmesi gerektiği-
İcra dosyasında yer alan 28.03.2011 tarihli haciz müzekkeresi ve aynı tarihli banka yazı cevabında; hesaplar üzerine şikayet tarihinden önce haciz uygulandığının görüldüğü, bu durumda mahkemece haczedilmezlik şikayetine yönelik olarak işin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yargılama sırasında banka tarafından ayrıca yazılmış olan “blokeli hesap” cevabına göre değerlendirme yapılarak karar verilmesinin doğru olmadığı-
İcra müdürünün belirlediği taşınırın değerinin taraflarca şikayet konusu edilmesi halinde, icra mahkemesine denetleme yetkisi tanındığı, bu denetlemenin de icra hakimi tarafından uzman bilirkişiden yardım alınmak suretiyle gerçekleştirebileceği-